Çarşamba, Şubat 14, 2018

Ekşi Sözlük Utançla Sunar: Sağcılık Dincilik midir, yoksa Milliyetçilik midir?

Önce, kolaylık olsun diye, sağcılığın ne olduğunu Wikipedia üzerinden belirtelim:
Bir: Hegemon sınıfların hegemonluğunun bekasını savunur.
İki: Muhafazakardır, yani bir şeyleri korur, o da daha çokça ve açıkça güçlülerin çıkarlarıdır.
Üç: 3. ve N. Dünya için, mandacılıktır, vassalcılıktır, montaj sanayiciliktir, sömürge valiliğidir, şudur budur.
Dört: Dini de, milliyetçiliği de kullanır, başka diğer muhafazakar değerleri de: Kutsal aile, mono-hetero seksizm, mülkiyetçilik, vd.
Ancaak:
Bir: Yine de görelidir. 19. Yüzyıl İngiltere’sinde, radikal, liberal, muhafazakar partiler vardı: Yani, 3 diyalektikli 1 triyalektik vardı ortada: Asıl başlangıç veri tabanı tanımı budur, günümüze kadar yani. 1980 ertesinde ise; muhafazakar-liberal, milliyetçi-liberal, dinci-liberal gibi, ne deve, ne kuş melez kavramlar icat edildi.
İki: Kaypaktır, hem de feci kaypaktır. Bu; Demirel için de böyleydi, Özal için de böyleydi, Erdoğan için de böyle. Demirel ne demiş?: Dün dündür, bugün de bugün. Şimdilerde ABD’de Trump da öyle kaypak. Eskiden ise sağcı politikacı, onyıllar boyunca aynı kalan rijid bir yapıdaydı.
Üç. Hepsinin ortak yanı aynı ama: Deniz hep biter / bitirilir, çünkü sömürü, sömürülecek şey öldüğü için, geçici olarak biter. 2015’te de bitti. Yani sağcı, sömürgendir, hem de kene-tenya kadar.
Şimdi gelelim abuksamalara:
“sağcılık toplumsal eşitsizliği kaldırmayı ve hiyerarşiyi yok etmeyi amaçlayan bir ideolojidir.”
Bu arkadaşın nickname’ini de verelim:
“gunumuz aylagi”.
Bunun gibiler yüz binlerce olduğu için, burnumuz kuburdan çıkmıyor işte.
Adam, sağcılığın peşinde olduğu şeye karşı olduğunu önesürebilecek denli, cahil.
+
“hani kralın sağında olanlar var ya... işte sağcılar onlar oluyor. onlara gelenekçi deniyor aslında. mevcut toplumsal, ekonomik, siyasal düzenin devamından yana olanlar. mutlu olanlar.”
Bu, yaklaşmış ama eksik ve kulaktan dolma bilgili.
Bu, klasik sağ-sol söylemi, Fransa Devrimi ertesinde, krala taraftar ve karşı olanların mecliste oturduğu tarafla ilgili. Ama bir şey daha var: Bir süre sonra, yer değiştiriyorlar: Krala karşı olanlar kralı geri istiyorlar ve tersi de. Zaten devrim ertesinde kral da geldi, sonra diktatör de. Yazmak için, önce tarihi okumak gerek yani.
+
Şimdi abuksamayan ve soru kipindeki başlangıç arkadaş:
“türkiye'de "sağcılık" terimi genellikle din tabanlı siyaset güden partiler için kullanılıyor. hatta sağcı olmak için sadece ümmetçi olmanıza gerek yok: türk milliyetçiliği de yapsanız sağcısınız, hiçbir milliyetçiliğe tahammülü olmayan salt islamcı bir ideolojiye sahipseniz de "sağcı" olarak nitelendiriliyorsunuz.”
Buraya kadar tamam. Zaten gelenek tanım öyle. Batı için de hala öyle. Adamların partilerinin adında Hristiyan var. Bizde Müslüman sözcüğünü bir parti adında kullanmak yasak.
Devam:
“peki, kendini herhangi bir dine mensup hissetmeyen, ya da güttüğü siyasi politika içerisinde "din" olgusunu hiçbir bölüme koymayan, "seküler milliyetçilik" ve "ulusalcılık" hangi klasmana giriyor?”
Öncelikle şu:
Ateist ayrı, laik ayrı.
Seküler, din olgusunu hiçbir bölüme koymaz değil, belli bir bölüme koyar. Laik ateist olmaz, laik Müslüman olur. Ateistin ateizmi yaşamın içinde kurumsal olarak nasıl yerleştireceği, laiklik söylemi içinde yer almaz, herhangi bir yerde yer alır mı, o da ayrı konu.
Dolayısıyla seküler milliyetçilik de, ulusalcılık da, sağcı ve muhafazakardır.
Sağcı olmayan muhafazakar ve tersi var mı peki?
Faşist anarşistler ve faşist ateizmler var ama o kavramlar, bu alaturka ergenlerin beynini yırtar.
En önemlisi şu:
Bugünkü TBMM’deki 4 parti de, sağcı ve muhafazakardır. Klasik tanımında yani. Örneğin, bugünkü koşullarla ve tanımlarla savaşın lehinde bir sosyal demokrat parti olmaz ve CHP de sosyal demokrat falan değil. Ecevit, 1974’te Kıbrıs Savaşı’nı yaptığı an, aynısını yaşadı.
+
Abuksamaya devam:
“türkiye'de "mevcut iyi" diyen en az 50 milyon insan olmasına ne diyorsunuz?”
Bunun sağla solla ilgisi yok. Bunun satılık oyla, lümpen kitleyle, sürü psikolojisiyle ilgisi var. Bu soru-tanım, konuyla ilgili değil yani.
+
“sağcılık muhafazakarlıktır, ırkçılık, ben merkezciliktir.”
Bu da başka bir cehalet olmuş.
Her sağcı ırkçı değildir. Çoğu sağcı ırkçı değildir. Epeyi sağcı çoğul kültürcüdür, onlarca yıl birlikte yaşayan Müslümanlar ve Hristiyanlar gibi.
Benmerkezlilik ise, daha çok anarşistlere atfedilen bir niteliktir. Sağla hiçbir ilintisi yoktur. Çünkü sağcılık ve birey olma, birbiriyle çelişkilidir: Bunu Oğuz Atay da yaşadı, Ahmed Hamdi Tanpınar da, bugün hala okunuyor olmalarının nedeni de sağcı gençlerin aynı dertten muzdarip olmaları.
+
“milliyet ve din gibi toplumu birleştiren kavramları barındıran en genel kapsayıcı ideolojidir.”
Çook eksik ve hatalı bilgi.
İlk ulus-devleti kurma çabası, devrimden ve devrimcilerden geldi: 1793 gibi, Fransa’da tek Fransızca peşine düştüler. Yıl 2018 ve Fransa’da hala 5 dil var.
+
Toparlama ve çıkış:
Ekşi Sözlük benim için ezeli-ebedi ergenlerin bilgi ve zeka ayırtsızlıklarının en iyi sergilendiği sosyal medya ortamı. Twitter bile bunu beceremedi. Çünkü nedense Sözlük’çüler, kendilerini evlerinde hissettikleri için olacak, burada daha rahat sıçıp sıvıyorlar: Abuksa babam abuksa.
Çok basit:
Tüm bu kavramlar, Türkçe Wiki’de adıyla sanıyla aynen var. İnsan yazmadan önce, ‘nedir? / ne değildir?’ diye bir açar bakar.
Onları anı anına gündem belirliyor. Bugün yazdığının tam tersini yazabilir bu ergenler. Gündem dönmüştür çünkü.
Unutmayın ki AKP, tam 14 yıl liberal, özgürlükçü, çözümcü, AB’ci, demokrat, şu bu takıldı. Bizse, göreceksiniz ananızınkini, diye hep yazdık.
Bu ergenler, şu anki AKP momenti ve savaş üzerinden yazıyorlar. Yarın, hop AKP döner, bunların lafları da döner.
En başından beridir söyledik:
20 milyon tane 43 yaş altını gömmekten başka çare yok. Tarihe ve kültüre kımıl zararlısından beter olarak geçtiler çoktan.

(12 Şubat 2018)

Hiç yorum yok: