Pazartesi, Eylül 18, 2017

Blue Whale / Mavi Balina, Death Stranding / Ölmeye Yatmak, Sanal ve Gerçek Dünya

Mavi Balina adı, balinaların (ve bazı diğer canlıların da) yaşamaktan vazgeçip, topluca kendini kıyıya atmasıyla, yaşamlarının son bulması olayından esinlenme bir simge.
Mavi Balina, Dünya’da varolduğu söylenen, açıkça yayılmayan, ergenleri (yani kolay yönlendirilebilirleri) hedef alan, 50 civarında komut içeren bir bilgisayar oyunu ama dijital falan değil, bildiğimiz dümdüz e-postasal / internetsel komutlardan ibaret:
Komutlar, basit ve sıradan şeylerin yapılması ve yapıldığının kayda geçirilmesiyle başlıyor, birkaç kez kişinin kendi bedenine zarar vermesi ve bunu fotoğraflayıp, küratöre / oyun yöneticisine göndermesi ile devam ediyor, son adımda da oyuncu intihar ettiriliyor. Kayıtlı olarak, 500’ün üzerinde intihar var, tüm Dünya’da, Türkiye dahil…
Bu; neredeyse 50 yıldır bildiğimiz bir korku / gerilim skeci/ filmi şeması /şablonu aslında. Onu uyarlamışlar yani.
Sıradan bir insana, çok kolay yapılabilecek, hakka kendiliğinden olabilecek bir olay için para kazanacağı bildirilen bir mesaj vardır. Mesajın hedefi olan kişi, adım adım cinayete yönlendirilir. Son mesaj da şudur. Yeni mesleğiniz hayırlı olsun.
Bu oyunda, ergenler hedef seçilmiş, çünkü kolay etkileniyorlar. 14-35 yaş arası intihar edebilirken, 35 yaşından sonra özel durumlar dışında pek intihar edilmiyor. Yani; 14-35 yaş arasında kişi, cinsiyetine bağlı olmaksızın, kendisine uysa da uymasa da, herhangi bir standart yaşam formuna girmeye itiraz edebiliyor. Bu itirazların bir bölümü; depresyon, bağımlılık, intihar, cinayet, suç, şu bu sonuçlu olabiliyor.
+
Death Stranding, aslında bu balina olayının bilimsel adı. Anlamı da, ölmeye yatmak, çünkü balinalar kıyıya ölmeye yatıyor, denize taşınsa bile, geriye kendini kıyıya atabiliyor. Yaşam fabrika ayarı bozuluyor yani.
Bu başlıklı oyun ise, Kojima’nın tasarımı ama henüz piyasada yok. Ancak oyun, kesinkes ölüm temalı.
Şerh: Freud çizgisinden gelen gelenekle tanımlı olan ölüm içgüdüsü, yaşam içgüdüsünün karşısına / karşıtlığına konulur. Ancak aslında, yaşam ve ölüm birbirinin karşıtı değil, birbirinin tamamlayıcısı ve devamı şeylerdir. Yani, bu yaşam tanımı (karbon kimyası, vd) ile ölüm olmazsa, yaşam kanser oluyor çıkıyor.
Biz, biraz farklı ve metafizik bir bakış kullanıyoruz:
Aslolanın (Nazım’ın dediğinin tersine) yaşam değil, ölüm olduğunu belirtiyoruz. Ölüm ve bunun bilinci varsa, ya yazıyorsun, ya çocuk yapıyorsun, ölümsüzlük için yani, yoksa sırtüstü gelip yatıyorsun. 2017 itibarıyla uygulanmaya başlayacak olan ölümsüzlük yolu, yaratıcılığa keskin bir darbe indirebilir yani.
İntihar eden ergenler ise, çocuksu isyanlar içindeler: Oynamıyorum, küstüm, tavrı var yani. Yaşamla veya ölümle pazarlık ve/ya sözleşme olamıyacağının bilincine varacak durumda / aşamada değiller. Kimse, onlara bir şey vaat falan etmedi, yalnızca tüketici toplumu herşeyi hemen satın alabileceklerini ima ediyor. Onlar da, para bulamayınca intihar ediyor, oluyorlar.
Kojima da, bu noktayı kurcalayarak, bu vektörü yaratmış ve asıl ölümcül olan oyunu tetiklemiş olabilir pekala, çünkü onun oyununun sinemasal fragmanı, 1,5 yıldır falan internette. Ancak onun oyunu, kesinkes yetişkin işi.
Ek not: Kojima da, Freud çizgisinde ve insanın ölüm içgüdüsünü vurguluyor.
+
Sanal Dünya’nın şöyle bir açmazı var:
Oyunu oynaya oynaya, gerçek yaşamı yokmuş sanmaya başlıyorsun ve herşey sana oyun gibi geliyor. Bu bilgisayar oyununun sanal Dünya’sı için de böyle, dolar milyarderlerinin ve politikacıların (sahte) sanal iktidar oyunu için de böyle.
+
Gerçek Dünya’nın şöyle bir reel açmazı var:
Geçmişteki ve haihazırdaki tüm kültürel modların önerdiği / emrettiği standart biyografiler, uygulandığı yerandaki nüfusun en az % 10’u için ölümcül itirazlar, isyanlar, şu bu içerir: Yani, ya öyle yaşarsın, depresyona girersin, çıldırırsın, uyuşturucu veya alkol bağımlısı olursun, ya da marjinal olur, belki daha beter olarak cezalandırılırsın. 2017’deki neo-liberalizmin yaşam standart formu, bunu birebir getirdi, getiriyor, getirecek.
+
Bu bağlamlarda derlersek:
Bilgisayar oyunlarının sanal Dünya’sına çok kaptıran ergenlerin aşırı şiddet, saldırganlık, öldürebilirlik eğilimli olduğu, 25 yıldır ileri sürülen bir durum. Çünkü, ölümü de oyun sanıyorlar.
Biz, bu kanıda değiliz, çünkü sözkonusu olan, neredeyse 7 milyarın 2 milyarı nüfus ve 25 yıl süre (asıl video oyunları ise, 40 küsur yıldır var). Ortada 2 milyar psikopat yok ve asıl öldüren kişiler olan teröristler, bilgisayar oyunu oynamış falan değil. ABD açısından bakılırsa, yalnız kurtlar öyle olabilir ama Dünya’nın merkezi ABD değil.
Burada problematik, sanal Dünya’nın (o hiçbir özelliği beğenilmeyen ve kabullenilmeyen) gerçek Dünya’nın yerine konması: 2015-2017 yapımı olup, bu konuyu işleyen çok film var. Bir konfüzyon veya ozmosis değil, bir ikame sözkonusu burada. Aşkı (ve hatta sevişmeyi) filmlerden öğrenmek gibi, yüzyıldır yapılan bir şey gibi bir şey bu da, dozu çok yüksek o kadar.
Ancak, 2001’den beridirki, genelde tüm Dünya’nın ve tarihin çöküş dönemine girmesinin, bu türden bir toplu-bilisiz-nihilizm yaratabileceği gerçeği var. Bu yeni dönem, Yeni Orta Çağ olarak tanımlandı ve asıl-eski Orta Çağ’da da bu türden eğilimler vardı, çünkü Roma yıkılırken, 400 Kavimler Göçü yıkımı, 800 Vikingler istilası yıkımı, 1200 Moğollar dalgası yıkımı, 1350 salgın hastalık yıkımı gibi bir silsileyle Avrupa, 1.100 yıl boyunca ezildi geçildi. 1980’den beridirki neo-global neo-liberalizm dalgasının da, 1. Dünya’da değilse bile, 3. ve 4. Dünya’da milyonlarca ölü ve on milyonlarca göçmenlik bir yıkım dalgaları silsilesi yarattığı gerçeği ve bunun toplu bilisizliğe izdüşümü var epeyidir. Bizce, amaçsız sarıkafalı 1. Dünyalılar’ın IŞİD’e katılmasının nedeni, bu anlamsızlıktan çıkış yolu arayışı ki bu da ölüme ve intihara gidebiliyor görüldüğü gibi.
Bunun karşıtı da, Tom Clancy oyunları türü manyaklıklar olmakta: Öldürürüz lan sizi karakafalılar, muhabbeti yani.
Bizce, bu 2 eğilim ancak birarada anlamlı: Estetiko-politik yorum açısından.
Bizim bu açılım silsilesi metnimiz de, bunu göstermeye çabaladı.

(16 Eylül 2017)

Hiç yorum yok: