Pazar, Şubat 11, 2018

HEP'ten HDP'ye 28 yılda 1. TC devleti

Önnot: Konuyla ilgili BBC haberine yazdığım yorum metninin üzerine, bir de bunun gerektiğini düşündüm ve yazdım.
HEP’ten HDP’ye devlet, kendini koruma refleksiyle, kimi bunu epeyi geçerek, Kürtler’e karşı sürekli atakta bulundu.
Şimdi bir de o tarihçenin özetine bakayım:
1990 gibi, ANAP gidiciydi. Özal, sağolsun bunu kendi eliyle yapmıştı. Bu da, iktidar boşluğu demek oldu. Demirel hemen araya daldı.
Taa 1980’den beridir, Özal ve Erbakan, Demirel’in 2 alternatifi olarak, hep yedekte bulunduruldular.
Özal, hem AP ile, hem askeri darbeciler ile, hem de tek başına siyaset yaptı.
Erbakan ise, taa 1960 gibi, Demirel’in başına sarılmış biriydi.
Bu arada, Erbakan ve Özal da, birbirine 2 karşıt-alternatif kılındılar. Odalar Birliği’nde veya başbakan olarak. Hepsi de Batı projesi idi, şu ya da bu Batı ama Batı.
Demirel’in devletçi-muhafazakar çizgisinden, Özal’ın liberal-muhafazakar çizgisine geçildi. Erdoğan da onun devamı. O da, Özal gibi rol çalıp, kendisini getirenlere kafa tuttu. Erbakan, onun iktidarında ev hapsinde öldü.
Dönelim 1990’a:
O zaman oğul İnönü vardı. Her kim akıl verdiyse, kalktı HEP taifesini meclise soktu. Bir de kalktı, Demirel’i cumhurbaşkanı yaptırdı, rejim bunalımı çıkmasın diye hesapça. Sonra da, siyasetteki 10 yılından pişman olarak, kanserden öldü gitti.
Demirel, 2 darbe yemiş olmasına karşın, 1997 darbesine sessiz kaldı. İddiasına göre, başka 1-2 ufak atağı savuşturdu.
Zayıf yanı, cumhurbaşkanı olma takıntısıydı. Bu, Özal’ın da başını yedi, Erdoğan’ın da yiyecek.
Cumhurbaşkanı olacağım diye, kalktı başımıza Çiller’i sardı. O da, bize tarihimizin en yüksek enflasyonunu ve en yüksek devalüasyonunu hediye etti.
Yetmedi, Ağar’ı ve Akşener’i buldu nereden bulduysa. 1993 çizgisinin taşıyıcısı bu ikili bugün hala iktidarda, şu ya da bu biçimde.
Onların yarattığı diyebileceğimiz 1993 olayları, PKK’yi aşırı güçlendirdi. TC’nin demografik yapısını bir daha düzelmemecesine bozdu.
HEP’liler de salla sırt meclisten alındığında, aynı gidişi besler oldu bu olay.
Sonrasında bu çizgi, kimi bağımsızlarla, kimi başka partilerle meclise geldi hep. Bilmem kaç partileri kapatıldı ama o çizgi hala sağ salim.
Bunu da, sevgili 1. TC çizgisi yarattı.
Tamam, devletin kendine düşman yaratmak gibi takıntıları da, gereksinimleri de var ama kalkıp da, bunu bu denli abartmanın gereği yoktu:
Nüfusun % 10’unun (o zamanlar için 60 milyona 6 milyon) yaşadığı bölgede, 100 bin ölü ve 3 milyon göçmen yaratmanın hiçbir anlamı yoktu.
Kürt isyanı, 1. TC’nin bitmesinde doğrudan rol oynayamadı. Onun yerine, taa 1923’ten beridir musallat dert olan ticanilik çizgisi bu işi başardı. Haa, Demirtaş namaz kılarak buna az da olsa katkı sağladı ama. Devlet de, ona etmedik eziyet bırakmadı.
Sonuçta Türkler, resmen 16 devlet kurmuş hesapça. Bu da 83-84 yıl eder ortalama. 2013’te fiilen biten 1. TC de 90 yıl sürmüş oldu.
Not: Asıl devlet ve devletçik sayısı ise, neredeyse 160 civarında. Türkler, devlet kurmayı da, batırmayı da pek seviyorlar yani.
Eee, nolcek şimdi?
Kısmetse, 2. TC gelecek amcası…
Bu ticanilerle ve bu Kürtler’le bu iş epeyi zor amcası…
Ne devlet türkiyelileşebildi, ne de Kürtler çünkü.
Biz gelecekbilimci olarak, 2. TC’nin de kısa ömürlü olacağının, kısmetse 4. veya 5. TC’nin ayakta kalacağını savunuyoruz amcası…
Bu konuyu yazalı ve yayınlayalı, 10 yılı geçti amcası, isteyen açar bakar internete…
Dipnot:
Erdoğan, bu 2 yılı atlatır da, savaşı sürdürüp, seçimleri devreden çıkarırsa, bu 2. TC öyküsü değişebilir epeyi. Burada kendimize muhalefet şerhimiz olsun.

(11 Şubat 2018)

Hiç yorum yok: