Yıllar
önce, Bilim ve Teknik dergisinde, cimnastiğin ve basketbolun, eşit puanlar
alarak, 10 dalın toplamında en zor sporlar olduğunu okumuştum. Aradan geçen
yıllar boyunca, o makaleyi aramama karşın bulamadım hala. Şu an zihnimden
onları tanımlamaya çabalayacağım:
Güç,
esneklik, çeviklik, dayanıklılık, koordinasyon, refleks, hız, denge, kondisyon,
performans, konsantrasyon, moral.
(Görüldüğü
gibi, 10’u geçti.)
Burada;
dayanıklılık sporsal süre uzunluğu ile ilgili, kondisyon o anda bedenin iç
koşulları, performans ise o koşullarda ortaya konan sonuç olmakta. Eğer
istenirse, 3’ü birarada kabul edilebilir.
Masa
tenisinde refleks önemli.
Halterde
güç önemli. Tabii konsantrasyon da.
Maratonda
uzun süreli dayanıklılık gerekli.
Buradan,
şuna varacağız:
Tüm bu
nitelikler, temel olimpik sporlar için. Badminton için değil ama.
Triatlon,
pentatlon ve dekatlon için ise, başka tanımlar gerekli. Çünkü, o sporların
yapma sırası değişse bile, aynı kişiyle aynı günde alınacak sonuç değişir.
Bunu
tersine çevirirsek de, bir NBA oyuncusunun, peşpeşe maçlarında neden 1 çok iyi,
1 çok kötü oynadığını anlayabiliriz. Çünkü, 2 günde 1 yapılan basketbol maçı,
insan bedeninin doğasına aykırı. En azından kesinkes sakatlayıcı ve orada
sakatlık çok sık var.
Bizi
ilgilendiren, bedenle veya zihinle tüm bir yaşam boyuncaki performansın ölçümü
ve değerlendirilmesi.
Yaşam,
şimdiki biçimiyle, en çok maratona benziyor. Ve en büyük dahilerin bile, tüm
yaşamlarının çok az bir kesrinde dahilik icra edebildiğini gözlüyoruz. Tıpkı,
bir yaşam boyunca koşulabilecek maratonların sayısının sınırlılığı gibi.
Bu
konuyu zihinsel spor / performans için daha açmak gerekli. Satranç için değil
ama. Çoklu satranç belki. Bir satranç türünden diğer bir satranç türüne
geçebilen, çokdisiplinli zihinsel sporcu gibi bir tanım tasarlanabilir.
Nokta.
Es.
(12 Şubat 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder