Adını en
son olarak andığım takma addan 2 alıntı yapacağım ve ciddi yorumlayacağım. Biri
mecaz, biri doğrudan söylemde olacak alıntılar. 2’si de bana uyar. Ben mecazdan
çok, argo-küfür dilini yeğlerim ayrı konu, çünkü küfür dillerin en gümrah
çiçeğidir Can Abi’miz ile birlikte…
+
Alıntı
Bir ve mecaz dil:
“ınsanlar
15 senedir, 20 liraya adana kebap yiyor. neden? maliyeti uygun, bildik tanidik
lezzet.
kemal
kilicdaroglu masrafli, 35 lira, kuru pilav. belki cok guzel bir pilav, belki
japonya’da muthis ilgi gorecek…. ama halk adana kebap 20 lirayken, pilava 35
lira vermiyor. kemal kilicdaroglu 'satin almanin" maliyeti fazla (ihale
yok, memurluk yok, devlete entegrasyon yok), getirdigi kuru pilav...
obur
tarafta yagli mi yagli, baharatli mi baharatli, mis gibi adana kebap var, 15
senedir denenmis lezzet, hem de 20 liraya, masrafi dusuk. ha icinden pis
kokular geliyor, halk da 15 senedir yemekten bikmis, ama ne yapsin? nasil
versin pilava 35 lira, nasil goze alsin bunu? arada duyuyor kebaptan zehirlenen
kusan var ama... cok da muhim degil canim koca lokanta, 100 bin kebap arasindan
cikar o kadar.
bizim 18
liraya izgara kofte koymamiz lazim, yaninda da piyaz, ki halk satin alsin. yani
goruslerimiz salyangoz olabilir, (o da) 45 liraya mal olabilir, ama sunumumuz
18 liraya izgara kofte olmak zorunda. ve bu maliyete dana kiyma ile imkansiz
diyorsaniz, soya katacaksiniz (milliyetcilik), hindi eti (muhafazarlik)
katacaksiniz kiyma icine. cunku ancak o kofte bu sekilde 18 liraya mal olur.
siyaset pis bir istir. cunku normalde, kaliteli adana kebap da istanbul’da 20
liraya olmaz. yerken de bilirsiniz, ama tadi guzel oldugu surece sorun yok.
yani hem %100 dana eti sunacagim insanlara (super etik siyaset, super teorik, super
dogrucu, super ilkeli, super tutarli) ve bu 18 liraya olacak derseniz, o
siyaset degildir, o hayaldir. ama insanlar bu izgara kofteyi yerken, hindi
etinin, soyanin tadi kiyma (asil doktrininiz) ile uyum saglamissa, 18 liraya
satin alir ve "sizin kiymanizi" yer. tayyip'in degil.”
Yorumlarım:
Olmayacağını
söylediği şeyin olmuşluğunu, tarihte nadir de olsa gördük. Orada yanılmış.
Ek:
Olanlardan biri de; 1917 SSCB değil, 1949 Çin değil, 1920 Ukrayna-Makhno’dur,
bu böyle biline…
İçerik
olarak yanılmış ama biçim dosdoğru. Dilerim kendi özgün biçimidir, metin biçimi
olarak yani. Epeyi ironik, epeyi metaforik, epeyi anlatı gücü yüksek.
Ancak, o
Adana kebabı yiyenler, seçmenin % 50’si bile değil bugün. Alıntı metinleri ve
diğerlerini yazdıran anketin asıl savı şu:
% 40
küsur, kararsız veya oysuz durumda. Yani, kebab veya köfte değil, hiçbirşey
yemiyor. Bu, Batı’da da aynen böyle.
18
liraya veya daha ucuza, gerçek dana kıymalı köfte nasıl yapılır peki?:
Vergisiz
ithal et getirirsin, pek pek 20 liraya, bayat ekmeğin kilosu 1-2 lira, olur o
köftenin çiğinin kilosu 10-12 lira, hem de saf dana eti olur. Koy 200 gram
hazır köfte, 2-2,5 lira, % 10 kira, % 10 pişirme şu bu, eder pek pek 3 lira, 1
lira ekmek, 2 lira hazır haşlanmış konserve fasulyeden piyaz, eder 6 lira, 18 lira değil. 6 liralık
malı da, sat 9’a bilader, köşeyi dönmeyiver…
Yani,
hesap yapmayı bileceksin, köftede de, siyasette de…
+
Alıntı
İki:
“siyaseten
cok toy genc var. butun trendler sonsuza kadar surmez, sular cekilir,
karincalar baliklari yer, sular yeniden gelir, baliklar karincalari yer.
umitlerimiz
defalarca yikilmis olsa da, tahminim sudur:
(Ayraçiçi
bölüm, başka girişinden alınmış, başektir:
2017 4.
ceyrek (Akşener’in) partinin kurulus /organizasyonu.
2018 1.
ceyrek konsolidasyon,
2018 2.
ceyrek ? (bunu yazmamış yani).
2018 3.
ceyrek dev ekonomik kriz.
2018. 4.
ceyrek bocalama.
2019. 1
ceyrek bocalama.
2019. 2.
ceyrek cozum arayislari, iktidar partisinin yipranmasi.
2019. 3.
ceyrek olaylar olaylar.
2019. 4.
ceyrek, yeni hikayeli bir turkiye.
…
uluslararasi
piyasanin satin almak isteyebilecegi bir tablodur.”
Yorumlarım:
En
tersinden başlayayım, en makrodan:
Uluslararası
piyasa, artık herhangi bir şeyi satın alamıyor, çünkü global ekonomi de
yokkutuplu döneme girdi artık. Ayrıca bu öykü dizisi, rantiyeler dahil, kimseye
para kazandırmaz, kazandırmayacak da.
Genç ve
deneyimsiz seçmen için:
Bu
ülkenin çokpartili dönemdeki seçmeni; ortalama 3 yıl eğitimli, balık bellekli,
satılık oylu, yaş ortalaması da 30 olan bir seçmendir. Yani, +18 yaşın yediği
herzeyi, 68 yaşındaki seçmen de aynen 50 yıldır yiyor: Ne halt yediğini
bilmiyor, çünkü ona oyu için hesap soran hiç olmamış, nasıl ki Hitler’e oy
veren birkaç on milyon Alman seçmene sorulmadığı gibi.
Karıncalar
ve balıklar için:
% 1 alt
sınıflar kazanır, % 99 üst sınıflar kazanır: Tarihin özeti budur.
Devrim,
isyan, köle isyanı, şu bu hep oldu tarihte ama çoğu başarısız oldu.
Kimin
kimi yediği de önemsiz, yani proleterya diktatörlüğüne de koyayım, oligarşi
diktatörlüğüne de… Özgürlük her zaman
ekmekten ve/ya pastadan önce gelir yahu. Köle olduktan sonra da, şu ya da
bu köle olmak, o kadar önemli olmuyor.
Olayların
akışı için:
Benzeri
bir senaryoyu ben de önesürüyorum. Ancak, böyle bir senaryoyu uluslararası
piyasa satın almak istemez. Çünkü yeni hikaye, yeni-farklı kriz olacak. Kriz
satın alanlar, artık yalnızca potansiyel-müstakbel-yeni
savaş zenginleri olacak (şahinler veya savaş
lordları değil ama) ve olmaya başladı bile…
Dev
ekonomik kriz için:
Bunu
Zarrab’sal ve onun ardışığı davaların kararı belirleyecek. Bu, 3 yıldır böyle:
Erdoğan’ı götürecek yerli parti ve
yargılayacak yerli yargı kurumu yok.
Olay, dış mihraklara kalıyor yani. Kalkıp da, ABD aleyhine olabilir, yeter ki
Türkiye lehine olsun, diye bir açıklama yaparsan, adamı çiğ çiğ yerler. Bizim
futbol takımları gibi, bizim partiler de iktidardayken, güçleri içeride sonsuz
olduğu için, yabancı takım, güç, vd tanımazlar: Evrensel İnsan Hakları
Bildirgesi’ni de, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni de, Avrupa Birliği’ni de, Birleşmiş
Milletler’i de…
14 Eylül 2017 momenti budur:
Ceza(lar) kesin gelecek ama vadesi belli değil.
Bizi en
çok ilgilendiren momentse şudur.
“Olaylar,
olaylar…”
Evet
öyle ama hangi olaylar?:
Kargaşa
mı, isyan mı, iç savaş(lar) mı, katliam mı, kıtlık mı, şu mu bu mu? Hangisi,
kaçı, hangi bileşimde?
Yeni
hikayeyi veya hikayesizliği o(nlar) yazacak bence.
Bunu
kesinkes yazıyorum:
Yapılanlar
ve yapılmayanlar, bu kez tarihi ve yakın geleceği kontr(ast) çizgilerle
belirleyecek.
Sağol
takma adlı yazar:
Bana
bunları yazdırdın…
Haa, 2017
Eylül itibarıyla, Ocak 2020’de ne-nerede-nasıl-hangi? Olacağımızı bu puslu
havada göremiyorum ve gelecekbilimci kuramım açısından, hiçbirşeye müdahale
etmiyorum. Seyreden ve yazan naklen yayıncı bir vaka nüvisim yalnızca, 3
yıllığına ve şimdilik…
Ancak,
ekonomiler feci küçülecek, onu biliyorum.
Bir de,
TC emperyalist olacak kesin, onu biliyorum.
Kaç ölü
olacak, onu bilmiyorum.
Az
göçmen daha olur ama sayısını bilmiyorum.
Türkiye
parçalanır mı, Kürtler birleşir mi, o moment için bilmiyorum. Bildiğim; Türkler’in
parçalansa da yeniden birleşeceği; Kürtler’in birleşse de, yeniden parçalanacağı…
Panorama
resmi yaptık, içine kendimizi de yerleştirelim.
İstanbul-Beyoğlu
Kuburkenti’ni yaşamayı sürdüreceğim…
Fırtınanın
merkezinde kalıyorum yani.,.
(14 Eylül 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder