Okurlarının,
kullanıcılarının veya yazarlarının değil.
Twitter
okurlarıyla, son 1 haftada şöyle bir durum yaşadım:
100
civarında takipçim vardı. 10 tane yeni geldi ama 13 tane bıraktı.
Bu
durumu, şu sıralarki özel politik vakaya, TTB olayına ve onunla ilgili
metinlerime bağlıyorum. Yenilir yutulur şeyler değiller çünkü.
Ancak,
daha önce epeyi kez notladığım gibi, Twitter’da olsun, tüm sosyal medyada
olsun, kullanıcılar ağır, uzun, ciddi metinleri sevmiyorlar.
140
karakterlik şak diye okunan, damardan vuran haber yorumları yazarsam sorun yok
ama ben Twitter’a tüm ciddi metinlerimi de koyuyorum ve bu onlara kılçıklı
geliyor.
Uzun
metinlerimin, bilimin hafif yönü olarak teknoloji, felsefenin hafif yönü olarak
politika = ideoloji ile ilintili olanları yine okunuyor ama bir metin ne denli
soyutlaşırsa, o kadar ivmeli olarak, toplam okur sayısı düşüyor.
Zaten,
son 13 yıllık internet kullanımında en çok okunan metinlerim, din ve seks ile
ilgili. Dinle ilgili olan, aslında ateizm ile ilgili. Seks ile ilgili olanlar
da, porno ile ilgili olanlar.
Bu;
Facebook’ta da böyle, Twitter’da da böyle, bloglarda da böyle.
Ancak,
eğer Blogspot metinlerimi Twitter’a da linkleyip koymasam, okur sayım epeyi
azalırdı. Çünkü, Twitter kullanıcılarının bir bölümü, ciddi metin okumaya
yatkın.
Yazarı
olmadığım Ekşi Sözlük için de, bu tüm söylediklerim aynen geçerli.
Dolayısıyla
diyebilirim ki tüm sosyal medya kullanıcılarının tarih-politik bilinci /
bilgisi ve zekası 0 ve hatta eksi. Dolayısıyla, en katlanamadıkları şey
doğrular ve kendi eksi zekalarının ve eksi bilgilerinin yüzlerine vurulması.
Twitter
için bu, takibi bırakmak ve artı çok abuksabuk yorumlar demek.
(3 Şubat 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder