Son ikisi
bilinir de, ilki ve üçüncü olanı, hesaba dahil edilmez pek.
Frankenstein
ve Jekyll/Hyde aslında korku romanıdır, fantastiktir de ama korkudur aslında.
Bu üçünü
böyle ortaya koyunca, bazı yeni çıkarsamalar geliyor akla.
Bu üçü,
19. Yüzyıl sonunda yükselişe geçmiş. Romero gelene kadar korku alanı, göreli
boş kalmış. Onun zombi konusuna, bir deli kuyuya taş atmış, kırk akıllı
çıkaramamış, durumu gibiki katkısı, 2020’lerde bile geçerli hala.
‘Dünya
Savaşı Z 1’ (roman, film) ve 2 (film) pek dikkatleri çekmedi ama yeni moment
oldu.
Yürüyen
Ölüler (çizgiroman, dizi) çok dikkatleri çekti ama konuya eksi katkılı oldu.
Bradbury
bile, korku öyküleri yazmış zamanında. Bu da, korku türünün 1870’lerde de,
1960’larda da bilimkurgunun parçası olabileceği hesaba katılmamış demek.
Türkiye’de
de yayınlanan Korku 75-76 dizisi, bilimkurgu öyküleri de içeriyordu,
gotik-fantastik de üstelik (zaman makinesi kale ve uçan çaydanlık). Yani, o
zamanlar kimse kapıları kapalı tutmuyordu, disiplinlerarası alan verimliydi.
Yeni
dönem televizyon dizileri, bu konuyu tazeleme ve bu konuya yeniden geri dönme
olanağı yarattı. Hannibal, hem polisiye, hem korku türündeydi örneğin.
Demek ki
buradan yapılabilecek çıkarım, nitelikli bir yaratıcının, yepyeni bir melez janr yaratıp yol açtığı yönünde.
Romero öyleydi, Hannibal (dizisi çok, yazarı orta) öyleydi.
Hele
hele, Hannibal’in yazarının bir stadyumun havaya uçurulduğu bir seri terörizm
romanı da (Kara Pazar) yazmışlığı, hala kimsenin dikkatleri çekmiyor. Çünkü
elde, Martin Beck’ler ve ‘Teröristler 10. Cilt’ üzerinden bu konunun kaba
taslak izleği var: Seri katillikten seri
terörizme giden diğer bir yol.
Bu
izlek, 1968 izleği aynı zamanda. Bu,
dikkatleri hiç çekmeyen bir estetiko-politik moment. 1966 seri katili ve onun
2016 Kule belgesel çizgifilmi, bunu simgeledi.
Bu
durumda; polisiye, terör, korku, fantastik, bilimkurgu, korku, tümleşik bir janr olmuş oluyor 2017
momentinde.
Öngörü
ön-örnek: Seri katil dini / kültü konulu bir dizi (Following) yazıldı ama bir
seri katilin (örneğin Hannibal’in, hem de psikiyatrist danışman olarak), bir
seri teröristi (örneğin Carlos’u veya Unabomber’ı) eğittiği bir öykü
yazılabilir, yazılmalı, yazılacak,
biliyorum.
O
eğitim, 1 kezde 1-10 milyon ölülü bir
eylem olabilir ve bunun da sonucu, bir korku-panik momenti olur, hem de
global ölçekte. (Not: Papa, Manila’da 6 milyon kişiyi tek bir alana topladı,
belirtmiş olalım. Brezilya’da da 1 konser 5 milyon kişiyi bir plaja topladı.
Ortamı kendileri yarattı yani.)
Not:
Sanırım, tek gecelik Dresden
bombardımanı (2. Dünya Savaşı), tek kezde 300 bin kişiyi gömmüştü ve 2 atom
bombası da bu kadarını gömememişti. 300 binden 3 milyona çıkış, 10 katı telefat
eder ve (aradaki teknolojik gelişme hesaba katılınca) mümkündür.
(6 Kasım 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder