Pazartesi, Eylül 04, 2017

AKP-Erdoğan Tarihinde Bir İlk

Bir haber:
“HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Nadir Yıldırım, birçok kamuoyu araştırmasının sonuçlarına göre, AKP tarihinde bir ilk yaşanarak, Erdoğan'ın oylarının partinin de gerisine düştüğünü söyledi. Yıldırım, "Erdoğan'ın oy oranı, yüzde 30-34 arasında. AKP'nin oy oranı ise, yüzde 36-40 bandında" dedi.”
Kastedilen olarak öyle olabilir ama eksik ve yanlış bir ifade de var, diye düşünüyorum.
Şu anki durum şu:
Seçmenler, ilk kez AKP ve Erdoğan için, ayrı ayrı düşünmeye / düşündürülmeye / karar vermeye zorlandı. Bunu yapan da, ayrı ayrı ve birarada olarak, hem Erdoğan, hem de AKP’nin aşamaları / momentleri.
TC tarihçesinde ilk olan asıl durum da, bu zaten.
Açımlama da şu:
Erdoğan, 1994-2012-2017 arasında, aslında özü tek moment iken, kendisi çok-momentli-imaj-serisi vermiş iken, imaj ve içerik olarak ilk kez sorgulanmaya başladı: Daha önce ona biat, kayıtsız şartsız idi.
AKP ise, çokparçalılığını ilk kez, parçaların ayrı ve karşıt yönlere gidebilmesi / gitmesi olarak sergilemeye başladı.
İkincisi, tarihimizde yinelenen bir durum:
ANAP da öyle oldu, Akbulut-Yılmaz üzerinden; DYP de öyle oldu, Demirel-Cindoruk-Çiller üzerinden. ANAP’ın son momentinin Mumcu, DYP’nin son momentinin Ağar olduğunu da, akıllarda tutmak gerekli.
AKP, sonun başlangıcı ile sonun sonu arasında bir yerlerde. Belki senkoplu olarak sonun ortası denebilir buna. Giderken de, kendisinden olanlar dahil, çok kişinin canını yakacak ve götürecek.
Yani AKP, daha çok yalpa vuracak, daha çok türbülans yaşayacak, daha çok ülkesel burgaç-anafor yaratacak. Bunların bir bölümü onunla bitecek ama bir bölümü de onunla bitmeyecek: CHP’ye devredilecek olan iç ve dış savaş-çık-lar durumu ve başkanlık sistemi gibi: CHP’nin 1923-1938, 1938-1946, 1946-1950 dönemi tekpartililik karnesi, eksilerle ve sıfırlarla dolu ama ondan çıkıp, onun üzerine gelen DP desen, daha da berbat durumda: Bunlar hiç mi hiç unutulmamalı.
Yani:
Tarih tekerrür ediyor ama değişik altbiçimlerdeki varyanslarla. Bugün Dünya’da bile, ekonominin küçülmesini savunan bir sosyal demokrat parti veya iktidar hala yok, AB’de bile yok, üstelik onlar 10 yıldır küçülüyorlar zorunlu olarak ama kafaüstü çakılarak; bizim savunduğumuz ise, denetimli ve kademeli küçülme. Bunu da, bu CHP yapamaz, aslına bakılırsa (henüz) kimse yapamaz, çünkü bunun gerekliliğini düşünmeye geçen yok henüz: Herkes, ‘amman AKP gitsin, kurtulalım, gerisi önemsiz’ derdinde.
Oysa, zaman durmaz, tarih durmaz, gelecek durmaz, gelecek hep gelir ve uzun sürer.
Satranç oyununda veya oyun kuramında, uzun vadeli gelecekte, bir hamle sonrasını değil, 5’er yıllık plandan 4-5 hamle sonrasını tasarlayabilenler ayakta kalabilecek ancak.
CHP, Adalet Yürüyüşü ve artı Platformu ile, kafa kafaya bir nötr-sıfır aldı (daha önceki 15 yıl boyunca hep ekside idi ama): Alkol konusundaki tutumu, eksinin de eksisi idi ama: Oyunu rakibinin koyduğu kurallarla oynamaya kalkarsan, baştan yitirmişsin demektir.
O nedenle hala:
Küçük ve dar çözümler, felakette ilk feda edilecekler listesi, komünler, bilim / sanat / düşün köyleri, iltica / geçici gönüllü sürgün arası bireysel seçimler, vb, vd diyoruz. Toplum, 34 yıllık hatalarının bedelini madden ve manen ödemeli, diyoruz. Kürtler dahil, TC halklarını tarih mahkemesinde çoktan gömdük, diyoruz. Ne yazık ki uluslararası hukuk, bunun gereğini Sırbistan-1995 durumunda doğrudan görmüş olsa da, tıpkı 1940-1945 Almanya halkı için olduğu gibi, uygulumamış ve henüz uygulayamaz durumda.
Çanakkale Savaşı’nda Galatasaray Lisesi öğrencilerini gömerseniz, ondan 8 yıl sonra Cumhuriyet kurulduğunda, çalıştıracak yabancı dil bilen eleman bulamazsınız sonra, diyoruz. Aynı hataları, bin kere yinelemeyin, diyoruz. O nedenle, 30 yaş altını 2025 sonrasına kadar yurtdışına yolluyoruz: Yeterince sayıda gittiler ve kurtuldular bile çok şükür: Dönerler veya dönmezler, onların özgür iradesinin sorunu.
Olay bu kadar kabak gibi ortada, diyoruz ve metnimizi bitiriyoruz.

(2 Eylül 2017)

Hiç yorum yok: