Bu konu,
son 5 yılda ilgimi çekmeye başladı:
İlkin,
tam da yaşıtım Perihan Mağden üzerinden izlediğim, alaturka eğitimli
hanımların, önce gençliklerini yitirişi, sonra ortayaşa girişini ama oradan
doğrudan yaşlılığa geçişini. Aşırı bir gerontokratlaşma,
menzile erme, egosal doyma ve şişme ifadesi, gestusu, mimiği, durgusu, maskı.
Malum,
bizim alaturka hanımlar yuvarlacık olurlar, yağ dokuları boldur, kısa
boyludurlar, vd. Zaman ise, yarı 3. Dünyalı yarı 4. Dünyalı melezi. Daha esmer
ama kahverengi esmer, kara esmer değil. Bu da, Bengallilik üzerinden, ona
Hintililik imajı katıyor. En azından Indra Gandi geliyor akla ama Benazir Butto
değil, o maaşallah abartmalı bir biçimde sipsivri burunlu ve yüzlü idi.
Bunun en
kesin örneğini, Ece Temelkuran’ın olgunlaşmasında gördüm: Bir şarap
olgunlaşması değil, koruğun üzüm olgunlaşması. Ama o tatlılık, o ekşilikten
daha ekşi, daha ç burucu ve burkucu.
Bizde,
tuhaf bir dış politika köşe yazarı
gazeteci hanım geleneği var. Biz bunların özellikle zararsız oldukları için
seçildiklerini düşünüp yazanlardanız ve bunu seksizm sayanın çok olduğunu da biliyoruz.
Zaman
da, alaturka bir hanım ve bir dış politika köşe yazarı.
Ve
olgunlaşmaya başladı. Son 3-5 aydır diyeyim.
Bugün
itibarıyla kahküllü bir yüz imajını ve Barzani’lerden biriyle fotoğrafını
yayınladı Instagram’da.
Bu, hem
kariyer yaparım, hem dişil kalırım, savı. İstenmese de öyle. Ki zaten bunu
savlayanlar da, negasyonlayanlar
da hanım akademisyenler.
Not:
Biri olur, biri olmaz, demiyoruz; böyle olmaz, diyoruz.
Kendimi
erkek, anarşist, ateist ve tarafsız bir köşe yazarı olarak, Barzani’lerden
herhangi biriyle röportaja giren olarak tahayyül ediyorum ama oradan sağ çıkan
olarak pek tahayyül edemiyorum. Olayın sonu, Michael Caine’in oynadığı, ‘Dear
Dictator’ veya ‘Death of Stalin’ komedilerindeki gibi olur kanımca. Alın şunun
kellesini.
Oysa
Zaman, el dokunulmadan giriyor çıkıyor oralara. Çünkü kendisi risksiz bulunuyor
ve bu risksizliği veren o doğulu / alaturka dişil imaj.
Bizce,
bu alan razı satan razı ama alan da bilir satan da bilir durumu, bir alışveriş.
Bir
oyun.
Bir
yanlışlar komedyası.
Epistemik,
informatik, kognisyon, haber, röportaj; bunların hiçbiri imaj değildir, içeriktir,
ontostur. Beyin ister, göğüs, kalça, dudak imajı değil. Ve beyin görünmez,
diğer organlar görünür.
Bilgi de
görünmez gibidir ama görebilenlere görünürdür.
Sorun, Zaman’ın
bu dişil imajla o bilgi ontosunu silmesi.
Ki o
konumda kalmasına o nedenle izin veriliyor.
Bildiğimiz
işbirlikçi gibi oluyor kendisi yani.
İlla çirkin
olunacak diye bir şey yok ama bu imaj sunumu, insanı kendiliğinden bilgi
kaynağının güvenilmez olduğu düşüncesine taşıyor.
Dolayısıyla
Zaman, ya varlığı seçmeli, ya da imajı.
Tabii,
bu yaşta artık seçebilirliği kaldıysa.
Dipnot:
Haklarında
benzer yorumlarda bulunduğum, epeyi diğer alaturka
entellektüel hanım, kimi küfrederek, kimi sessizce, beni takipten kovdu.
Bakalım bu, ne olacak?
(24 Şubat 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder