Çarşamba, Kasım 01, 2017

Felaket Yönetimi: Cinayet-İntihar Ayrımı

31.10.17 günü, 1 günde 3 tıpçı intihar etti ve öldü. 3’ü de çalışma koşullarının kötülüğünden yakınıyormuş.
AKP sayesinde sistemin çöktüğü kesin. Bundan tıpçıların da, akademisyenlerin de aşırı pay aldığı kesin (3 tane kovulan akademisyen intihar edip ölmüştü), adamlar bilgi düşmanı çünkü.
Gelelim işin pşişik politiğine:
Biri onlara daha önce, yaşamın (en azından bizim özelimizdekinin) gerçek yüzünün bu olduğunu söylememiş veya söylemişse de, onlar ikna olmamış gbi. Yani, sanki bir çözüm varmış da, çözümsüzlük olunca, intihar etmiş gibiler.
Oysa, çözüm yok. Yani durum, cinayet durumu aslında.
İntihar; iyi, doğru, güzel bilinen şeylerin ırzına geçilince artar (yani toplumsal yapılar çözülünce veya aşırı değiştirilince). Gençler intihar ederler daha çok (yaşlılar ne yaşasalar, kar diye bakarlar herhalde).
Dolayısıyla; iyinin, güzelin, doğrunun ırzına geçip, gençleri açmazda bırakmak, onları intihara zorlamaktır.
İntihar edenler, özsavunmaya geçip, sisteme saldıracaklarına, ölmeyi yeğlediler. Suçlama babında olmamak kaydıyla, bunun onların zayıflıkları olduğunu de söyleyebiliriz.
Kendi kalelerine gol atarak, takımlarını hezimete sürüklemiş de oldular.
Tabi ki bu bir dalgaydı, gelir geçer. Mücadele modası ve salgını yeniden başlar. 2016 ertesiki AKP uç acımasızlığı, insanların tamamına yakınını hazırlıksız yakaladı. (Zarrab dalgası AKP’yi salladıkça, insanlar yavaş yavaş yeniden atağa geçer oldular.)
Bu durumda benim yaptığım, tanıdığım gençlere başlarına gelebilecekleri baştan söylemek oldu. Tabii ki bana inanmadılar, başlarına felaket geldikten sonra bile.
Bunun notlanması gerekiyordu.

(1 Kasım 2017)

Hiç yorum yok: