Çarşamba, Kasım 22, 2017

Ece Temelkuran Negasyonu: RAF, PKK, IŞİD

Durup durup öyle laflar ediyorlar ki bir kez daha, bir kez daha yazmak durumunda kalıyoruz.
Temelkuran bu kez şöyle bir yumurta eylemiş:
Geçen gün, sizinle röportaj yapacağımı 2000’li yılların başında üniversitede “solculuk” yapan bir arkadaşıma söylediğimde, “biz onun Ulrike Meinhof gibi olacağını düşünürken, o roman yazmaya başladı” dedi. O dönemden bu döneme, okuyucu Ece Temelkuran’dan ne bekledi/bekliyor sizce?
Umarım arkadaşınız hala “solculuk” yapıyordur! Arkadaşınıza selam söyleyin, eğer  RAF (RAF - Kızılordu Fraksiyonu / Meinhof’un kurucusu olduğu örgüt) kadar varsanız, ben de kararlarımı gözden geçirebilirim. (Gülüyor.)”
Fil yavrusu, züccaciye dükkanında bir popo darbesiyle 10-20 küsur fincan birden kırmış.
Meinhof, önce kuramsal yazılar yazmış, sonra terörist olmuş, Temelkuran, bugüne dek tek bir kuramsal metin yazmış mı? (+02)
Sonra RAF devlet kurmaya kalkmadı, PKK ve IŞİD kalktı. (+05) IŞİD devlet kurdu ve o devleti 2017 sonu itibarıyla yıktılar. (+06) Yani Temelkuran, bu durumda kaybeden ata oynadığı için, Kürt referandumundan sonra oyundan tüymüş ve bunu da açıkça itiraf etmiş oluyor. (+08)
PKK, RAF’ı birkaç geçti başarı ve sonuç alma olasılığı olarak (+10) ama her kezinde bunu kendi elleriyle yıktı. (+12) Olmadı, Barzani o fırsatı yakaladı, hepten yıktı geçti. (+15)
Şimdi asıl yaşam ve ihanete:
Temelkuran baktı can elden gidiyor, tüydü.
‘Dağdakiler’de anlatılan Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi kız, PKK’ye katıldı, onu ceylan niyetine cepheye sürdüler ve o da öldü büyük olasılık.
Aslı Erdoğan, Boğaziçi mezunu. Kürtler’in çıkardığı gazetede çalışırken, içeriye girdi. İntihara kadar vardı. İçeri alınmadan bir gün önceki yazısı, onu içeri aldıranların Kürtler olabileceğini düşündürttü. Şu sıralar, ünlü olmanın hazzıyla intihardan uzaklaştı. Yeniden yalnızca kalınca, yarası soğur ve acır.
Gerçeğin panoraması bu yani:
Burjuva hanımlarımız macera arıyor, eskiden Kanada’ya veya Japonya’ya gidip yazar olurlardı, şimdi Güneydoğu’ya gidip oluyorlar, ucuza geliyor babalarına.
Bakıyorlar, pabuç pahalı, bu duvara Kürt halısı asmaya benzemiyor, topuklaa.
Kaçmak ayıp değil, delikanlı kız ayağına yatmak komiklik yalnızca.
“Birçok kanaat belirtip, sonra da epey geniş bir soru soruyorsunuz. Sanırım öfkeden söz etmek en iyisi, kibirle ilgili söyleyecek bir sözüm yok zira. Banalliğin çağında, insani mesafenin kibir sanılması üzerine çok da söyleyecek söz var halbuki. Fakat öfke deyince, sorasım geliyor: Kim değil ki! Üstelik, sadece Türkiye’den de söz etmiyorum. Bütün dünyada eleştirel düşünme yeteneğine sahip olan herkes, haklı olarak öfkeli. Bu elbette “enginlere sığmam taşarım” cinsinden bir öfke değil, daha derin bir öfke. Bendeki öfke, eşitsizliğe ve haksızlığa karşı, ayrılmaz bir parçam olan öfke. O olmasa ben olmazdım. İyi ki öfkem var ve iyi ki yaş aldıkça haddeden geçip rafine oluyor ve hiç kaybolmuyor.”
Bak, burada ayakları suya ermiş ve aklı başında sözle etmiş.
Ancak:
Bendeki öfke, Temelkuran gibi ortaya çıkanların zeka ve bilgi eksikliğine karşı öfke. Temelkuran pozisyonunda olan biri, PKK’ye katıldığında tek başına ona ülke kurdurtabilmeli. Oysa, onlara ayakbağı oldu yalnızca. Çünkü kuramsal bilgisi yok. His yaz, his yaz, nereye kadar? Dilenci sesinin insanları duyarsızlaştırması gibi durumlar çıkıyor ortaya sonunda. Kürt taraftarı liberal yazarların, Kerkük düştükten sonraki metinlerinde, vardıkları ses tonu acınası artık. Özeleştirileri yok.
Temelkuran’da da yok. Tamam, sen bu feçesi yedin. Yedin de, neden yedin be hatun?
Devamında, Perihan Mağden’in çoktan düştüğü, Erdoğan’ın yakında düşeceği unutulma çukuruna, Temelkuran da düşmek üzere. Gazeteci günlük ünlüdür, günlük demodedir çünkü.
“1950 ile 1970’lerin sonlarına kadarki sol külliyatın boyutları, bugün hepimizi tembelliğimizden utandırmalı. Ama ondan sonrası problemli. Sanırım, ondan sonrasının sizin söylediğiniz bakımdan kuraklığı, ilk sorunuzla ilgili: İnsanı bırakmıyorlar ki yazsın düşünsün!”
Sözünü ettiği sol literatürün tamamına yakını, kötü çevirili yabancı kaynaklar. Türk romanının beşinci sınıf Fransız romanını taklidi gibi, Türk solu da beşinci sınıf adamların çevirileriyle bilgilendi.
Diğerlerini boşver. Özeleştiri yapacağı ilk alan bu olmalı. Çekil kenara, yaz kuramsal metnini. Kimse seni ellemez.
Ömrünün 10 yılını boşu boşuna yedin. Aktın, hezeyanladın, coştun. Geriye hiçbirşey kalmadı.
Artık durdun. Durdun ve bittin Temelkuran. Menopoz da kapında.
Bunu da böyle tamı tamına kendin eyledin.

(9 Kasım 2017)

Hiç yorum yok: