Perşembe, Şubat 22, 2018

Blacklist ve Altered Carbon: Kurmaca ve Gerçek

Bu konuyla ilk kez, John le Carre’nin casusluk romanlarında karşılaştım:
SSCB için ölesiye casusluk yapan İngilizler ve İngiltere için ölesiye casusluk yapan SSCB’liler birarada: Aynı zaman diliminde.
Burada bir yamukluk yok mu?
Yıl 1990 gibi idi bunu düşündüğümde.
Bu konuyu, 2013 gibi Blacklist ele almış:
Eski bir FBI ajanı, bir nedenle, yeni kriminal / terörist danışmanı olur. Uluslararası ama. Sonra bir nedenle, kendince en önemli 20 kriminali / casusu yakalamak için, geriye dönüp, FBI’a teslim olur.
Gerçek durumda, FBI ve CIA dahil, 19 ABD güvenlik devlet kurumu vardır. Bunların hepsi, birbirine karşı da çalışır. Yani, bir FB ajaın bir CIA ajanı tarafından öldürülebilir ve tersi de. Oldu da.
Her zamanın hegemon-moda-muktedir istihbarat odağı farklıdır. FBI 1950’lerde, CIA 1970’lerde zirvedeydi. NSA bir süre CIA’yi solladı ama şimdi o da ekarte gibi. 2018’in hegemonu karda yürüyüp iz bırakmaz, ne zamanki demode olur, ajanları anılarını ve romanlar yazmaya başlar. MI 5 ve MI 6 için de bu böyledir. Biz de böylece onların kirli çamaşırlarını ayıklanmış olarak görürüz. Gerisini okumak da, eleştirmen işi.
2018 gibi; ‘Modern Cihad / Napollonieri’ kitabı okuması üzerinden; terörist, mafya, kontra-terörist, ÇÜŞ japon kale orjisi üzerine metinler yazdık.
Le Carre, bunu ‘Oyunun Sonu’ kitabında eksik açımlar. ÇÜŞ’ler, FBI’yı da, CIA’yi de, taa 1950’lerde bile kullanıyordu ve manipüle ediyordu. Yani, kendi öldürme işlerinde bile, onların adamlarını tetikçi olarak kullanıyorlardı.
Bu ayakçılık durumu, bizim Filistin’de FKÖ tarafından eğitilen solcularımızda, 68’liler de ve 78’lilerde var: 50 yıl sonra bile hala duruma ayamamışlar: Kendilerinin ayakçı ve peçeteci olarak kullanıldığına yani.
Sonra bir otobiyografi okudum: Mehmet Rauf Tamer, eski bir TKP’li. 1949’da Türkiye’den Bulgaristan’a kaçmış. Salih Acar da, 1950’de Bulgaristan’dan Türkiye’ye kaçmış. 70 yıllık öyküler bunlar ve gerçek. Kurmaca değil.
Ama en başta sözünü ettiğim, Le Carre romanı kahramanları kadar da kurmaca biyografileri mevcut.
İşte bu durum, bu son 2 dizide, 2013 ve 2018 momentli olarak açıkça anlatılıyor.
Bu, iyi-kötü kontrastının kaldırıldığı, 1990’lardan beridirki estetiko-politik ilk novum ve yeni moment.
Gerçeğin simülasyonu olarak roman ve dizi, gerçek öykülerden daha gerçek öyküler kurguluyor. Ve biz, onlardan yaşamdan öğrendiğimizden daha çok bilgi ediniyoruz, çünkü genelleme ve denklem kurma olanağımız oluyor.
Altered Carbon konuyu, daha başta dağıttı ama Blacklist iyi gidiyor.
Yepyeni bir durum daha var Blacklist’te:
Bir eylemci / alan adamı, ilk kez kuramcı olup, daha genel denklemler kurup, öznel / tüzel / nesnel tüm tarafları (mafyayı, kriminalleri, ÇÜŞ’leri, devleti, suçu, yasayı, kontra-terörü, terörü) kullanabiliyor.
Makyavelli-Neçayef özdeşliği, açımlanıyor ilk kez.
Bir yolla ama. Bir ve yalnız bir yolla. Henüz tüm yolları çatallanan bahçe (ama labirent veya arena değil, karar ağacı) haritalanmıyor.
Onu da biz yapıyoruz işte.

(20 Şubat 2018)

Hiç yorum yok: