Çarşamba, Kasım 22, 2017

Popüler Kültür Momentleri: DJ, MC, Rapper, Graffiti, Fanzin

Önnotlar:
Bir:
Şenol Erdoğan’ın Sub, 6:45, Es, Artes Yayınları’nda çalıştığını ve bu yayınevlerinin yayın çizgisini etkilediğini yeni okudum. Sub ve 6:45 marjinal kültürler, Es sinema, Artes ise grafitti ile ilgili kitaplar basmış. Bunların hepsi, de Kadıköy altkültürü mensubu oluşumlar.
İki:
Bizde rep, arabeskin devamı ve şu sıralarda da eşleniği olarak gelişti, gelişiyor, gelişecek gibi. Arabeskin kendini çözüşünü anlatan bir dizi metnimizde imlediğimiz üzere, o altkültür kendini bitirdi ama repe dönüştüğünü yeni kuşak Kadıköy ergenlerinden biri saptadı.
Üç:
Bu 2000-2015 Kadıköy-Taksim marjinalitesi koşutlu ve karşıtlığı yazılması gereken bir konu ama bunu doğrudan yaşayanlar var, onlar yazar. Ben, Taksim-İstiklal ayağını 1992-2015 için yazdım.
Toplarsak:
Bu, Türkiye için böyle oldu. ABD içinse, DJ, MC / Rapper, Break Dans, graffiti biçiminde gitmiş, 1980’lerden sonra yani.
MC (Master of Ceremonies / Seremoni Ustası), toplum içinde performans yapanlar olarak; repçiler, yalnızca şarkı söyleyenler biçiminde ayrım yapılmış.
Artes’in ‘Sokak Sanatı’ derlemesi kitabı, Türkiye’de ve Dünya’da graffitinin akışını 2008’e kadar çok iyi anlatmış.
İşte, fanzin de tam da bu zamanlarda yoğunlaşmış olarak ve yine Kadıköy momentli / odaklı olarak kültürümüze girdi.
Ek: Orta Çağ’da bile müzisyen, şair, tiyatro oyuncusu karışımı bir rep / mc performansı tipi uygulama hep vardı.
Fanzincilerin, repçilerin ve graffiticilerin temel özelliği, birbirlerinden genelde uzak durmaları.
Biz bu popüler altkültürlerin birbirinin içinden geçerek aktığını ve birbirini etkilediğini gördüğümüzü düşünüyoruz. Çünkü zaten toplamda 100 marjinal var ortalıkta, hepsi de şu ya da bu biçimde birbirini görüyor ve tanıyor, sevmiyor ayrı konu: Deli deliyi sevmez pek zaten.
Tüm bu altkültürlerin ortak yanı ana-akıma kafa tutmaları. Ticarileşip, an- akıma katılınca da, silinip özlerini yitirdikleri. Bunca yıllık marjinal yazarız, bu konuda kesin ne yapılabilir bilmiyoruz, bunu itiraf ederiz. Tamam, yazar olarak şu ya da bu biçimde 43 yıl sağ kaldık, ayrı konu ama formül deseler, veremeyiz. Çoğu 1 kere kullanılmış ve kimi işe de yaramamış, sırça anahtar kilidi açar ve kırılıp kalır, türünden uygulamalardı hepsi.
Şimdilerde yaşlandık. Biz boku yedik de, neden yedik, yedik de ne oldu?, hesaplaşması içindeyiz ve bazı genellemelerin çıkarılıp çıkarılamayacağına bakacağız.
Fanzincilerin, repçilerin ve graffiticilerin derdi bizi bu nedenle gerdi. 60 yaşımızda fanzine geri dönmek niyetindeyiz örneğin. 60 yaşımızda hiç vergi mükellefi olmamış biri olarak, matbaa kurmamak gibi bir derdimiz de var.
Bu 20-30 yıllık süreçte hala ayakta kalabilenler fanzinciler ama açıkçası hangi türde yazarlarsa yazsınlar, edebi düzeyleri çok düşük.
Ancak, 1970’lerin teksiri vardı, 2020’lerin fanzini olacak gibi.
Not: 2000 gibi, 4 x A5 sayfalık (1 x A4 yapraklık) kendi metinlerimi yazıcıda çoğaltır, Simurg gibi yerlerde ortalığa bırakırdım.
Sub’un çok değil 1 yılda ticarileşmişliği, bizi bu noktaya yönlendirdi. Repçiler ve graffiticiler de öyle oldular. Eğer ticari ve/ya vergi mükellefi olacaktıysak, kitapçı dükkanı açardık son 30 yılın herhangi 1 ayında.
Gelelim bunların dil içeriklerine.
Bunların hepsinin de dil düzeyi, sıradan insanların mektupları denli ilkel. Sözcük ve yazma bilgisi, ortaokul düzeyinde. Kompozisyon bilgileri yok, çünkü okullarda bu öğretilmiyormuş artık.
Hepsi birarada, popüler kültür feçesi ediyor ve tarih tam da o bokun aktığı yönde akıyor estetiko-politik olarak…
Yani:
Herkes kendini satmak istiyor ama üretim, tüketimi aşalı onyıllar oldu.
‘Mülksüzler’deki gibi:
‘Saten alın beni’ diyor herkes ve fakat para bitti. Kültürel değer de bitti. Herkes, birbirine brun kıvırıyor. Eleştirmen ise, hepsini tüketiyor.
Tüm fanzin, graffiti ve rep metinleri de birbirine çok benziyor ayrıca…
Nokta. Es.

(8 Kasım 2017)

Hiç yorum yok: