Pazar, Kasım 26, 2017

Felaket Yönetimi: ABD 2001-2020

Felaket 3 bölümlüdür:
Öncesi, sırası, sonrası.
Felaket öncesiyle, gelecekbilim önleyici olarak uğraşır.
Felaket sırasıyla, felaket yönetimi uğraşır. İlk kurtarılacaklar ve ilk feda edilecekler listesi yapar. Bunları sırayla ve/ya eşzamanlıca uygular.
Felaket sonrasıyla; felaket anatomisti, patoloğu, değerlendiricisi, derleyicisi uğraşır. Çıkarılacak dersleri listeler.
2001-2020 arasına bakınca, ABD’nin hem ülkesel, hem de global felaketler yaşadığı kesin. Biz, bunu öncesinde, sırasında ve artık az da olsa sonrasında yazdık, yazıyoruz, yazacağız.
En makro ABD felaketleri; 2001 Eylül 11 İkiz Kuleler saldırısı ve 2003 uzay mekiği kazası idi. 2003 kazasının öncülü olarak, 1986’da bir mekik kazası daha vardı. Sonuncunun koşutu olarak da, 1986 Çernobil nükleer reaktör kazası vardı. Teknolojik açıdan 2 süper güce hiç yakıştırılmayan inanılmaz hatalardı.
1986 Çernobil’in ne kadarı ABD işi, 1986 ve 2003 uzay mekiği kazalarının ne kadarı SSCB işi, 2001 İkiz Kuleler ne kadar Çin işi, 2018’de bile hala belli değil. Ancak, tüm olaylarda ilk kuşkulanılacak olanlar bu listedekilerdi.
ABD’nin 1941 Pearl Harbor’u bilip göz yumduğu önesürülür. Göz yumulması bölümünü geçersek, Hemingway’den ekonomist bir Türk’e kadar epeyi kişi, Japonlar’ın gidişinin o yönde olduğunu, resmi olarak ABD yetkililerine bildirmiş ama onlar bilgilere aldırmamış gibi görünüyor. Benzer biçimde, sözü geçen olaylarda karşı tarafın böyle bir iş yapabileceği CIA ve KGB türü kurumların elemanlarınca öngörülmüş, bildirilmiş ama üst yetkililerce durum pas geçilmiş olabilir. Ayrıca, 2001’in ABD şahinlerinin hiç mi hiç işine yaramadığı 2017 sonu momentiyle açıkça ortaya çıktı.
Sözü geçen süreçler, 1945-2015 arasındaki ABD 1 no’luğunun başlayışının, yükselişinin ve çöküşünün öyküsüydü. Bu açıdan ABD, tarihin zirvesine hızlı girip hızlı çıkmış oldu. 1795-1945 arasındaki 150 yıl boyunca, AB’den milyonlarca göçmen alıp, hızla büyüyen bir ülke için, pek başarılı bir sonuç değil açıkçası.
ABD, 1 no’lu olmanın bedelini ödedi bizce bu felaketlerle. Çünkü, herkesi kendine düşman yaptı. Şu anda Dünya’da herhangi bir ABD kentine atom bombası atmayı isteyebilecek 1 milyar kişi var en az.
Bu durumdaki felaket silsilesi, ecel gelmiş cihane, başağrısı bahane, gibi bir durumda oluyor. O felaket olmazsa, bu olur, gibi yani: Nükleer silahın en az 10 çeşidi var örneğin.
Ancak, 2 mekik kazasının ABD’nin SSCB’yi yıktığı dönemde ve onun 1 no’luğu döneminde olması, felaket yönetimi açısından ABD’lilerin kötüden daha kötü performans gösterdiğini açımlar bize.
O zaman tüm bu felaketler olup bittikten sonra, felaket değerlendiricisi olarak neler yazabiliriz?:
Birinci olay, felaketin gelişini yok sayma ve inkar kültü.
İkinci olay, birinci makro felaket olduktan sonraki 17 yıl boyunca, birinci felaketten hiçbir ders almamak ve ikincisini gerçekleştirmek / yaşamak.
Üçüncü olay, tüm felaketler olup bittikten epeyi sonra, durumu daha da kötü kılmışlık, yani yangına hala benzin döküyorluk.
Felaketler, insanları bir ülkeye sempati duymaya iterken, Dünya insanları, ABD’de bir felaket olunca, göbek atıyorlar artık.
Bizce bu, felaket psikolojisi ve duygu yönetimi açısından feci bir sonuç: Megalomaninin sonu ve sonucu.
Ancak rasyonel bakınca, tüm makro hegemonların tarihte aşağı yukarı böyle davranmış olduğunu izliyoruz ki Dünya Sistemi modelli tarihin en negatif yanlarından biri de bu:
Bazı alanlarda insanlar, 5 bin yıldır % 1 bile performans gerçekleştirmesi beceremediler. Geçmişten hiçbirşey öğrenmemekte ısrar ettiler. Tarihi sürekli tekerrür ettirdiler.
Kendi kendini batırma, büyük devletler açısından böyle bir nokta.
Yani:
Bir:
Hem felaketi isteyebilecek ve hazırlayabilecek, onlarca makro ve mikro etken üretmek.
İki:
Hem (makro ve mikro) onlara birbirlerini öldürsünler diye malzeme vererek, aslında kendini öldürecek malzemeleri vermek.
Üç:
Kendi öldürttükten sonra da, bunu inkara geçmek.
Bu durumda, ABD’ninki eksi çarpı eksi (ama artı değil, çarpımla daha artan eksi) performans olmuş oluyor.
Peki, büyükler ve küçükler bundan ne ders alabiliyor o zaman?:
Bir:
Öncelikle, aynısını kendinin de yapabileceğini hiç unutmamak.
İki:
Düşene bir tekme de sen vurup vurmayacağını iyi seçmek.
Üç:
Yıkıntıların döküntülerinin saçılma alanı içinde bulunup da, altında kalmamak.
Dört:
Geçici olarak Dünya Sistemi’nin dışına kaçmak.
Devletler dediklerimizin hiç olmazsa % 50’sini yapsınlar ve/ya yapabilsinler, tam psiko-tarih ve Seldon hesabı, önümüzdeki felaket-çöküş dönemi epeyi kısalabilir ve/ya kısaltılabilir o zaman.
Ortalama bir insanın planları ortalama % 70 tutar, onu da belirtmiş olalım. Biz daha aşağı performans bekliyoruz ve bu bile kurtarabilir diyoruz.

(21 Kasım 2017)

Hiç yorum yok: