Önaçılımlar:
Fassbinder,
sentimental faşizmi çok çok iyi açımladı. Bunu açımlayan filmler yaparken, bir
zamanlar sevgilisi olan Hanna Schygulla’yı ve kendi annesini, feci aşağılık
işler yapan kadınları canlandırdıkları rollerde kullandı. 2’si de bunu
hakaretengiz bulmadı.
Bizim yerli
/ milli Lili Merlane’ler ise acaibin acaibi:
Bildiğimiz
nitelikli dolandırıcılık peşindeler.
Erkeklerse,
bu dolandırılmaya dünden razı, sıraya dizilmişler.
Kadınlar
bunu şöyle yapıyorlar:
Ne kadar
köleleleştirildiklerinin ve ne kadar aşağılandıklarının
edebiyatını yapıp, köleliklerinin
fiyatını yükseltiyorlar. Üste para vermeleri gereken ticaretler için,
erkeklere fahiş fiyatlar ödetiyorlar. Maddi ve manevi olarak. Her ikisi de.
Yetmiyor:
Slaktivizm
üzerinden, ne kadar aşağılık lümpen azınlık kesim varsa, onları metalaştırıyor
ve şeyselleştiriyorlar. Onları da imaj olarak pazarlıyorlar ve satıyorlar.
Ek.
Bu,
evsizliğin finansmanının bile bir pazar durumuna gelmesini sağladı: Birileri
birilerine, bol kepçede 2 lira olan 1 tas çorba için, tas başına 10-20 lira
ödeme yapıyor. Birileri, bu işten nemalanıyor. Kadınlar da; kendilerine, o
nemalananlara ve nemalandıranlara imaj düzüyorlar.
Konu:
İşte tüm
bunlar, bizim bakış açımızda, alaturka
sentimental faşizm olmakta.
Duygusallık
üzerinden, artı-değer aktarımının ve yeniden dağıtımının yeniden sömürüleştirilmesi:
Parasız
gençlere burs var, evsizlere çorba var, sokak çocuklarını koruma var, göçmenlere
ev temini var, var kızı var…
Bunlarla
meşgul sivil toplum örgütlerinin on milyonlarca liralık toplam masraf bilançosu
var. Ve bunların yöneticileri, 5
yıldızlı otellerde yıllık toplantılar düzenliyorlar.
Bunlarla
uğraşanlar:
45 yaş
üstü, bekar, dul veya boşanmış, üniversite mezunu kadınlar koroları. En çok ve
en sık yani.
Ve
erkekleri feci aşağılıyorlar. Bildiğimiz duygusal
şike gırla gidiyor. Söylem, bildiğimiz kadınlar veya altın günü ağda
muhabbeti ve erkeklerin balta / geyik muhabbeti kadar bayağı: 5 yaşımda da
dinledim, 55 yaşımda da dinledim, eminim.
Çıkış ve
muhalefet şerhi notu:
Ursula
K. Le Guin’in baba ve koca desteği üzerinden, aşırı pozitif destek ile entellektüel sınıfı atlaması ile ümmi hizmetçisine
okumayazma öğreten Rosa ve emekçi Emma durumunu, aynı biçimde, ilkinin aleyhine
aşağılayıcı buluyoruz.
Ki zaten
bizde de, cezayı göğüsleyen Tezer ve Sevgi ile, cezadan tüyen Adalet ve Leyla
var ve işin tuhafı, bunların hepsi arkadaş imiş zamanında. Bizim bildiğimiz,
kadınların kadınlara ettiğini, erkekler kadınlara etmedi.
Sonnot:
Bu konu
kezlerce yazılacak, çünkü ‘Batan Cumhuriyet’in Malları’ dizisi, kadının gündelik yaşam kültürolojisi
olmadan eksik kalacak. Kadının kadınlığına ihaneti ise, ub konunun % 1’idir
belki ancak.
Yani:
Cumhuriyet’i
yazarlar da, entellektüeller de, kadınlar da, kadın yazarlar da, kadın
entellektüeller de batırdı ve bunu ödemeliler ve bunun için önce bilanço
çıkarımı gerekli.
Biz
ödetme bölümünden değiliz. Bu muhasebe vakanüvisçisiyiz.
Bilançomuz
da böyle.
(24 Şubat 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder