Cumartesi, Şubat 17, 2018

Klip Olarak Çapraz Medya: Mission Impossible 6 Fallout Fragmanı

20 yıl kadar önce, klibin (müzik videosunun), reklamın, (baş, orta ve son) jeneriğin, fragmanın, trüğün, demonun kısa-film’leştiğini yazmıştık. O zamanlar çapraz medya henüz tanımlı değildi.
Demo ise; CGI üzerinden dijital film oldu. Şu anki adı, video / bilgisayar oyunu sinemasal fragmanı. CGI denilen şey ise, eskiden bizim trük dediğimiz, en ilkel durumuyla, Melies kısa filmleri.
2009 gibi ise, bilgisayar oyunu sinema fragmanı, Machinima üzerinden tümüyle sinema’laştırıldı. Ancak, aradan 9 yıl geçmesine karşın, hiçbir bilgisayar oyunu, kendi fragmanları düzeyinde yüksek çözünürlüğe ve gerçekçi etkiye sahip değil hala: Sanırım bu teknikle değil, maliyetle ilgili ama daha da tuhaf bir şey var: Oyun fragmanları oyun konseptinin epeyi dışına çıkar – çıkmış oldu. Dolayısıyla fragmanlar, bağımsız / epik (hem kahramanlık, hem episodik anlamıyla) birer kısa film oldu çıktı.
2017’de oyun tasarımcısı Kojima, bunu bir adım daha ileri taşıdı. Benim Anti-Machinima dediğim bir biçimde, sinema filmini bilgisayar-oyunu-efekti’ledi. ‘Death Stranding’in yönetmeni sinema yönetmeni (ve aynı zamanda fragmanda oyuncu), oyuncuları sinema oyuncuları.
Arada, bağımsız klibi olan müzik parçaları da, dijital değiştirmeyle bilgisayar oyununa montajlarak, bizim asıl çapraz medya dediğimiz örneklere yol açtı. Iron’ın 2 parçası, 2 ayrı oyuna fragman müziği olarak montajlandı. Buna, hayran yapımı / fan-made deniyor.
2018 itibarıyla, bir adım daha ileri gidildi.
Bu müzik parçası, WWE Payback 2015’in resmi müziği imiş.
Vee, inanılmaz ama NBA’in 2015 play-off maçlarının da klip müziği imiş:
Bir bilgisayar oyunu (Assassin’s Creed) için kullanılmış bu müzik parçası, bir filmin (Mission Impossible 8) fragmanının müziği de yapıldı. İlginç olan durum, bu müziğin ritminin eskiden dizi olan filmin asıl müziğiyle aşırı çakışması.
Oyun:
Film:
Bitmedi, daha var:
Yine bir hayran yapımı olarak, ekstradan bir örnek daha çıkmış ortaya:
Böylelikle, bir önceki ikileme örneklemesi, bu kez üçleme, dörtleme, ilah olarak çoğaltılmış olmuş.
Bizce işte bu, asıl poli-çapraz medyanın miladı olmuş oluyor 2018 itibarıyla. Tıpkı, Anti-Machinima 2017 gibi. Bu nedenle, 2020’nin neo-çapraz medya’nın asıl miladı olacağını şimdiden öngörüyoruz.
Açıklama: Bu. kolaj veya montaj değil, teknik açıdan bakılınca. Bu, bir yeniden örme (re-patterning, dolayısıyla inter-patterning ve trans-patterning). Çünkü parçaların sökülmesi de olmuş arada. Ki bu da, ustaların başyapıtlarının yeniden yazımı veya yorumu anlamına da geliyor estetik-semantik açıdan.
Gelelim şarkı sözlerine, güfteye:
İngilizce:
Friction: Imagine Dragons
Get down with the victim
We both know you need them
You’re stuck in the middle
Of all irrelevance
And your heart is beating
'Cause you know that you gotta
Get out of the middle
And rise to the top now
When you’ve made it
Won’t ya tell me what to do
'Cause I’m playin' it all wrong
When you made it, when you made it
Won’t ya tell me what to do
'Cause I’m playin' it all wrong
You can’t fight the friction
So ease it off
Can’t take the pressure
So ease it off
Don’t tell me to be strong
Ease it off
You can’t fight the friction
So ease it off
And get into the system
We both know you need one
The tip of the needle
Is taking over you
And your heart is beating
'Cause you know that you gotta
Get out of the middle
And rise to the top now
When you’ve made it
Won’t ya…”
+
Türkçe:
“Kurbanla diz çöküyorum
İhtiyacın olduğunu ikimiz de biliyoruz
Ortada tıkılıp kalmışsın
Tüm ilgisizliğinle
Ve kalbin atıyor
Çünkü yapman gerekeni biliyorsun
Ortadan çık
Ve şimdi en tepeye yüksel
Bunu yaptığında
Ne yaptığını söylemeyecek misin
Çünkü ben hepsini yanlış oynuyorum
Bunu yaptığında, bunu yaptığın zaman
Ne yaptığını söylemeyecek misin
Çünkü ben hepsini yanlış oynuyorum
Sürtünmeyle kavga edemezsin
Öyleyse bunu kolaylaştır
Baskı yapamıyor musun
Öyleyse bunu kolaylaştır
Bana güçlü olmaktan bahsetme
Bunu kolaylaştır
Sürtünmeyle kavga edemezsin
Öyleyse bunu kolaylaştır
Ve sisteme gir
Birine ihtiyacın olduğunu ikimiz de biliyoruz
İğnenin ucu
Senin yerine geçiyor
Ve kalbin atıyor
Çünkü yapman gerekeni biliyorsun
Ortadan çık
Ve şimdi en tepeye yüksel
Bunu yaptığında
Ne yaptığını söylemeyecek misin
Çünkü ben hepsini yanlış oynuyorum
Bunu yaptığında, bunu yaptığın zaman
Ne yaptığını söylemeyecek misin
Çünkü ben hepsini yanlış oynuyorum
Sürtünmeyle kavga edemezsin
Öyleyse bunu kolaylaştır
Baskı yapamıyor musun
Öyleyse bunu kolaylaştır
Bana güçlü olmaktan bahsetme
Bunu kolaylaştır
Sürtünmeyle kavga edemezsin
Öyleyse bunu kolaylaştır
Ohhh gitmesine neden izin vermiyorsun
Karda bir kuş gibi
Burada evini inşa edeceğin yer yok
Sürtünmeyle kavga edemezsin
Öyleyse bunu kolaylaştır
Baskı yapamıyor musun
Öyleyse bunu kolaylaştır
Bana güçlü olmaktan bahsetme
Bunu kolaylaştır
Sürtünmeyle kavga edemezsin
Öyleyse bunu kolaylaştır (x 2)”
+
Anladığımız ise şu:
Çakıyorsun eroini, ortalama olmaktan çıkıyorsun, uçuyorsun, sistemle sürtünmen / sürtüşmen bitiyor ve en tepeye gidiyorsun, ölüme yani.
NBA finali veya bilgisayar oyunu da, bu türden hayal alemine kaçışları besliyor tabii ki.
Enforfinler insanı öldürmüyor ama bazı trankilizanlar öldürüyor. (Ancak, benim gibi bazı aşırı uç örnek bireylerde, yazılımsal / zihinsel sistemin kendisini kapatan (br bakıma yazılımsal olarak intihar ettiren) endorfinlerin de olduğu kanısına vardım, öz-deneyimlerimle.)
+
Son zamanlarda çokça karşıma çıkıyor:
Bir şarkının sözlerinin dili ve türü, o sözleri çok-çok etkiliyor. Ayrıca, Anna Bell Lee şiirinin Türkçe çevirisinin İngilizce’sini aşabilmesi gibi durumlar da oluyor.
Ki, bizce bu da bir çapraz medya: Sözdilileri arası / çevirisel (inter language / translative) çapraz medya. Ki işte o nedenle, Çinliler, Tao Te King’in tüm Dünya dillerindeki çevirilerini gerisin geriye yeniden Çince’ye çevirmişler (kaynak Susan Sontag) ve onları da ayrı birer kitap saymışlar.
Artı: Bir kitabın yalnızca çevirisinin olmasıyla, çevirisinin ve özgün metnin birarada olması da çapraz medyadır, hem inter-, hem trans- olarak.
Ki bizce çapraz, hem inter- demektir, hem de trans- (tüm öneklerdeki kullanımı olarak değil, yalnızca buradaki kullanımıyla olarak).
(17 Şubat 2018)

Hiç yorum yok: