Salı, Kasım 28, 2017

Sinema Terapisi

Sinema terapisi, Ufuk Maviengin’e göre, belli psikiyatrik sorunları olan kişilere, seçilmiş belli filmleri beli bir sırayla seyrettirmek oluyormuş.
Soru yok, yorum yok imiş.
Olmadı.
Dakika sıfır, gol on.
Klasik ana akım söylemlere göre, şiddete aşırı eğilimli bir tipimiz var. Taa çocukluğumzdan beridir de, şidde içeren filmleri severiz. Bizim yaşadığımız, onları seyrederek fiili şiddetten uzak durmak ya da şiddeti kuramsallaştırmak oldu.
İşte bu nedenle, seyirci ve sinema kuramcısı olarak, çoğul olarak, yukarıda yapılan işe karşıyız.
Bir kere, bir psikiyatristin bir filmi anlamasını beklemeyiz. Kafası basmaz çünkü. Film okumayı bilmez çünkü. Eleştirmenler ve kuramcılar bile bilmiyorlar çünkü.
Belli filmlerin, belli psikiyatrik rahatsızlıklara iyi veya kötü geldiğine ilişkin global bir literatür veya konsensus yok ortada çünkü.
Belli filmlerin belli bir sırayla izlenmesinin sonuçlarının zihinsel açıdan yönetilebilir ve birebir saptanabilir olmasını hiç mi hiç beklemiyoruz. 6 bin küsur film seyrettik çünkü, hepsinin izlenimlerini anı anına anımsıyoruz çünkü.
Bunların yaptığı, doktor kuyuya taş atmış, 40 delinin başı belaya girmiş, durumu olmakta.
Tabii ki asıl amaç, ahan da yeni kekleme alanı bulduk, bin üzeri m (1000 m) kök le de (LD) kök le (L), olmakta.
İnternette bir sürü bu konuyla ilgili pazarlama uzmanı var, ne demekse.
Harcanıp gitti caanım bir epistemik alan daha…

(26 Kasım 2017)

Hiç yorum yok: