1923-1924
gibi, Atatürk 1. adam olarak devletin başında, İnönü 2. adam olarak siyasetin
başında (başbakan), Bayar 3. adam olarak ekonominin başında (İş Bankası) imiş. 1. Cumhuriyet’in başlangıç momentinin
panoraması, böyle görünüyor 2017’den.
Bu 3
adam, ‘3 Adam Dönemi’ olan, 1923-1960 arasında başta kalmışlar. Hepsi sırayla
baş-hegemon olmuş.
Burada
gözden kaçan nokta, üçlü sacayaklarının (siyaset, iktisat, askeriye) üçüncü
ayağı olan askeriyenin başında, 1922-1944 arasında hep Fevzi Çakmak’ın
olmuşluğu. Kendisi, bu 3 adamdan daha yaşlıdır.
Bir de
şu var:
3 adam
dönemi, 1923-1960 arasında 37 yıl sürdü.
3 darbe
dönemi, 1960-1983 arasında 23 yıl sürdü.
3
liberalizm dönemi 1983-2013 arasında 30 yıl sürdü.
Ek
bilgi: Evren, 1982-1989 arasında devlet başkanı idi. Bu da, dengeyi, 23-30
yerine, 29-24 gibi yapabilir.
Her
durumda, en uzun dönemsel dilim ilki oldu.
Atatürk’ün
yaptıkları, daha o ölmeden, hastayken, 1935 ertesinde bozulmaya başlandı. Yine
de onun kurduğu sistem, 90 yıl dayandı toplamda. SSCB, 70 yıl dayandı, öyle
diyelim. Çin ise, 1949-1971 = 22 yıl. TC, NATO’ya girdiğinde, 29 yıl
dayanmıştı.
Bunlar,
siyasetçilerdi.
Ordu, ne
laik oldu (2000’de kışlada yemeklerde Tanrı’ya dua ediliyordu), ne de
Atatürkçü, çünkü Atatürk darbeye tümden karşıydı.
İşadamları
hep montajcı oldu, ulusal sanayici üretimcisi değil,
Atatürk ulusal sanayici görüşte idi.
Medya;
genelgeçer, klişe, basmakalıp, ismen Atatürkçü oldu, fiilen değil.
Ne sağ,
ne de sol alaturka aydınlar, gerçekte Atatürkçü oldular. Onu oraya buraya
çekiştirdiler, didiklediler. Dediklerini çarpıttılar hep.
En makro
ölçekte bakarsak: 5 bin yılda kurulan tahmini 5 bin devletin ortalama yaşamı
da, pek pek 100 yıl civarında. 2-3 ay ancak yaşayan devletler bile var.
Türkler
resmen 16 devlet kurdu dersek, devlet başına 100 yıl düşmez. Aslı, 160 falan
ama aynı anda Dünya’da birden çok Türk devleti vardı. Şu anda, TC’nin dışında,
Gagavuzya, Nahcıvan, Azerbaycan, Sincan var. 5 de, Türki cumhuriyet de. 5-10
da, Rusya içi özerk bölge de.
Türkler’in
tarihini Dünya Sistemi içinde okumak, böyle bir şey: Ağaca bakarken ormanı
gözden kaçırmamak, ormana bakarken ağacı gözden kaçırmamak.
Türkiye,
en bağımsız durumunda 1940’da gibi idi. 1913’te ve 2013’de gibi de, G-7’lerin
vassalı veya sömürgesi idi. Atatürk, 1919-1938 arasında 19 yıl bilfiil bu
bağımsızlık için çabaladı: Yine de, SSCB’yi ve ABD’yi eksik ve yanlış
değerlendirdi ama: Apsis-ordinat olarak, AB’yi aldı ve yanıldı, AB kendini 2
dünya savaşıyla bitirdi, ardından da AB’yi kurarak bitirdi, şimdilerde onu da
bitiriyor.
Yanılmasaydı
da, ne İnönü’nün, ne de Bayar’ın buna uymayacağına eminiz. Onun dediklerinin ve
yaptıklarının tersini yapmak için çok uğraştı 2’si de çünkü.
Türkiye,
kısaca 3. Dünya kabul edilenler için bir simge oldu: 1919-1949/1950 arası
diyelim.
Şu an
ise, G-20 adı altında simgelenen kurumda, bir zamanlarki BM’deki 120 ülkenin
içindeki bağımsız 77’lerden, döneklik eden 10-15’inin arasında yer alıyor.
Dünya’da
ise, artık 200 ülke var ve pek pek % 50 globalleştirilebildi. Bu açıdan, Dünya
Sistemi’nin hegemonları, TC’yi o sisteme monte etmek isterken, ufkun dışına
düşürdüler: Ne AB kaldı geriye, ne de NATO.
Bu
koşullarda, ‘yurtta barış, Dünya’da barış’ yürümezdi gibi. 2. Dünya Savaşı’na
girseydik, daha iyiydi gibi. SSCB bizi işgal etseydi, daha iyiydi gibi.
Eğer ki
1,5 milyarlık Müslüman Dünya’sında hegemon-model olacaksak / yapılacaksak,
yandık.
Dolayısıyla
2. Cumhuriyet, kısa süreli geçerli kuramlı, içine kapalı / dönük kültürlü /
ekonomili bir geçiş süreci olabilecek gibi: Az restorasyon, az reformasyon, çok
değil, tam hiç değil. Onun böyle olmasını da, o 9 dönem, aşağı yukarı aynı
ağırlıkta yarattı.
Buna, 3
Adam da dahil. Atatürk de dahil.
(3 Kasım 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder