Bir
alıntı:
“işe
giderken her gün önünden geçtiğim bu alelade, hiç bir estetiği olmayan,
etraftaki gecekondular arasında kaybolmuş ve tabiri caizse bu ucube binalar
arasından sik gibi sıyrılan bu yapıyı, turistlere hala nasıl
pazarlayabiliyorlar, açıkçası anlayabilmiş değilim.”
1 adet
Ekşi Sözlük eksi zeka ve eksi bilgi klasiği daha…
Oolum,
nasıl yamuk mu yamuk Pisa Kulesi’ni turistik ilgi odağı yaptılar, bu da öyle
işte. Yoksa Araplar, ne anlar Ceneviz ve Latin tarihinden…
40
yıldır bu kentteyim. Galata Kulesi ise, hepi topu son 10 yıldır moda. Kuleye
500 metre mesafedeyim ama kuleye çıkmak veya önünde selfi çekmek gibi geyikler,
beni hiç açmıyor örneğin. Ancak yasaklanana kadar, yaz geceleri dibinde bira
içmek çok güzel oluyordu. Onunda feçesini çıkardılar, sarhoş olup, adam
bıçakladılar. Polis de ortalığı dağıttı.
Bina,
taa Marmara’dan görülüyor lan. Nasıl kaybolma o?
Etrafında
gecekondu falan da yok. O binaların hepsinin ortalama yaşı 100 yıl.
Mik gibi
sıyrılıyor tabii ki, adı üstünde, kule oolum bu. Senin beynin gibi çukur değil.
Gelelim
neyin abartıldığına:
Biz
Beyoğlu’nun ırzına geçilmesine kahrolurkene; Türkiler, Farisiler, Araplar, 4.
Dünya gerzekleri, İstanbul’u Paris niyetine yaşıyorlar, çünkü öyle-1. sınıf
muamele görüyorlar burada.
Kulede
evlenmek, dibinde düğün selfisi çektirmek, 5. Dünya gelenekleri arasında yerini
aldı. Bendeniz, bundaki ağırlıklı payın, İstanbul imajlı son dönem Hint
filmlerinde olduğu kanaatindeyim.
Konuya,
İstiklal Caddesi ve tramvay selfileri ve düğün fotoları da dahil. İBB, tramvay
yolunu söküp, onun yerine Taksim Meydanı’na tramvay selfi dekoru kurdu, o yetiyor
onlara. Bildiğimiz, 1960’lar fuarı veya 1950’ler taşra panayırı zihniyeti yani.
Harala gürele yani.
+
Gelelim
seçme saçmalara:
“… son
zamanlarda çıkan hurafelerde tepesindeki balkona kimle çıkarsan onunla
evlenirsin diyenler var.”
Erkek
erkeğe evlilikler, henüz kayda geçmediğine göre, boş olduğuna kani
olabileceğimiz hurafe.
+
“o
beğenmediğin galata kulesi 1.500 yaşında.”
Öküüz.
Yapıldığı
yıl bilinmiyor ama belki 1300’ler, belki sonrası. Bin yıl öncesi değil yani.
+
“benim
gozumde, ayasofya'dan sonraki istanbul'daki en guzel yapidir, galata kulesi.”
Al bir
öküüz daha.
Len,
yamuk Ayasofya’nın neresi güzel?
İstanbul’un
yapısız doğası varken, binalı hali güzel olabilir mi? Gökdelenin minareden ne
farkı var veya kulenin? Hepsi çirkin işte.
+
“avrupa’nin
bir cok yerinde bu tür binalar kapisinda bilet kesilerek turist sikme kaynagi
olarak kullanmak yerine yapildigi amaca uygun olarak hizmet vermeye devam eder.”
Bu öküüz
de, binaya girmemiş besbelli:
İçi boş,
bilmem kaç metre yüksekliğinde, eskiden asansör kurulması yasak olduğundan,
döne dolana yarım saatta çıkılabilen bir yapıyı ne olarak kullanacaksın?
Adamlar
da restoran yapmış işte, manzaralı hesabı.
+
“80'li
yıllarda ve 90'lı yılların başında (ve eminim ki daha öncesinde de), karaköy'de
ve hatta istanbul'un genelinde burada ifade edemeyeceğim, müthiş bir atmosfer
vardı. yağmurlu, puslu, nasıl anlatayım böyle karanlık…2
O hava,
İstanbul’un alameti farikası.
1977
Eylül’de İstanbul’a geldiğimde, 3 hafta aralıksız yağmur vardı. O
puslu-melankolik hava vardı yani. Önce içimi acıttı, sonra kendine alıştırdı. O
hava hep var. Ama artık eylül güneş ayı, yeni haziran ise eski eylül ayı gibi
geçiyor.
Galata
Kulesi, rüzgarlı kule efekti ile düşünülebilir. Frankenstein’ın Dracula’nın
kulesi gibi…
Abim
devam etmiş ve ıskalamış:
“bir
şeyin etkileyici sayılması için, dünyanın yedinci harikası olması gerekmiyor.
geçmişinize şahitlik etmiş olması yetiyor.”
Benim
buna yanıtım farklı:
Bir
şeyler sabit olsun ama sen onu sabit tut ki sabit kalabilsin.
Tamam,
kule zaten sabit ama ben yıkılan ne yüzyıllık sabitlikler gördüm, farz-ı mahal
tramvay işte. Bizans yapıları gitti, Osmanlı yapıları gitti, erken Cumhuriyet
yapıları bile gitti. Büyükkentin jentrifikasyon takıntısı, Dünya’nın tüm
metropollerinde var. AB ülkelerinde çok yüzyıllık sandığınız epeyi yapı, 2.
Dünya Savaşı yıkımı sonrasında, aslında 1950’lerde yeniden yapılmış şeyler,
bunu da unutmayın.
Ayrıca,
şahsi tezimdir:
Bir şeyin
fotoğrafsal varlığı da, sabitlik hissi için yeterli olabilir, yoksa anı
fotolarımız hiçbir işe yaramazdı.
O
nedenle de, sabit yerine, sabit kayıt diyelim, derim.
+
Çıkış:
Valla,
kuleyi yıkmayı düşünen şimdilik yok ama bu olmaz demek değil. Bakarsın, rant
devreye girer.
(19 Eylül 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder