Perşembe, Kasım 09, 2017

Felaket Yönetimi: Estonya Feribotu Kazası 1994

Acaip bir öykü bu:
“Modern deniz tarihinin en büyük kazası, 28 Eylül 1994 yılında Baltık Denizi’nde yaşandı. 1980 yılında Almanya Mayer Werft tersanesinde inşa edilen Estonya Feribotu’nun batmasıyla 852 yolcu öldü.137 kişi bu kazadan kurtuldu. Kıyıya yakın bir mesafede su alması nedeniyle yatarak batan feribot, sadece gemi mühendisleri tarafından değil, aynı zamanda kazada ölümlerin nedeni açısından davranış psikolojisi uzmanlarınca da yıllarca incelendi. İnsan davranış psikolojisi uzmanları, bu kazada ölen 852 yolcunun neden kurtulamadıklarını araştırdı. Aileleriyle görüşüp, geçmişlerini incelediler. Ölenlerin % 98’inin çok iyi yüzme bildiklerini belirleyen uzmanlar son olarak kazadan kurtulanlarla görüştüler. Ortaya çıkan sonuç şuydu: Feribot, 28 Eylül’de gece saat 00.50’de, sert dalgalar nedeniyle su almaya başladı. Feribota giren sular 50 santim yüksekliğe ulaştı ve feribot yan yatmaya başladı. Su miktarının artmasıyla birlikte tahliye işlemi başladı. Ancak 987 yolcudan sadece 137’si su almaya başlar başlamaz hemen feribotu terk etti. Geri kalan 852 yolcu ise, gemi kaptanının “panik yapmayın, dünyanın en güçlü feribotundasınız” sözlerine kanarak, su boşaltma işlemini izlediler. Saatler ilerledikçe, feribot daha da yan yattı ama 852 yolcu izlemeye devam etti. Sonunda saatler 01.50’yi gösterirken tamamen yan yatarak sulara gömüldü. Feribotun su aldığını ve yan yatmaya başladığını görmelerine rağmen, son saniyeye kadar rahat rahat batışı izleyenler, psikoloji ders kitaplarında “Estonya Feribotu Sendromu” olarak yer almıştır. Halen o insanların davranış şekillerine psikoloji ilmi (mensupları), mantıklı bir izah getirememişlerdir.”
Toplu davranış, denebilir.
Kaptana / uzmana güven, denebilir.
Genel panik şoku, denebilir.
Ancak asıl soru şu:
Neden bu kadar çok insan öldü?
Kaçmayanların tamamı demek bu.
Gemi, 90 derece yan yattığında, yolcuların maksimum yarısı boğulma tehlikesinde olur.
Simülasyon, geminin ön kapağının açıldığını, o nedenle su aldığını anlatıyor.
Ancak olay, metnin anlattığı biçimde olmuş olamaz. 850 kişi, geminin battığı 1 saat boyunca, neredeydi? (Çoğu, kamaralardaymış.)
Yolcuların yüzme bilmesi, 4 metrelik Baltık Denizi dalgalarında ve eksi hava ve 12 derece su sıcaklıklarında pek bir işe yaramaz. Belki filikalar bile bir dereceye kadar işe yarar.
Metnin anlattığı hikayeye alternatif olan hikaye, geminin koridor kapılarının ve koridorlarının insanların çıkışını yavaşlattığını öngörüyor. Yine de, tam zamanında verilecek alarmla elde edilecek 40 dakikada herkes açık havaya çıkabilirmiş. Tabii sakin olabilmeleri kaydıyla.
İnternette konuyla ilgili çok fazla haber ve çok fazla yorum var. Hepsi, ayrı telden çalıyor.
En önemlisi, kaza saatında yolcuların uyuyor olması. İçmiş olanlar da çokmuş. Yolcuların önemli bir bölümü de yaşlıymış. Kimse de kimseyi tanımıyormuş. Farklı dillerden yolcular varmış.
Hiçbir kaynak da, olayların akışının alıntı metindeki gibi olduğunu belirtmiyor.
O nedenle, bu alıntıyı yapan gazetecinin özeleştiri yapması gerekli. Bilgisinin geçerliliğini sınamamış. Hem de 5 yıldır sınamamış.

(7 Kasım 2017)

Hiç yorum yok: