Cuma, Eylül 01, 2017

Günümüz Anti-Faşizmi

Ön veri koyutları:
İtalyan Faşizmi ve Alman Nazizmi birbirinden epeyi farklıydı. Zaman içinde asıl faşizm, Alman Nazizmi sayılır oldu.
İtalya da, Almanya da, önceki AB ülkelerine göre, geç ülkesel birleşme, geç cumhuriyet ve geç koloniyalist emperyalizm yaşadı.
Bu açıdan asıl faşizm de, paçal bir faşizm. Çoğu sonrakiler de öyle.
İtalya da, Almanya da, 1. Dünya Savaşı ertesinde, göreli 1. Dünya idi. 2. Dünya Savaşı ertesinde, 2. Dünya değil, 3. Dünya faşizmleri veya faşizmcikleri oluştu(ruldu).
Dolayısıyla, 2 dünya devrimi dalgası gibi, 2 faşizm dalgasını da, 2 dünya savaşının getirdiği nedense, pek imlenmez tarihte. Bir de, o 2 dünya savaşının AB’nin sonunu getirdiği ve onu başlamadan tarihten sildiği.
Teorik-pratik-praksis açısından, ilk 2 faşizm ile 1 adamlı reel sosyalizmin otoriterlik / totaliterlik başlığı altında aynı kaba konduğu ve özdeşleştirildiği de pas geçilir ama bu sav, 2. Dünya Savaşı ertesindeki Soğuk Savaş’ın ürünüdür. Yoksa, SSCB’ye karşı o yalanları üreten ABD, 2. Dünya Savaşı sırasında, o SSCB ile müttefik idi. Tabii ki ABD’nin asıl tuttuğu yan, Alman Nazizmi idi ve savaş sırasında Almanya ile ticaretini (üçüncü ülkeler üzerinden) hiç kesmedi.
Görüldüğü gibi, birincil faşizm hakkında, geçerli olmayan birçok dogma ve yalan söylem mevcut. Sonrakiler için de öyle.
2. Dünya Savaşı ertesiki Latin amerika militarist faşizmi tümüyle ABD patentli, onun beslediği eski Naziler destekli bir oluşum-süreç idi.
Alaturka faşizm ise, ABD’nin tümüyle desteklediği bir sanayisiz / ekonomisiz militarist faşizm oldu ancak. Bu süreçte, anti-komünist dernekler ve tarikatlar bilfiil yer aldılar. Görünürde askerle çatışırken, aslında onlarla işbirliği yaparak, solun tasfiyesini ve 1983 ertesindeki boş alanı o sayede edindiler ancak çünkü.
Arap milliyetçiliğini Arap Faşizmi sayamıyoruz, sayan da pek yok gibi. Sonuçta, SSCB destekli bir ulusalcılık idi bu çünkü.
Kore Savaşı ertesiki Güney Kore’de, 1955-2000 arasında uygulanan şey, tümden bir Asya tipi özel faşizm idi bizce. Zatin biz hep, faşizmin aslında Asya tipi bir kültür olduğunu, İtalya ve Almanya’nın da, o zamanki Avrupa’nın (post-’laşan koloniyalizm momentindeki) Asyalılar’ı olduğunu düşünüyoruz.
Aradaki Soğuk Savaş ABD iç ve dış faşizmini pas geçiyoruz, o konu açıkseçik anlatıldı çok yazar tarafından.
Geldik en sonki, 11 Eylül 2001 ertesiki Yanki Faşizmi’ne:
‘Neo-con’cu, savaş ekonomisici, uluslararası siyasette şahinci ve tekkutuplucu, tüketimi üretimin önüne almış ekonomici, % 1’ci bile değil, %oo 1’ci, anti-göçmenci, emperyalist, Arap Baharı’cı, vd, vb.
AB ise bu moment sürecinde başka çizgi izledi:
Nüfusunun % 20’ye kadarı göçmenken göçmen düşmanı yeni-ağ’cı, neo-faşist bir yön bir tarafta. 1990’dan 15-20 yıl sonra Doğu Avrupa’da yeniden yükselen eski komünizm, onun arıdndan 2015 göçmen karşıtlığıcı neo-faşizm ipuçları bir tarafta. Unutmayın Hitler’in iktidara geçtiği mecliste; Hitler, komünistler, sosyalistler biraradaydı ve son ikisi son 3 seçimde Hitler’den çok çok öndeydi. Bu açıdan, günümüz neo-faşizmi, eskisinin belli yönlerini yineliyor bizce.
Ekonomi çöktü. 1929 Krizi Alman Nazizmi’ni getirdi, 2029 Krizi ise tüm Dünya’ya toptan faşizm getirebilir ama Yeni Orta Çağ’ı getirdi çoktan.
Burada tuhaf bir panorama var.
İlk birleşik Avrupa’nın uygulamada gerçekleştirildiği 800 Fransa’sı, aynı zamanda ilk erken doğmuş rönesansı da yarattı ama ardından Vikingler gelip, oraları düzledi.
Bugünün faşizm-engizisyon birleşikliği ise, 3. Dünya savaşı ile değil, 3. Dünya Savaşçıklaır ile simgeli. Günümüzün yeni barbar istilaları, lümpen 3.-7. Dünya’lar’dan geliyor. 350 milyon kişi, 1.050 milyon kişinin içine 60 yılda göç etti ki bu, üçte bir oran demek. Tarihin en büyük göç oranını anadolu, 1877-1922 arasında 12 milyon kişide, 3 geliş, 3 gidiş ve toplam (25 + 25 =) % 50 oran ile yaşadı. Bunu karşılaştır-karşıtlaştır yapma gerek.
Anadolu bu süreçte ulus-devlet oldu ama benzeri süreçte AB, barbarları uyruklaştıramadı, tersine kendi barbarlaştı: Bilim, sanat, düşün bitti koskoca kıtada.
Klasik Faşizm’in panzehiri yoktu, Neo-N-Faşizm’in de yok bizce.
Engizisyon ve faşizm, sanıldığından daha çok askeri, iktisadi, siyasi arakesitler taşıyormuş, bunun üzerinde sıfırdan başlayıp çalışılması gerek.
Tarihin dönemsellikleri savı yaygın olarak bilinmese de, Klasik Faşizm döneminde de vardı. Bugün ise, 17 yıldır tarihin çöktüğünü kesin gözlüyoruz ve biliyoruz. Bunu Dünya Sistemi sistematiği öngördü.
Bildiğimiz kadarıyla bu makro-makro çöküşe el freni az tutar ama araba durmaz. O nedenle, Neo-N-faşizm’e çözüm yok, diyoruz. İsteyen kamikaze takılır, tarihin hafriyat kabirine ve kuburuna bedensel, zihinsel, kültürel varlığını gömer.
Biz ise, Bosch, Bruegel, Dürer çizgisindeki bir avangard sanatla estetiko-politik eksodus peşindeyiz (ekonomik determinizmi başından beri red ettik ve 1980 ertesini yaratanın bu marksist-liberal iktisadi-askeri-siyasi model eşlenikliğinin olduğunu savladık, daha 1980 Temmuz’unda). Bunu da, 22. Yüzyıl anlayacak, çözümleyecek, irdeleyecek ancak.
Şimdi küpler devriliyor ve herkes altında kalıyor.

(29 Ağustos 2017)

Hiç yorum yok: