Mavi
Balina adı, balinaların (ve bazı diğer canlıların da) yaşamaktan vazgeçip,
topluca kendini kıyıya atmasıyla, yaşamlarının son bulması olayından esinlenme
bir simge.
Mavi
Balina, Dünya’da varolduğu söylenen, açıkça yayılmayan, ergenleri (yani kolay
yönlendirilebilirleri) hedef alan, 50 civarında komut içeren bir bilgisayar
oyunu ama dijital falan değil, bildiğimiz dümdüz e-postasal / internetsel komutlardan
ibaret:
Komutlar,
basit ve sıradan şeylerin yapılması ve yapıldığının kayda geçirilmesiyle
başlıyor, birkaç kez kişinin kendi bedenine zarar vermesi ve bunu
fotoğraflayıp, küratöre / oyun yöneticisine göndermesi ile devam ediyor, son
adımda da oyuncu intihar ettiriliyor. Kayıtlı olarak, 500’ün üzerinde intihar
var, tüm Dünya’da, Türkiye dahil…
Bu; neredeyse
50 yıldır bildiğimiz bir korku / gerilim skeci/ filmi şeması /şablonu aslında.
Onu uyarlamışlar yani.
Sıradan
bir insana, çok kolay yapılabilecek, hakka kendiliğinden olabilecek bir olay
için para kazanacağı bildirilen bir mesaj vardır. Mesajın hedefi olan kişi,
adım adım cinayete yönlendirilir. Son mesaj da şudur. Yeni mesleğiniz hayırlı
olsun.
Bu
oyunda, ergenler hedef seçilmiş, çünkü kolay etkileniyorlar. 14-35 yaş arası
intihar edebilirken, 35 yaşından sonra özel durumlar dışında pek intihar edilmiyor.
Yani; 14-35 yaş arasında kişi, cinsiyetine bağlı olmaksızın, kendisine uysa da
uymasa da, herhangi bir standart yaşam
formuna girmeye itiraz edebiliyor. Bu itirazların bir bölümü; depresyon, bağımlılık,
intihar, cinayet, suç, şu bu sonuçlu olabiliyor.
+
Death
Stranding, aslında bu balina olayının bilimsel adı. Anlamı da, ölmeye yatmak,
çünkü balinalar kıyıya ölmeye yatıyor, denize taşınsa bile, geriye kendini
kıyıya atabiliyor. Yaşam fabrika ayarı bozuluyor yani.
Bu başlıklı
oyun ise, Kojima’nın tasarımı ama henüz piyasada yok. Ancak oyun, kesinkes ölüm
temalı.
Şerh:
Freud çizgisinden gelen gelenekle tanımlı olan ölüm içgüdüsü, yaşam içgüdüsünün
karşısına / karşıtlığına konulur. Ancak aslında, yaşam ve ölüm birbirinin
karşıtı değil, birbirinin tamamlayıcısı ve devamı şeylerdir. Yani, bu yaşam tanımı (karbon kimyası, vd) ile
ölüm olmazsa, yaşam kanser oluyor çıkıyor.
Biz,
biraz farklı ve metafizik bir bakış kullanıyoruz:
Aslolanın
(Nazım’ın dediğinin tersine) yaşam değil, ölüm olduğunu belirtiyoruz. Ölüm ve
bunun bilinci varsa, ya yazıyorsun, ya çocuk yapıyorsun, ölümsüzlük için yani,
yoksa sırtüstü gelip yatıyorsun. 2017 itibarıyla uygulanmaya başlayacak olan
ölümsüzlük yolu, yaratıcılığa keskin bir darbe indirebilir yani.
İntihar
eden ergenler ise, çocuksu isyanlar içindeler: Oynamıyorum, küstüm, tavrı var
yani. Yaşamla veya ölümle pazarlık ve/ya sözleşme olamıyacağının bilincine
varacak durumda / aşamada değiller. Kimse, onlara bir şey vaat falan etmedi,
yalnızca tüketici toplumu herşeyi hemen satın alabileceklerini ima ediyor.
Onlar da, para bulamayınca intihar
ediyor, oluyorlar.
Kojima
da, bu noktayı kurcalayarak, bu vektörü yaratmış ve asıl ölümcül olan oyunu
tetiklemiş olabilir pekala, çünkü onun oyununun sinemasal fragmanı, 1,5 yıldır
falan internette. Ancak onun oyunu, kesinkes yetişkin işi.
Ek not:
Kojima da, Freud çizgisinde ve insanın ölüm içgüdüsünü vurguluyor.
+
Sanal
Dünya’nın şöyle bir açmazı var:
Oyunu
oynaya oynaya, gerçek yaşamı yokmuş sanmaya başlıyorsun ve herşey sana oyun
gibi geliyor. Bu bilgisayar oyununun sanal Dünya’sı için de böyle, dolar
milyarderlerinin ve politikacıların (sahte) sanal iktidar oyunu için de böyle.
+
Gerçek
Dünya’nın şöyle bir reel açmazı var:
Geçmişteki
ve haihazırdaki tüm kültürel modların önerdiği / emrettiği standart biyografiler, uygulandığı yerandaki nüfusun en
az % 10’u için ölümcül itirazlar,
isyanlar, şu bu içerir: Yani, ya öyle yaşarsın, depresyona girersin,
çıldırırsın, uyuşturucu veya alkol bağımlısı olursun, ya da marjinal olur, belki
daha beter olarak cezalandırılırsın. 2017’deki neo-liberalizmin yaşam standart
formu, bunu birebir getirdi, getiriyor, getirecek.
+
Bu
bağlamlarda derlersek:
Bilgisayar
oyunlarının sanal Dünya’sına çok kaptıran ergenlerin aşırı şiddet,
saldırganlık, öldürebilirlik eğilimli olduğu, 25 yıldır ileri sürülen bir
durum. Çünkü, ölümü de oyun sanıyorlar.
Biz, bu
kanıda değiliz, çünkü sözkonusu olan, neredeyse 7 milyarın 2 milyarı nüfus ve
25 yıl süre (asıl video oyunları ise, 40 küsur yıldır var). Ortada 2 milyar
psikopat yok ve asıl öldüren kişiler olan teröristler, bilgisayar oyunu oynamış
falan değil. ABD açısından bakılırsa, yalnız kurtlar öyle olabilir ama
Dünya’nın merkezi ABD değil.
Burada
problematik, sanal Dünya’nın (o hiçbir özelliği beğenilmeyen ve
kabullenilmeyen) gerçek Dünya’nın yerine konması: 2015-2017 yapımı olup, bu
konuyu işleyen çok film var. Bir konfüzyon
veya ozmosis değil, bir ikame sözkonusu burada. Aşkı (ve hatta
sevişmeyi) filmlerden öğrenmek gibi, yüzyıldır yapılan bir şey gibi bir şey bu
da, dozu çok yüksek o kadar.
Ancak,
2001’den beridirki, genelde tüm Dünya’nın ve tarihin çöküş dönemine girmesinin,
bu türden bir toplu-bilisiz-nihilizm
yaratabileceği gerçeği var. Bu yeni dönem, Yeni Orta Çağ olarak tanımlandı ve
asıl-eski Orta Çağ’da da bu türden eğilimler vardı, çünkü Roma yıkılırken, 400
Kavimler Göçü yıkımı, 800 Vikingler istilası yıkımı, 1200 Moğollar dalgası
yıkımı, 1350 salgın hastalık yıkımı gibi bir silsileyle Avrupa, 1.100 yıl
boyunca ezildi geçildi. 1980’den beridirki neo-global neo-liberalizm dalgasının
da, 1. Dünya’da değilse bile, 3. ve 4. Dünya’da milyonlarca ölü ve on
milyonlarca göçmenlik bir yıkım
dalgaları silsilesi yarattığı gerçeği ve bunun toplu bilisizliğe izdüşümü
var epeyidir. Bizce, amaçsız sarıkafalı
1. Dünyalılar’ın IŞİD’e katılmasının nedeni, bu anlamsızlıktan çıkış yolu
arayışı ki bu da ölüme ve intihara gidebiliyor görüldüğü gibi.
Bunun
karşıtı da, Tom Clancy oyunları türü manyaklıklar olmakta: Öldürürüz lan sizi
karakafalılar, muhabbeti yani.
Bizce,
bu 2 eğilim ancak birarada anlamlı: Estetiko-politik yorum açısından.
Bizim bu
açılım silsilesi metnimiz de, bunu göstermeye çabaladı.
(16 Eylül 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder