Pazartesi, Kasım 27, 2017

Tuna Erdem Negasyonu: Sinema, Psikiyatri, Fetiş

Erdem, Siyad içindeki ve dışındaki çizgideki alaturka sinema eleştirmenleri içinde, saygı duyarak okuduğum tek yazar veya idi, 2010 momentinde gibi. Diğerleri, gerçekten bilmediklerini yazıp feci sallıyorlar, başta Atilla Dorsay: Onun gibi birinin 40 yıl bu alanda bir no olması gerçekten rahatsızlık verici.
Bu kez, Erdem’i irdeleyeceğiz.
Erdem de, bu kez bilmediği alanda ciddi hatalar yapmış.
(Kaynak: Fetiş İkame, Sel Yayıncılık, 2014, editör ve bir metin yazarı: Tuna Erdem.)
Erdem’in ıskaladığı semiyotik ve semantik bilgi şu:
Bir şeyi indirgemek veya klişeleştirmek, onu fetiş kılmak demek değildir illa ki.
Sinema, ister janr olsun, ister sanat olsun, psikiyatriyi klişelere dönüştürdü, bu doğru. Bunu da, her yönetmen kendi üslubunda yaptı. Yani, sinemada farklı yerzamanlarda onlarca farklı psikiyatri klişesi yaratıldı.
Psikiyatriyi indirgemek ise, başta Freud olmak üzere, bu alandaki tüm uzmanların en baştan yaptıkları genel hatası. İnsan zihni, epeyi kalabalık öğeler kümesi bütünüdür. Hatta kimi istiftir de, bütün sayılmaz, dağınıktır. Çünkü zihin, genelgeçer formlara pek girmedi. Onu yapabilseydi, nörologlar yapacaklardı zaten. Onların da elinde patladı konu.
Bütün sorun, bu epistemik alanın % 10’unu falan tam bilim yapılabilmişliğinde. Önüne gelen psikiyatrist olup kitap yazdığı için, herhalde yüzlerce farklı ekol birikti şu anda.
Erdem, bunları referenslamıyor. Herhangi bir filmi psikiyatri veya psikanaliz açısından irdelediğinde, yönetmen hangilerini okumuş, hangi terapileri görmüş, önceden bilmek ve açımlamak gerekiyor. Allen’ın 5 bin saat terapiye gittiğini bilmeden, onun hakkında ahkam kesmek komik olur.
Buradaki fetiş doğrudan seksle ilgili bir obje ve genelgeçer psikiyatri de cinselliğe aşırı indirgenmiş olduğu için, Erdem bir eleştirmen olarak klişelerden kaçacağım derken, onları biraraya getirip koyuyor önümüzde.
Pornonun veya fuhuşun kadını hiç mi hiç aşağılamadığını, artık kadın yönetmenler bile ayırsayıp, feminist pornolar çekiyorlar. Ondan önce de, porno internet sitelerinde kadın dostu pornolar var artık. Moment bu. 1960’larda değiliz.
1900-1950 arasında tüm metalar gibi cinsellik de, tüketimin talebinin üretimden az olduğu bir alandı. 2000’lerde ise, tüm metalar gibi üretim ve arz, talebi ve tüketimi geçti cinsellik alanında.
Freud çizgisi, cinsel açlık üzerine kuruludur, günümüz insanının cinselliği ise, aşırı bolluk, tokluk ve hatta cinsel obezite üzerine dayalı.
Fetiş, yoklukta ikamedir, bollukta değil. Pornonun kültürel anlamı da, cinsel kıtlıkta başkaydı, cinsel bollukta başka.
Erdem, metninin çıkış paragrafında öyle bir bilgisel hata yapıyor ki evlere şenlik:
“Bilinçdışı olan birinin bir diğerine üstünlük taslamaya kalkması, bir semptomu diğerinden üstün tutmak ya da bir rüyayı diğerinden hastalıklı addetmek kadar yersiz.”
Tam tersine:
Hannibal, bunun tersini kanıtlar bize.
Anti-kahraman (ve psikiyatrist ve deli) Hannibal, bilinçdışı olduğu için, megalomanik ve sadistik üstünlükler peşindedir diğer insanlar üzerinde. O kadar ki eziyet edeceği kişiyi seçmeyi ve onu öyle ödüllendirmeyi düşünecek denli kibirli ve gururludur.
Diğer bir deyişle, Freud’dan beridir tüm psikiyatri, tıpkı rahip ve günah çıkaran kişi ilintisinde olduğu gibi, doktorun hastadan üstün tutulduğu bir gelenek silsilesidir.
Toplumsal hiyerarşi ise; dinin, deliliğin, cinselliğin üstünde bir olgudur.
Tarihte bir tek anarşist ideolojik çizgi(ler), toplumsal hiyerarşinin kalıcılığını bozdu ya da bozmayı tasarladı.
Cinsel anarşizm var mıdır, mümkün müdür?, yanıtı belirsiz kalan bir soru. Orji (bulduğunu şaapmak veya bulduğuna şaaptırmak), cinsel anarşizm değil, o kesin ama.
Ancak, cinsel anarşizmin ne olduğunu, bu konu üzerinden 10-15 yıldır zihin yoran emekli hetero bir erkek olarak, hala tanımlayamadım: ‘Triton’ değil ama o kesin. ‘Mülksüzler’deki cinsellik de değil o kesin. İkisi de öyle sayılıyor, bu yanlış, hem de feci yanlış, o da kesin.
Bazı tanım kümelerinin boş olduğunu deneyimleyecek denli uzun ve çeşitli yaşadım ama. O da öyle olabilir yani.

(22 Kasım 2017)

Hiç yorum yok: