Bu üçlü
konu hakkında biz de daha önce yazdık.
Devlet,
5 bin yıldır değişik formlar altında hep var ama halkların yalnızca maksimum %
3’ü için.
Gerilla;
eşkiya, şu bu adı altında hep süregelen bir gelenek: Devlete ters düşen ve
genelde dağa, ormana, şuna buna çıkan grupları tanımlıyor.
Mafya
ise, göreli yeni bir oluşum ve kavram. 19. Yüzyıl sonundan başlayarak, belli
illegal iş alanları mafyayı beslemiş ve mafya kimi devlet kadar güçlü olmuş.
Narcos /
Kolombiya üzerinden Barış Soydan, bu 3’ü için ilginç saptamalarda bulunmuş:
“Devlet,
silah kullanma tekelidir.”
Düzeltilmiş
durumu:
Devlet,
düzenli ordu kurma tekelidir, yoksa silah taşıma ve kullanma, tüm devletlerin
vatandaşlarına 8sınırlı da olsa) tanıdığı haklardandır.
Devlet,
vatandaşına karşı (haklı veya haksız) her tür silah kullanma hakkını kendinde
görür ama vatandaşının kendisine karşı haklı olsa bile, silah kullanmasını
haklı görmez. Çok mavra bir ironidir bu, çünkü kimse silah kullanmak için
kimseden, devletten de izin falan istemez, çeker silahı, vurur.
“Devletin
bunun dışındaki tüm fonksiyonları, başka kurumlar tarafından da yerine
getirilebilir.”
İşte bu,
fahiş bir hata:
Devletin oto-organizasyonel
bürokrasisi,
bilinen hiçbir resmi veya gayrıresmi kurum tarafından tümüyle üstlenilemedi
bugüne kadar:
Su,
elektrik, telefon, ısınma, şu bu altyapılarını, kapitalist yapılarda bile, yine
/ hep devlet üstlendi, çünkü uzun dönemli yatırımlar gerektirdi bu alanlar:
Kapitalist olsa da, olmasa da, hiçbir oligark beleş kazanç dışında yatırım yapmayı sevmez.
İlkel
devletsel yapılarda, suyun elektriğin bulunmadığı kırsal alanlarda, bu belki
geçerli olabilir ama o da belki.
Devletin
en komik ama yine de en işlevsel durumu, ittire kaktıra olsa da, sistemi işletmesidir ki zaten kendi
sistemini devlet işletemiyorsa, yanılmış
devlet oluyor.
“Bir
devleti, silah kullanma tekeli devlet yapar. Escobar’ın anlayamadığı şey buydu.
Narcos’un
başına dönelim: Pablo Escobar liderliğindeki Medellin Karteli’ni Kolombiya
devletinden ayıran özellik neydi? Aslında hiç bir şey.
…
Kolombiya
devletinden rol çalmaya kalkması, Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyarak,
Medellin Karteli’yle Kolombiya devletini birleştirmeye çalışması, Narcos
dizisinin anlatıcısı, Amerikan uyuşturucuyla mücadele kurumu DEA ajanı
Murphy’ye göre, Escobar için sonun başlangıcı oldu.”
İlginç
bir gerçek-durum örneği…
Ancak,
20. Yüzyıl sonlarına doğru, kapitalizmin son momenti krizini demeyelim,
çöküşünü yaşarken, devlet alanında da ilginç görüngüler yarattı ve bu, özel ve
hatta biricik bir durum:
Daha
önce örnekleri hiç görülmemiş bir biçimde; anayasa mahkemesi başkanı, KGB
başkanı, CIA başkanı, genelkurmay başkanı, en büyük ÇÜŞ’ün en büyük CEO’su
(yani bir oligark), dolar milyarderi (yine bir oligark) devlet başkanı oldu
değişik ülkelerde.
İşte bu,
bizce tarihin en büyük devlet bunalımlarından birini imliyor. Devlet başkanı
siyaset geleneğinden gelenlerden seçilegelirdi hep ama bu kez sistem kendini
kilitledi, kendini krize soktu ve böyle olağandışı çözümler aranır ve bulunur
oldu.
Bunlar
arasında, bizce bir mafya lideri sakil kaçmıyor, çünkü tarihin en büyük
terörist başkanları bile devlet kurmaya kalktı ki bu açıdan bin yıl önceki
Hasan Sabbah örneği de, tarihte kayıtlı.
Eğer,
mafya mı daha büyük devlet düşmanı, terörizm mi diye günümüz devlet
mensuplarına sorulsa, genelde terörizm yanıtı gelir, geldi de. O nedenle, sağ
mafyayı devlet, hep gerillanın üzerine sürdü.
Hah,
zurna orada zırt dedi: Narcos vakasında da böyle oldu:
“Köşeye
sıkışan Kolombiya Devleti, çareyi, Nazi’lerin hukuk profesörü Carl Schmitt’in
“istisna hakkı” dediği şeyde bulacaktı. Carl Schmitt, istisna hakkını şöyle
tanımlamıştı: “Egemen, olağanüstü hale karar verendir.” Kolombiya Devleti,
bekası için istisna hakkını kullanmaya, kendi koyduğu kuralların dışına çıkmaya
karar vermişti. Ormanda solcu FARC gerillalarına karşı kirli bir savaş yürüten
sağcı paramiliter Castano Grubu, dizinin ikinci sezonunda Kartel’e savaş açarak
Medellin’e girdi. Kirli yöntemleriyle devletin yardımına koşmuşlardı. Suçlu,
suçsuz, genç, yaşlı, çocuk demeden, Escobar yanlılarını öldürmeye başladılar.
Yine de,
Amerika Birleşik Devletleri yardım etmese, Carl Schmitt’in istisna hakkı da,
Kolombiya devletini kurtaramazdı. Şili’de seçilmiş Cumhurbaşkanı Allende’nin,
CIA destekli bir darbeyle devrilmesinden tanıdığımız “Amerikan parmağı”,
Escobar’a karşı da harekete geçmişti. Medellin’e giren Castano grubuna, infaz
edilecek kişilerle ilgili istihbaratı, ABD narkotikle mücadele dairesi ajanı
Pena veriyordu.
İstisna
hakkı işe yaradı, Kolombiya Devleti, ikinci sezonun sonunda Medellin Karteli’ni
yıkmayı başardı.”
Buna
benzer süreçler, Türkiye’de de yaşandı. Türkiye de sol mafya da vardı. Burada
hiç sözü edilmemiş ama Kolombiya’da da vardı.
Ayrıca,
bu hariçten gazel okuma durumu, Fransa Devrimi ertesinde AB ülkelerinden Fransa
kraliyetine yönelik yardım ve iç savaş
çıkartma olarak da tezahür etti. Bazı itler yardımlaşıyor, bazı itler
birbirini ısırıyor işte.
Ancak,
kesinkes vurgulayalım:
O koskoca
CIA ve koşutu 18 hempa kuruluşu bugün, Somali’de soba borusuyla helikopterler
düşürülmesine, 21. Yüzyıl’da deniz korsanlığına engel olamıyor. Bu bir.
Devlet-mafya
içiçeliği, İtalya gibi devletlerde öyle bir duruma geldi ki artık temizlik
mümkün değil. Bu iki.
Aynı biçimde;
paramiliter, kontra-terörist, devlet yardımcısı, şu bu kurumlar da, devletle o
denli içiçe geçti ki onlar da ayıklanamıyor. Bugünkü TC’deki tarikat oluşumları
gibi.
21.
Yüzyıl’ın 1. Dünyalı veya N. Dünyalı yanılmış devletlerinde, bunlardan
hepsinden örnekler var.
Yani,
tarih gösterdi ki bir devlet formu n’nin, (n+1).
forma geçip, sistem değiştirmesi (bizde padişahlıktan cumhuriyete geçiş),
bu türden mafyasal veya paramiliter oluşumları işin içine sokmaktan evladır ki
bizde de Kurtuluş Savaşı’ndaki 21 halk isyanının sonrasında 90 yıl daha
sürebilmesi ve devleti silkeleybilmesi bunu açımlıyor.
Tarih çökerken, devlet sayısı
artar ve devlet gücü azalır.1945’teki
100 devlet, 2015’te oldu 200 devlet. Bunların bir bölümü eskiden terörist-oluşum
idi. Eski teröristlerin yeni düzenli devletlere, en azından bu koşullarda öyle
kolay kolay dönüşemediğini de izledik.
Mafya
içinse, başka şeyler izledik:
Mafyaya
halk desteği çok arttı ama mafya parası kitleyi de zehirledi. Çünkü ekonomideki
her tür (ak veya kara) kara para, sisteme müshil etkisi yapıyor.
Sistemdışı
sermaye birikimi, sanıldığının tersine, tarihte daha önce Roma’da da,
Osmanlı’da da izlendi. Rüşvet türü oluşumlar, parayı izlenebilir ve sisteme
geri döner olmaktan çıkardı ve devleti çökerten etkenlerden biri de bu oldu.
Sonuçta,
mafya da rüşvet verdi, terörist de / gerilla da. O az kirli, bu çok kirli
geyiğine gerek yok. Sistem kirlendi ve çöktü toplamda, bunu söylemeye gerek var.
Yani
Kolombiya’da olan şey, ağırlıklı olarak Escobar-devlet savaşı değil, marksist-marksist gerilla-mafya (iç) savaşı
idi. Bu konuda yalan-söylem
yapılmaya lütfen.
Not: Bu
arada bu mafya-gerilla/terörist ve (aynı politik tarafta) gerilla-gerilla iç
savaşı durumları da, hala üzerinde ayrıntılı çalışılmış değil. Örneğin bizde,
ülkücü-akıncı mafya iç çatışması hala tam yazılmadı: Yazılan şey; uyuşturucudan
içeriye, hem MHP’li, hem de MSP’li milletvekillerinin girmişliği.
Çıkış
notu:
Gazete,
yazarının metninin altına, ‘lan, biz bu düşünceleri aslında desteklemiyoruz’
gibisinden bir not da düşmüş: Ona çok eğlendim.
Doğru /
geçerli bilginin tam-desteklenmemesi demek, o basın kurumunun yalan söylemeyi
seçmişliği demektir.
Nokta.
Devamını
belki yazarım, belki yazmam.
(3 Eylül 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder