Başbakan
Yıldırım şu açıklamayı yapmış:
"Önceki
ay ve yıllardaki 700 binin üzerindeki saldırı ve tacizi saymıyorum, Zeytin Dalı
operasyonu başladığı ilk günden bugüne, Hatay’a 60 Kilis’e 34 olmak üzere 94 roket
ve füze saldırısı yapılmış. 7 sivil vatandaşımız şehit olmuş, 110 vatandaşımız
yaralanmış. Türk Silahlı Kuvvetleri’miz, 538 belirlenen hedefi imha etmiş, 935
terörist de etkisiz hale getirilmiştir."
“Dün
Afrin'de bulunan bir Türk tankı, PYD’li / PKK'lı teröristler tarafından vuruldu,
hain saldırıda 5 askerimiz şehit oldu. Kilis'te 1, Afrin'de 1, Çukurca'da 1
olmak üzere, 3 asker de diğer saldırılarda şehit düştü. Böylece Zeytin Dalı
Harekatı'nın 15. gününde 8 askerimiz şehit düştü. Suriye’nin Afrin kentindeki
PKK / PYD ve IŞİD varlığına yönelik düzenlenen Zeytin Dalı Harekatı’nda en çok
şehit dün verildi. Harekatın 15. gününde 8 mehmetçik şehit oldu.”
16 asker
şehit.
Bir
muharebe için, olağan boyut.
Soru,
muharebenin daha ne kadar süreceği. Herhangi bir sınır zaman verilmedi şimdiye
dek.
“Sürecin
uzaması, etkilerinin ve yankılarının genişlemeye başlaması, şimdilik sorunsuz
görünen “mutabakat” zeminini zorlayabilir.”
Ama
muhalefet de, süre vermiyor. Konu, gidişine bırakılmış gibi.
Asıl
önemlisi şu:
Fırat’ın
batısı, İdlib, Afrin derken, Afrikalı’nın kulübesine yağmurda sağ bacağını önce
sokan ama sonra kulübeye yerleşen beyaz adam gibi olduk gibi…
O
nedenle biz, IŞİD’in de bitmediğini, PKK’nin de baharda yeniden açık alana geri
döneceğini, dolayısıyla TC’nin içeride 2, dışarıda 2 olmak üzere, (yeniden) 4
yönlü savaş vereceğini savlıyoruz.
2 önemli
saptama:
Bir: Bu
savaş, tüm tarafların işine geliyor. İşine gelmiyormuş gibi yapan tarafların
(ABD’nin ve AB’nin) de işine yarıyor. Sonuçta, taşeron koruyucu askerlik yapıyor konumdayız ki bu süreç, taa
Kore’den beridir böyle…
İki. Bu
moment, Temmuz 2015 ile aynı moment ama o anki anlamına gelmiyor: O an (PKK,
IŞİD, TC arasındaki) 6’lı kombinasyondaki tüm saldırılar yapılmıştı ve bir
sonraki seçimin yapılacağı kesindi. Şu anda ise, seçimin yapılacağı belirsiz ve IŞİD’in geçici veya kalıcı yenilgisi
nedeniyle, bir PKK-IŞİD açık veya saklı
işbirliği sözkonusu ki biz, Dolmabahçe saldırısı ile bunun dolaylı olarak
başladığı savındayız. Düşmanlarını kendine karşı birleştirmek, pek akıl karı
bir taktik değildir, HDP-CHP
birleşikliğini sağlamak bile öyledir. Üstelik kendindeki en az 3 odak birbirine girmişken.
Dolayısıyla
toplamda biz en başından beridir sürekli taraf değiştiren kabile savaşı
türünden savaş-çık-çık (muharebe-altı ölçekli / ölçütlü) bir savaş durumu
tanımlıyoruz.
Tanımımız,
son 20 aydır aynı. Ay be ayki tüm gelişmeler de bunu doğruladı.
Artı: AB
kendini bölgede 2 yıl önce 0’ladıydı. Şimdi de ABD kendini 0’lıyor. Rusya ise,
epsilonluyor ve muhtemelen bu ona yetecek. Bu panorama ise, savaşa son verici
değil: Yokkutupluluk burada da
geçerli yani.
Afrin
türü savaşların ekonomik ölçeği / ölçütü küçüktür ama uzun vadede kümülatif
yıkım getirir. Asıl önemlisi, yıkım kesindir ve son yıkımı epsilon etkili bir fiske bile sağlamaya yeter de, artar
bile.
Yani
AKP, 2019 sonrasında kalsa da dert, kalmasa da dert, orta vadede (2020
ertesinde) TC’nin çöküntüsü kesin oldu gibi. Bizce o enkaz, CHP’nin üzerine
yıkılacak.
Afrin ve
17 gün bunu belirginleştirdi.
Not: 20
ay geçti, 2020 Ocak için 23 ay daha geçecek. Dolayısıyla bu öngörümüz, zamansal
açıdan dengeli ve uygun diye düşünüyoruz.
Dipnot:
Metnin
yazım günü akşamı 1 asker daha şehit oldu.
(5 Ocak 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder