Pazar, Şubat 04, 2018

Salgınbilim Nedir, Ne Değildir?

İşte bu nedenle, disiplinlerarası ve çokdisiplinli alanlar, uzmanların eline bırakılmıyor.
Alıntı:
Epidemiyoloji:
Hastalık ve ölümler, en önemli sağlık olaylarıdır. Hastalık ve ölüm dışında insan sağlığı ile ilgili durumlara da örneğin evlenme, doğum, ilaç alışkanlıkları, sigara, alkol, çevresel faktörler gibi insan sağlığı ile yakından ilişkilidir. Bu yüzden, bu tür olayların incelenmesi de, epidemiyolojik yöntemlerle mümkündür. Bir hastalığın ortaya çıkabilmesi için hastalık etkeni, o hastalığa duyarlı kişi ve uygun çevre koşullarının olması gerekir. İşte hastalıklar bu üçlü arasındaki ilişkiler / etkileşimler sonucunda gelişir, oluşur. Bu üçlüye “epidemiyolojik üçlü” denir. Eğer, bu üçlüden en az biri uygun değilse, hastalık ortaya çıkmaz. Kelime anlamı “salgın bilimi” olarak anlaşılmakla birlikte “epidemiyoloji; toplumlarda sağlıkla ilgili durum ve olayların ve bunları meydana getiren faktörlerin toplumda dağılımını inceleyen ve bu bilgileri sağlık sorunlarının kontrolünde uygulayan bilimdir”. Bu tanım, epidemiyolojinin sağlık sorunlarının çözümünde de kullanılmasını içermektedir. Epidemiyolojide, hedeflere ulaşmak için epidemiyolojik araştırma yöntemleri kullanılır. Buna göre epidemiyoloji, 3 bölümde ele alınabilir.
Hastalıkların-sağlık sorunlarının;
1. Dağılımı (tanımlayıcı epidemiyoloji): Hastalık ve sağlık olaylarının kişi, yer ve zaman özellikleri açısından incelemeyi amaçlayan çalışmalardır.
2. Nedenleri (Analitik epidemiyoloji): Neden sonuç ilişkilerini ortaya koymayı amaçlayan çalışmalardır.
3. Teşhis-tedavi-önlenmesi (deneysel epidemiyoloji): Üzerinde durulan konu ile ilgili olarak, olaylara müdahale ve bunların sonuçlarını incelemeyi amaçlayan çalışmalardır.”
Bu, muhtemelen 40 yıl önceki falan bir tanım.
Bugünün salgınbilimi, istatistik üzerinden daha çok matematiksel modelleme alanıdır. Popülasyon tıbbı gibi bir şey yani.
Öncelikle, şu tanım geçersiz, onu belirtelim:
“Bir hastalığın ortaya çıkabilmesi için hastalık etkeni, o hastalığa duyarlı kişi ve uygun çevre koşullarının olması gerekir. İşte hastalıklar bu üçlü arasındaki ilişkiler / etkileşimler sonucunda gelişir, oluşur. Bu üçlüye “epidemiyolojik üçlü” denir. Eğer, bu üçlüden en az biri uygun değilse, hastalık ortaya çıkmaz.”
Hastalık etkeni / nedeni denilen şeyin, illa ki 1 ve yalnız 1 olması zorunlu değildir. Dinamik / kaotik neden-sonuç ağlarında limit 0 neden de, 1 veya 1’den çok sonuç (burada hastalık) yaratabilir (ki buna çığ, domino, kelebek etkisi denmektedir).
Hiçbir doktor kolay kolay, BM, WHO, eczacılık, demografik popülasyonsal tıp istatistiklerini ve raporlarını, tıp tarihini okumaz. Doktor dediğin, kendini uzman sayar ve olduğu yere çapa atar, 50 yıl da orada takılır kalır. Bu arada, tıp bilgisi, her 5 yılda 2 katına çıkar, onlar için ne gam, diplomayı almışlar bir kere. Meslek eğitimi denilen şey de, ilaç şirketlerinin her yıl 1-2 kere verdiği, bedava turistik yolculuklardır onlar için.
Devam:
Burada asıl püf noktası, hastalık kritik eşiği veya aktivasyon enerjisidir. Burada determinist model geçersizdir ve yukarıdaki model deterministiktir. Yani gerçekte aynı insan, aynı koşullarda bile, bir kezinde hasta olurken, diğerinde olmaz. Çünkü insan bedeni, tanım olarak kendine özdeş değildir, statik değildir, günde ağırlığının % 10’una varan (katı, sıvı, gaz olarak) madde değişimi yaşar. Hiçbir doktor da, hastasına o gün (veya son günlerde) nerelerde soluk aldığını sormaz. O soluk aldığı bölgenin özel tıbbi koşullarını da bilmez. Merak da etmez. Türkiye’de de böyledir, Dünya’da da böyledir. Sonra Dr. House modeli okullara girince de, klasik doktor hasedinden çatlar.
Gelelim asıl derdimize:
Salgınbilim, koruyucu hekimlik ve halk sağlığı birbirinden farklı şeylerdir. Arakesitleri de vardır ama birbirlerine özdeş değildirler ve bu makale aşağı onları yukarı öyle gibi saymış.
Halk sağlığı tıbbı, önleyici / koruyucu veya tedavi edici olabilir.
Koruyucu hekimlik, salgınlarla ilgili olarak da çalışabilir ama çalışmayabilir de.
Salgınbilim ise, en geniş epistemik alandır. Genişletilmiş durumuyla, tüm felaket durumlarının genel denklemini kurma arayışındadır. Ve her zaman, daha önce bilinmeyen fazladan bir felaket tipi ortaya çıkabileceği için, hiçbir zaman tam / tamam bir bilim dalı olamayacaktır ve statikleşmeyecektir.
Salgınbilim, en geniş durumuyla bir felaket yönetimidir. Felaketin / salgının öncesinde, sırasında, sonrasında, çok farklı modelleme yapar ve tedavi açısından çok farklı davranır.
Felaket yönetimi ise, gelecekbilimin bir altdalıdır, tıbbi altdalı.
Bu anlamıyla felaket öncesindeki salgınbilim, tıbbi gelecekbilimdir. Eldeki salgın verilerinden, gelebilecek veya gelmekte olan salgınları tahmin eder. Dünya’da, BM, WHO ve benzeri uluslararası kuruluşlar aracılığıyla, bu hep yapılagelmekte. Enazından son onyıllarda. Örneğin, bir global salgının maksimum % 5 global nüfus öldüreceği hesaplandı: Bu; kuş gribi veya başka bir hastalık olabilir ama sonuç limit aynı olacaktır ama bunun kaçınılmazlığı konusunda ciddi düşünce ayrılıkları var: Biz ise, içine girdiğimiz ekonomik / tarihsel / global çöküş döneminin bunun önkoşullarını çoktan hazırladığı ve önümüzdeki 50 yıl için olasılığın % 51+ olduğu kanısındayız. Artı bilgi: AIDS için bu tahminler abartılı oldu ve veriler yeniden düzenlendi, ancak bugün Sahraaltı Afrika AIDS’e teslim olmuş durumda ve bu eboladan tut, artı daha başka birçok türde global katliamcı virüsün oradan çıkması olasılığını tümüyle arttırıyor, çünkü çoklu hastalık salgınbilimi öyle tahmin ediyor ve tarihte bunun en az 2 örneği kayıtlı.
Ara şerh: Tıp terminolojisini tıpçıların koyması gerekmez, çünkü tıpçılar Türkçe bilmezler: Ne konuşmayı, ne de yazmayı olarak. Burada açıkseçik görülen de o. Tıbba aykırı veriler önesürülmüş.
Çünkü bir doktor, hastalıklara asla ve kata bir hastanın gözüyle bakmaz, bakamaz, özellikle de ölüme, bu tenise olaya bir hasta gözüyle bakıyor, profesyonel bir hasta gözüyle. Bunu öğrenene kadar, bir doktor asla tam doktor değildir ve bizim doktorların %o 999’u bunu öğrenmeden emekli olur. O geriye kalan %o 1 de, diğerlerine dert anlatana kadar fıtık olur ve cahilliğe teslim olup, işi bırakır.
Daha önce de yazdığımız gibi, salgınbilim çoklu neden-sonuç ağları bunların hipertekstini kullanır. Ecza, immünoloji ve tedavi hekimliği verileri önce ayrı ayrı toplanır, sonra hepsi içiçe geçirilip, aralarında etkileştirilerek, yeni neden-sonuç ilintileri ve olasılıkları aranır. Bunun için de, Dünya insanlarının genetik atlasının tamamlanması gerekir. Bizde ise, erkek hasta tedavi etmeyen kadın doktorlarımız varken de, doktorlara bile, genlerinin çalınacağı takınağı ve şehir efsanesi yutturulup durulur.
Bakın, 1 paragraf, kaç paragraf muhalefet şerhi yazdırdı?
Bu metni de, kimsenin kaale almayacağını biliyoruz. Olsun biz, onları yazıp yazıp, kenara tıbbi tarih şerhi olarak bırakıyoruz. Bizim için yeterlidir.
Dipnot ve çıkış:
Hastalık ve ölüm, en önemli sağlık olayı değildir. En önemli sağlık olayı, sağlıklılık durumunun tam tanımlanmasıdır, hastalıklılık durumunun değil. Sağlıktan hastalığı ve ölümü çıkarınca da bir şeyler kalabiliyor ve bunlar, bunlardan hiçbiri olabiliyor, buna novum bilgi deniyor, yani yeni ve farklı bilgi.
Salgınbilim, bu birebirsizliğin ve özdeşsizliğinin epistemik kırılganlığının en açık olduğu, tıbbi alanlardan birisi. Yani, en az deterministik olanı.
O nedenle biz böyle, pozitivizme ve mekanik determinizme saplanıp kalmış bilimi ve tıbbı, epistemik bataktan çıkaracağız diye debeleniyoruz.

(4 Şubat 2018)

Hiç yorum yok: