Spoiler:
Tabii ki
ona servis edildi.
Ama kim
etti?
Her kim
ettiyse, eliyle getirip vermedi. Birilerini aracı olarak kullandı. Ortada, al
gülüm ver gülüm, oyunu dönüyor.
Bu
belgelerin açıklandığı aynı gün, eski bir CHP milletvekili belli belgeleri
ABD’ye götürmesi nedeniyle aranmaya başladı. Bir de eski mali işler çalışanı ki
yeminli müşavir olduğu için, bazı sırlara o da ulaşmış, o belli.
Bu iş,
hangi işin devamı?
Aralık
2013’ün.
Oyay,
uluslararası ve ABD’sel boyuta dayandığı için, Erdoğan’ı ve Kılıçdaroğlu’nu
aştı çoktan.
Zarrab
aradan sıyrıldı, davada Halk Bankası üzerinden TC yargılanmaya başladı. Cezalar,
şahıslara değil, ülkeye kesilecek. Bu, ceza kesilmesin, demek değil. Durum baştan
bilinsin öyle kabul edilsin, demek.
CHP, her
ne hikmetse, bu konuda AKP’nin yanında yer alacağına ilişkin açıklamalar yaptı.
Bunun
anlamı da şu:
Bizi iktidara getireceksiniz, pardon biz iktidara geleceğiz ama geriye yönetecek bir şeyler bırakın
bari.
Zarrab,
hapishane değiştirdiğinde, yani aylar önce konu bağlandı ama buraya ancak
gelebildik aylar sonunda.
Evet,
AKP gidecek, CHP gelecek.
Da, ne
olacak?
Bizcesi,
hiçbir halt olmayacak.
Trump
gitse de, ABD’ye hiçbir halt olmayacak.
Den den
durumu yani.
TC,
belli bir süre kriz yaşayacak, sonra paşa paşa acı ilacı içecek, kıçına fitili
yiyecek, ekonominin ateşi düşecek, vb, vd.
1987,
1994, 2001, 2008, 2018, hikaye aynı yani. Ancak sonuncusunda, Erdoğan’ın
gitmesi için 3 yıl beklendi. Araya ABD seçimi girdi. Onun tek adamlığı sınandı
ve o da sınıfta bıraktı kendini. Vb, vd.
Burada
önemli olan şey, Rickaard’ın dediği gibi, ekonominin kurallarıyla bu kadar
oynanmayacağı için, ABD de TC de artık toparlanamaz. Kırmızı çizgi geçildi
çoktan.
Nasıl ki
Askeri Strateji 2000, 11 Eylül 2001’i (silahsız savaşı) dikkate almadığı için
(ve daha başka birçok nedenle) yanıldıysa, bu neo-ekonomik politikalar da iflas
bayrağını çekti çoktan.
Dünya
ekonomisinin 9 yıllık durumu ortada, Arap Baharı’nın sonuçları ortada.
Az da
olsa yumurtlayabilen tavuğu kesmenin toplam verimi düşürdüğü zaten biliniyordu,
yeniden kanıtlandı. Olan bu yalnızca.
Bu,
konunun asıl özeti.
Şimdi
de, sosyal medya bölümüne geçiyoruz, olayın Ekşi’ye nasıl yansıdığına:
“belgeler
nereden ve kim vasıtasıyla elde edildi?
not:
işte bu kısımın kolayca cevaplanamayacağına eminim. 2009'da deniz baykal'ın
kaseti çıktığı sıralar kemal kılıçdaroğlu'na belgeleri kim veriyorsa muhtemelen
yine aynı kaynak veriyor. benim tahminim pensilvanya'dan yana olurdu.
2009
yılında daha deniz baykal genel başkanken ve kendisi sıradan bir milletvekili
iken usulsüz dinlemeler sebebiyle 2015'de tutuklanan eski emniyet genel müdürü
fetöcü recep güven tarafından 3-4 saat boyunca gündemle ilgili
bilgilendirildiğini biliyoruz. temaslar o dönemde başlamış, devam etti mi
hiçbir zaman öğrenemedik. ama ardından kemal kılıçdaroğlu'na birden belgelerin
yağmaya başladığını, medyada parlatıldığını, ardından deniz baykal'ın
kasetlerinin çıkmasıyla birden genel başkan koltuğuna geldiğini gördük.
dolayısıyla bu belgeler hakkında da kaynağı bakımından şüphelerim var.”
Buraya
kadar okey. Rasyonel ve makul.
Sonrası
nokey. Zırva başlatılıyor, ayın kişi tarafından üstelik.
“necmettin
erbakan'ın kayıp trilyonu nasıl sırplarca katledilen boşnaklara yardım olarak
gittiyse ve erbakan bunun siyasi bedelini bu sayede ödemediyse.”
Olay
öyle değildi. Almanya’daki paralar yenmişti. Yenmişti, bir yere falan
gitmemişti.
Erbakan,
bunların sonucunda ev hapsinde öldü ve partisi birinci partiyken kapatılıp,
yerine kurulan ikamesi sonuncu parti oldu.
Bunun
neresi, bedel ödememek yahu?
Adamın,
siyasal hayatı ve hayatı bitti be…
Sonrası
klasik Sözlük abuksamaları…
Şu
biline:
Belgelerin
illegal yoldan elde edildiği kanıtlanırsa, Kılıçdaroğlu içeri girer.
Sokmayacaklar ayrı konu ama suç suçtur.
Benim
merak ettiğim şu:
Kılıçdaroğlu,
bu belgelere göre, 5 kişiye falan müebbet verdirebilir. Bunu 3 yıl sonra
yapacak mı?
Bunu
göreceğiz birlikte.
Bakar mısınız
süzme dangalaklara?:
“1-belgelerin
kaynağını sormak belgeleri kabullenmektir.
2-belgelerin
kaynağı açıklanmak zorunda değildir. (mahkeme talep ederse ayrı).
3-belgelerin
kaynağı mevcut durumu meşrulaştırmaz.
4-belgelerin
işaret ettiğini çözmeden belgeyi peşlemek ahlaki değildir.
5-fena
haldesiniz bu akşam uyku yok size kafa kafaya verin kurtulmaya bakın bu belgelerden.”
Hiçbir
geçerli değil bu savların.
AKP
bunları yaptı, ayrı konu ama burada tartışılan da ayrı konu.
Kimse
şunu sormamış:
‘Off-shore’
hesap açma, TC vatandaşları için ne kadar legaldir? Sınırlamaları nelerdir?
Dangalaklar
küfretmeye kadar gidiyorlar.
Çıkış:
Tek soru
var:
Neden
şimdi?
Dava,
yılbaşından önce kesin bitecek gibi görünüyor çünkü. AKP’nin ipini çekmeyi 2018
mali yılına bırakmadılar nedense.
Hesapları
da birer birer yakında göreceğiz.
CHP’nin
iktidar partisi olarak neler yapamayacağını hep birlikte göreceğiz.
Biz, ne
haltları yiyemeyeceklerini 2015’ten beridir yazıyoruz. İsteyen, açar okur.
(28 Kasım 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder