Türkçe
gazeteleri ele alalım. Günde 2,75 milyon okunan bir gazete, en çok okunma
sıralamasında ilk 10’da yer alır. Bu da, yılda 1 milyar okunma eder.
Bense,
yılda 1 milyon okunuyorum. 500 metin ile.
Gazetelerin
çok okunan sayfaları sıra gözetmeden; spor, magazin, üçüncü sayfa haberleri
(sansasyonel suç haberleri), televizyon programları olabilir. Ön sayfa, tabii
ki en çok bakılan yerdir.
Bir de,
dizi foto-haberler var: Bunlar ortalama 15 karedir. 100 binden başlar, 50 bine
düşer. Her biri 1’er milyon okunur diyelim. Bunlar da en çok okunanlar arasında
ama daha çok bakılan olarak ve dizi-çoğul olarak.
Bir
gazetenin bir ara ortalama 100 köşe yazarı vardı. Ben de en başından beridir o
türde yazarım.
Bildiğim
kadarıyla, hiçbir köşe yazarı, yılda 500 metin yayınlatmadı / yayınlatmıyor ve
toplam 1 milyon okunmuyor. Sami Kohen gibi, neredeyse 60 yıldır yazan duayenler
dahil.
Ancak,
bir tek Hadise bloğunun (MB ve 2008) 500 bin okunduğunu bizzat gördüm.
Benimse
en çok okunan metnim, 8 yılda 30 bin okundu.
MB’da
benim kadar çok yazan 1 kişi daha var, o da şifalı bitkiler yazıyor.
İlk
okunmada ise, ilk 10’da oldum hep.
Yani
blog yazarları, hem genel, hem de köşe yazarı olarak, gazeteler ile, ben dahil
baş ettik.
Bir
gazete 1 günde en az 200-300 başlık-konu içerir. 275 başlık-konu ve 2,75
milyon, parça başına 100 eder. Ben, bu ortalamanın da üzerindeyim.
Benim
avantajım, eski metinlerimin de okunması ama en çok 1 ay eskilikte olanlar
sözkonusu. O 30 binlik metnim artık pek okunmuyor örneğin. (Baktım: Son 500
günde, en çok 200 kez okunmuş.)
Bu
durumda toplamda, en büyük 10 gazeteyle baş edemem ama (ilk 35-40 gazete
arasındaki) en küçük 10 gazeteyle baş edebilirim.
Tek
başıma bir şirketim yani, KOBİ yani.
Zaten,
2018’i dahil edersek, 2005-2018 arasındaki 14 yılda, 9 milyon kez okunan başka
biri daha çıkar mı, ondan emin değilim. Çünkü ben, başka sitelerde de yazdım
ama MB’da beni geçen kişi, başka sitelerde yazmadı ve bu kada uzun süre
yazmadı.
Sonuç,
dönüp dolaşıp, Yaşar Kemal’in İnce Memed 1’inin 50 yılda (1946-1995) 1 milyon
okunmasıyla, Ahmet Altan’ın İçimizdeki Bir Yer’inin 1 yılda (2003?) 1 milyon
kez okunmasıyla karşılaştır-karşılaştır’a geliyor iş. Ben, birinci tarafta yer
alıyorum.
Toplamda
ise, 1984-2018 arasında matbu ve sanal alemde benzerim yok, alaturka olarak
yani.Dünya’da ise düzeltme katsayıları hesaba katılırsa, aşağı yukarı aynı
sonuç çıkar ortaya.
İnternet
fenomeni değilim, klasik anlamıyla; internet fenomeniyim, modern anlamıyla…
3 yılda
2 milyondan, 30 yılda 20 milyon kez daha okunurum ve hala aynı oran kalır:
Binde bir beni okumaya devam eder. Bu da, yıl başına hesabıyla, matbu
ortalamanın aynısı olur = bin okur.
Acaba
Oğuz Atay, böyle bir hesaba ne derdi?
Çok
kızardı bence.
Kendisinin
bugünlerde çok okunmasına kızacağını umduğum gibi…
(11 Şubat 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder