Dünya
Sistemi’ni 5 bin yıllık sayıyoruz ama Sümer öncesinde, MÖ 6500-4100 dönemini
kapsayan Ubaid dönemi ve MÖ 4100-2900 dönemini kapsayan Uruk dönemi de mevcut.
Sonrasında
ise; Sümerler MÖ 2900-2334 (artık kesinleşen yıllar), Akadlar MÖ 2334-2218,
Gutlar MÖ 2218-2047, Ur 3 MÖ 2047-1940 dönemleri geliyor.
400
yıllık ana-makro siklusları (bir çıkış ve bir iniş veya tersi), burada daha
geniş aralıklı olarak izliyoruz.
Bu da
bize siklusların uzunluğunun, uzundan kısaya doğru evrildiğini akla
getirtebilir.
Tek bir
devlet sürecinde, bu sikluslar uzunluğu ve zaman fazı, kaymayla, kriz / dağılma
dönemleri ve toparlanma dönemleri olarak yaşanıyor. Bunu, Roma ve Osmanlı böyle
yaşadı.
Osmanlı’nın
MS 1300-1600 çıkış ve 1600-1900 iniş dönemi, kendi içinde mikro ve ara-mikro
dönemlere sahip. Başlangıcı Moğollar’ın bazı devletleri bitirmesi, bitmesi ise
Avrupa’nın onu bitirme niyetini kesinleştirmesi olarak yaşandı.
Ancak
bu, 1918-1923 sonrasıki Cumhuriyet için de, 1.-N. olarak uygulanamayabilir.
Keza, Fransa’nın 5 ve İspanya’nın 6 cumhuriyet dönemleri için de.
Bu
durumda; mikro, orta ve makro dönem nicelikleri ve nitelikleri içiçe
geçebiliyor gibi demek oluyor.
Bu da
bize, uzun dönemli Dünya atmosferi iklimindeki ısınma ve soğuma dönemlerindeki
birçok (5-7) içiçe geçmiş, sinus dalgalı siklusları akla getirtiyor.
Burada,
Dewey’in de, tarih, ekonomi siklusları ile vaşak-tavşan ve güneş lekeleri
dönemselliklerini eşlemesindeki aksamayı, kendimizin de yapabileceğini
notluyoruz ve kendimize muhalefet şerhi olarak ekliyoruz.
Dünya
Sistemi’ni okuduğumuz 2005’ten beridir, ona şerhler yazageliyoruz.
Bu son
şerh de, 400 yıllık düzenliliklerin ileri-geri ve yukarı-aşağı
düzenliksizlikleri üzerine notlama-şerh oldu.
Sümer
üzerinden (dolayısıyla tarihin başlangıcından) yola çıkarak, tarihsel
bütünselliklikteki sıkı dokululuk ve gevşek dokululuk gidiş gelişlerini
sorguladığımız için bu metin yazıldı.
Bizim bu
alandaki asıl tezimiz, tarihte illa ki gevşek dokululuktan sıkı dokululuğa doğru
bir evrilme olması gerekmediği.
Çünkü bu
durumda, 1945-2015 arasındaki, Homo Posterus, 2. Sanayileşme, Bilgi Çağı, Homo
Cognitus adlarıyla anılabilecek bir sonraki aşamaya geçiş olamazdı gibi.
Bunun
için de, Neolitik Dönem’in / Devrim’in günümüzden 15 bin yıl öncesinden 5 bin
yıl öncesine kadarki evriminin yeniden ve ayrıntılı olarak haritalanması
gerektiğini düşünüyoruz.
Bizim
genel kanımız ve tezimiz, tarihöncesinin ve tarihin aslında bir bütün olduğu,
günümüzden 50 (ölü gömme ve Afrika’dan son çıkış), 15 (ilk tarımımsı veya
öntarım) ve 5 bin yıllık (Sümer) noktalamalarla, ana çizgilemesinin
yapılabileceği yönünde.
Bizim
bakış açımızda, insanı insan yapan şey, ölümlüğünün bilincine varması, ölü
gömmesi ve dolayısıyla da dinsel davranışlarının ortaya çıkmasıdır ama bunun
günümüzdeki dinle hiçbir ilintisi yoktur. O saf-animist dönemdir ve
bambaşkadır, bugün ise tektanrılılık (üstelik homojen olmayan, metamorfozlanmış
ve çok melezlenmiş olanları egemenken böyle olarak) söylemi var. O animizm de,
MS 800 gibi Nordikler’de vardı en son. Dolayısıyla, onun da yeniden ve yeni
bakış açılarıyla irdelenmesi gerekli.
Dinin
somut uygarlık olarak, Dünya Sistemi’cilerce gözardı edilmiş olması, onun bir
zamanlarki ‘dominant tarihsel öğe’liğini bozmaz. Çünkü onlar, Sahraaltı
Afrika’yı da, Kolomb öncesi Amerikalar’ı da Dünya Sistemi dışında bıraktılar.
Hatta, Çin’i ve Japonya’yı da bırakmışlardı, sonradan dahil ettiler. Uzakdoğu
Asya’nın ve Japonya’nın bilim tarihi yazımının global konsensusa dahil
edilmesi, son 20 yılın işi yalnızca.
Çıkış:
Gevşek
dokululuğun ve onun daha uzun siklusluluğunun, o tarihsel veya tarihöncesi
dönemi daha az yoğun yaptığı kanısında değiliz. Onun yoğunluklarını, din
konusunda olduğu gibi, değişik ama o zamanlar için birincil parametreleri işe
sokarak ve yeniden tanımlayarak bilgileyeceğiz.
40-50
yıl alır bu.
Ölümümüz
sonrasına kalır bu.
(27 Kasım 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder