Salı, Eylül 12, 2017

Tarihi Savaşların Olası İddaa Oranları

Buna benzer konular, ‘eğer…’ başlığı altında alternatif tarih kitaplarında bulunur. Bense, bu tarz mizahi olanlarını daha yeğlerim.
Ekşi Sözlük’ten en sevdiğim ilk sayfa örneği:
“stalingrad muharebesi (tek maç):
Komünistler: 1.65 – naziler: 1.90.
sonuç: 0'dan 1.
kazanan: kan sinekleri.”
Ne yazık ki gerçek tarih, öyle değil:
1 milyon sivil ölü cesedi, yine siviller tarafından yendi. Tarihin kayıtlı, bilinen, en sistematik yamyamlık olayıdır. -40 derecede, kilitlenmiş bir cephede bu oldu.
Kazanan, ne SSCB oldu, ne Almanya, ne halk, ne asker.
Kazanan, gelecekbilimciler ve felaket yöneticileri oldu. Vaka nüvisler oldu.
Bu arada SSCB; 1. Dünya Savaşı’nda, 1917-1922 iç savaşında, 2. Dünya Savaşı’nda olarak 3 büyük tarihsel olayında kayıtlı yamyamlığın olduğu tek ülkedir tarihte hala…
Ek not: Refik Halid, 1. Dünya Savaşı’nda Erzurum’da bir kasabın, bebek eti sattığı kesinleşince, idam edildiğini yazar. Biz de dahiliz listeye yani ama başlarda değil, kayıtlı olarak öyle yani, şimdilik yani.
+
Ben hep tersine bir İddaa düşündüm:
Kendime şunu sordum hep:
Atatürk tarihte var mı?, var.
Hangi tarihte (gün, ay veya yıl olarak), ona % 51 kazanma şansı verirdim?
19 Mayıs 1919’da değil.
23 Nisan 1920’de de değil.
29 Ekim 1923’te evet.
Çok geç bir tarih biliyorum ama dürüstçe yazarım ki Atatürk beni ikna edebilecek bir asker ve bir lider değildi: Gelecekbilimci ve felaket yöneticisi olarak beni yani. Ben onu mutant-katır-psiko-tarih (Asimov) örneği sayarım.
+
Bir de, inkılapların geri tepeceğine kesin bahse girerdim ama çok daha öncesi için, 2000’ler için değil. Yanıldım. Bahsi kaybederdim.
1980’lerdeki TDK katlinden sonra, Yeni-Osmanlıcılar’ın 2000’lerde hemen hiç Arapça ve Farsça sözcük bilmemesi, Arap Alfabesi’ni okuyamaması ve günümüz laiklerinden daha çok Öztürkçe kullanması da, beni tersoya yatıran bir durumdur. Yine yanıldım. Bahsi kaybederdim.
+
Ekşi’ye devam:
“ırak - kuveyt ---- şike kuşkusu nedeniyle, programdan çıkarılmıştır.”
Güzel saptama ve vurgu ama bu şikeden hiç emin olamadım. İşine öylesi geldiği için, ABD duruma göz yumdu yalnızca bence. Ama bu, pekala şike sayılabilir bazılarınca, pozitif teşvik gibi bir şey yani.
+
viyana kuşatması: avusturya vs osmanlı.
avusturya: 2.10.
osmanlı: 1.50.
sonuç: iy1 / ms1.”
Açıkçası ben, her 2 kuşatmada da, sonrasında ne olacaksa olsun, Osmanlı’ya oynardım, şimdi bile.
2. Viyana Kuşatması, halkım Tatarlar’ın geç gelmesi ve sonrasında talana dalması ile kaput oldu. Bu, istenmedik, beklenmedik, hesaplanmadık bir ‘karşı taraf lehine, kendine şike’ oldu: Hani, başkana kızıp gol yiyen kaleciler var ya, onun gibi.
+
“1967 arap-israil savaşı:
araplar (birden fazla ülke): 2.20
beraberlik: 9.00
israil: 3.20
6. dakikadan itibaren handikaplı 2.”
Çocukluğumun gazete okumama dönemine denk geldiği için, sonradan alınmış kararla:
Hep, İsrail lehine bahse girerdim. ABD’nin şikesi var çünkü. Hatta, SSCB’nin Araplar’a doğru hafif kambura yatması da.
+
Dikkat ettim:
Gerçek durumlarda, savaş kitaplarının yazdığından daha çok savaşsal şike var (o tanım bile yok aslında):
Ankara Savaşı öyle.
Talas Savaşı öyle.
Hatta İstanbul’un fethi öyle.
Kurtuluş Savaşı’ndaki 21 halk isyanının tamamına yakını öyle. (Kürtler, o sırada Fransızlar’ı şeyttirmekle meşguldüler, o zamanda isyan pek olmadı onlarda.)
Not: İhanet ve şike farklı şeylerdir: Şikenin sonucu baştan bellidir, ihanetin sonucu baştan kesin belli olmaz.
+
“kore savaşı:
tek maç karşılıklı gol var. 1.05.”
Gerçek yine öyle değil:
Hariçten gazel okuyan Türkiye’den 5 bin ölü, öbür tarafta Çin’den 1 milyon ölü, 1 milyon, Mao’nun oğlu dahil.
Bu, bir şike değil. Bu, asimetrik bir manipülasyon ama çift taraflı olanı. Eh Çin, TC’yi feci dövdü. ABD askerleri de ‘M.A.S.H.’ filmi benzeri işler yaptı oralarda.
+
“oranları roma imparatorluğunu favori gösterir ama sonuç pyrrus’un olur ama aslında çok büyük kayıplar vermiştir.
(bkz: pyrrhus zaferi)
bu sonuç, sistem oynayıp, yatırdığı paradan çok daha azını kazanmış olma durumunu anlatır.”
İşte bu:
Çok çok nadiren böyle yazarlar da var Ekşi’de. Ad vererek, ‘doyoumeanthat’i tebrik ediyorum.
Aynen öyle.
Bakın bu durum, koskoca Sun Tzu’nun ‘Savaş Sanatı’ kitabında bile örneklenmemiş durumdur ama tarihteki benzeri örnekler epeyidir:
Eski Bulgaristan başkanı Jivkov’un girdiği her savaşı kazanıp, her savaşta ordusunun tamamını telef etmek (ve dolayısıyla her savaşa yeni ve farklı bir orduyla girmek) gibi bir özelliği varmış.
Bence bu durum, ironik olmayı bile aşıyor ve savaş tanımı açısından adı hala konmadı.
+
“amerika vs. sscb:
amerika 1.70.
beraberlik 3.00.
sscb 2.90.”
maç soğuk hava şartlarından ötürü uzamış olup, yeni teknik direktörü gorbaçov önderliğinde daha fazla dayanmayan sscb'nin sahadan çekilmesiyle, amerika'nın hükmen galibiyetiyle sonuçlandı.”
Bu, en sonlarda verilmiş bir örnek. Neden bunu atlamışlar?, diye düşündüm. Yanıtımı da aldım. Ama yanlış aldım.
Gelelim nedenlerine:
Tanım gereği Soğuk Savaş, bir savaş türü değildir.
O maçı ABD almadı, bakınız Putin 2024’e kadar başta durumu.
ABD, kendini bitirdi, çünkü ikikutuplu bir Dünya, ABD’nin global birkutupluluğunu, global yokkutuplu bir Dünya kıldı, 2001’den beridir, yalnızca 10 yılda. Diğer bir deyişle ABD, bir düşmana gereksiniyordu, o eskiden SSCB idi, şimdi İslam.
Ancaak:
Taliban, SSCB’yi de yendi, ABD’yi de. Aynı Afganistan, o zamanki tekkutup-İngiltere’yi bile yenmişti: Her zaman Dünya’nın en fakir ülkesi olarak.
Devam:
Maç uzadı, çünkü aslında eşitlerdi.
Maçta beraberlik olasılığı yoktu. 1945’teki 2 atom bombası nedeniyle, insan türünün sonu olasılığı vardı. 1957 SSCB Sputnik ile de, insan türü = Homo Sapiens olanağı, Homo Posterus olasılığı kılındı. 2016’da da tarihin ilk uzay devleti kuruldu, Putin-sever bir Rus tarafından.
Nasıl ama?
+
Bu kadar olsun. Yoruldum.

(10 Eylül 2017)

Hiç yorum yok: