Adam
tiyatrocu, bildiğin artiz yani. Oynadığı rolü, hakiki sanıyor.
O da,
Gezicilik oynamış, direnişsel / politik tiyatroculuk oynamış. Bakmış, maça
sıkmıyor, Almanya’ya tüymüş.
Almanya’da
kapılanacak yerler bulmuş. Malum, Almanya böyle alaturka aydıncıkları pek
sever. Onları asmayıp besler. Onlar da bilir, acil durumda camı kırmayı.
Bu
arkadaş, bunlardan sonra, şunları söylemiş:
“Ben
kendi adıma yeterince mücadele verdiğimi düşünüyorum ve biraz yorgun düştüm.
Biraz dinlenmekte fayda var.”
Yürü be
Cartegena, kim tutar seni?
Feci
sallamış yani.
Bunların
1980 versiyonu da var. Baktılar durum vahim, vıın turizm. Burada işkence görmek
de, 1980 öncesinde bile isteye apolitik kalan bendenize kaldı.
Bu
arkadaş tüyerken de, 1980 politik göçmenleri tüyerken de, sınır kapıları açıktı,
hegemonların işine geldi bunların tüymesi yani, maraza çıkaranları bedavaya
elediler. Ancak son kezinde, birçok insana kapalıydı sınırlar. Memurlara da
öyle üstelik, bu da memurmuş üstelik. Bir yolunu bulmuş işte.
Böyle, sıkmayınca Almanya’ya tüyen başkalarını
da biliyorum. Burada kalan ve onların dolduruşuna gelen gençlere de intihar
edip ölmek düştü. Kaç kişi öyle öldü, tam bilemiyoruz.
Arkadaşın
üstüne düştüğünü varsaydığı ve eyledikleri, sorumlulukları, ardılları,
yükümlülükleri bunlar işte:
Ben
yaparım, başkaları öder, başkaları ölür yani.
O
nedenle maymun bile, meyvayı yemeden önce poposuna tutuyor ki çekirdiğini
çıkarabilecek mi baştan bilsin.
Yoksa,
yediğin hurmalar, bir tarafını tırmalar, oluyor.
Hurmayı her
kezinde bunlar yiyor, olan bizim popomuza oluyor sonuçta.
Hep bu
türden insanlar bulan Ahmet Tulgar da Sivaslı herhalde…
Söyleşi
yapılan kişiyi de huzurevine alıyoruz acilen. Rektifiye ederler belki onu.
Dipnot:
Slaktivistler,
sivil toplum mücadelelerini kendi küçük
burjuva egolarını doyurmak için eylerler, sonra da sıkışınca, böyle
tüyerler. Alaturka olanları yani.
(26 Kasım 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder