Pazar, Eylül 03, 2017

Anamızın Örekesine, Babamızın Vitaminlerine Geri Dönelim

Bir haber:
“Bu anlayışın (sıla-ı rahim) Türkiye'nin içinde bulunduğu gerginlik, karşıtlık ve ötekileştirme ortamında tam da Türkiye'nin muhtaç olduğu, ihtiyaç olduğu bir anlayış olduğunu düşünüyorum. Sıla-ı rahim anlayışını tozlu raflardan indirip şimdi çok daha geniş anlamda bütün ötekilere, bizim gibi bakmayan ve bizim gibi düşünmeyen ama bizim bir parçamız olan toplumun bütün kesimlerine yönelik bir zihniyet devrimi yapmaya çağırıyorum. Sıla-ı rahim yapmaya çağırıyorum. Bütün yöneticileri, iktidarı, siyaset yapanları herkesi. Bugün Türkiye'nin bir sıla-ı rahim yapmaya ihtiyacının olduğunu düşünüyorum.”
Hürriyet gazetesi şöyle bir tanım vermiş:
“Sıla-i rahim: Hısım akrabayı ziyaret emek ve onlarla görüşmek ve mektuplaşmak; alakayı devam ettirmek akrabanın kusurlarını affetmekdir. İslam dinin en önem verdiği konulardan biridir. Sıla-i rahim, akrabalar, yakınlar arasındaki bağı ve iletişimi sağlam tutmak bu ilişkileri koparmamaktır. Akrabalık ilişkilerinin iyi olması için karşılıklı saygı sevgi ve yardımlaşmanın güçlü olması gerekir.”
Kardeşler veya kardeş çocukları arasında kan davası olan bir ülkeden söz ediyoruz. “Hepsi biraraya gelsin, birbirlerini öldürsünler, hepsinden toptan kurtulalım” mı demek istedi acaba?
Yoksa, ‘hep birlikte anamızın örekesine veya rahmine ya da babamızın vitaminlerine geri dönelim, Dünya bizden toptan kurtulsun’ mu demek istedi?
Baykaldır bu, her an her yöne dönebilir, yaptığı da, dediği de.
Valla, bence en iyisi Zaytung’un önerisi:
900 yıldır Anadolu’ya yerleşemedik zaten. En iyisi biz, Malazgirt’ten şöyle geri çıkıp bir daha dönelim, hava almış oluruz.

(1 Eylül 2017)

Hiç yorum yok: