Çingene
kapısını soyulduktan sonra kilitlermiş.
ABD de,
güç rekabetine, onu yitirdikten sonra girişmeye karar vermiş. Üstelik, kendi
gücünü yitirten de kendisi.
“ABD
Savunma Bakanı James Mattis ülkesinin yeni ulusal savunma stratejisini
açıkladı. Yeni stratejiye göre, Washington'un önceliği artık terörizm değil,
Çin ve Rusya gibi güçlerle rekabet olacak.”
Rekabet
edecek olma kipi, geçilmişliği kabul de içeriyor.
Bizim 11
Eylül 2001’den beridirki tezimiz şudur:
1990
ertesinde tekkutuplu olan bir Dünya’yı ABd, 10 yılda yokkutuplu bir Dünya
kıldı. Kendi hegemonisini kendisi önce azalttı, sonra sildi.
Bugün
ABD; Rusya, Çin, AB karşısında, askeri, iktisadi, siyasi olarak geride. Arada
yarış var, bir o bir bu geçiyor öne ama sabit 1 nolu hegemon yok ve olamıyor
da.
Neden?
Çünkü’ler:
G-20
eliyle, 3. Dünya nüfuslarını tüketici yapma süreci, menziline varamadı.
Bunlardan
tüketici olamayacakların imhası
anafikri de, ne uygulanabilir durumda, ne de yumurta balyozla kırılır.
AB ve
ABD’nin yolları kalıcı olarak ayrıldı. 2. Dünya Savaşı galibi tribi, zaten
2001’de bitmişti. İntikal uzun sürdü yalnızca.
AB de
aynı zaman dilimi içinde kendini bitirdi ve tasfiye etti. Böylelikle Almanya,
1648 öncesindeki gibi, Almanya-İtalya ekseninin doğusunun tamamının
hegemonyasınını ele geçirdi. Bunu da, 1992 gibi erken bir tarihte, Slovenya’nın
bağımsızlığını tek başına tanıyıp, eski-Yugoslavya’yı iç savaşa sürükleyerek başlattı.
Ne İngiltere, ne de Fransa, Almanya ile herhangi bir konuda rekabet edecek
durumda değil. Almanya’nın geleneksel
faşist hegemonluk anlayışı da, sanıldığının tersine Yanki olanı hep döver,
dövdü de: ABD, uzaya da Alman kökenliler ile gitti, atom bombasını da onlarla
yaptı, vd, vb.
Çin’i
1971-2015 arasında, global 20 nodan 1 noya getiren, ABD’nin kendisi oldu. SSCB’ye
karşı koz olarak onu seçti ve kendi geleceğini sildi.
Rusya
olan SSCB ise, hala aynı ülke ve aynı güç. Kapitalizmi belki oligark-mafya olmak gibi yamuk algıladı
ve uyguladı ama temel-somut-öz varlıkları 1990-2000 arasındaki büyük çöküşünde
bile hiç azalmadı.
Sonuçta,
nasıl ki İngiltere 1945’teki 1 noluktan, en geç 2000’de 10 noluğa gerilediyse,
ABD de, 17 yılda 1 noluktan, eşdeğer 4 odaktan birine indirgendi.
Asıl
önemlisi ise; ABD’yi ne Müslümanlar / Araplar, ne Latin Amerika, ne Afrika
artık takmıyor. Hindistan kendine göre kıvırtıyor. ABD’nin 0, hatta eksi sayıda
müttefiği var artık yani…
Osmanlı
300 yıl yükseldi, 300 yıl indi. ABD (1945-2000 arasında) 55 yıl yükseldi, demek
ki 55 yılda da iner ve bunun 17-18 yılı geçti bile, yani üçte biri. Bundan
sonrası, ister sert, ister yumuşak inişten ibaret ABD için.
Dolayısıyla
ABD, ne kadar uğraşırsa uğraşsın, artık güç rekabetinde yakın gelecekte asla ve
kata yeniden 1 nolu olamaz.
Artı,
hiç odak 1 nolu sırada sabit olamayacak, çünkü 17 yıllık süreç oraya
vardırıldı.
Ülke
sayısı 100’den 200’e çıktı. Devletler % 100’den % 50 başarıya düştü. Dünya ise,
15 ülke tarafından güdülmeye çabalanıyor. Globalizm hem kazanamadı, hem tasfiye
edilmeye başlandı.
Yani, 7
küsurdan 10 milyara ilerleyen Dünya’nın, 150-180 ülkesi ve (7’de) 5-6 milyar
nüfusu Yeni Orta Çağ’a girdi. Ümmilik geri geldi. Temel emekçi ve insan hakları
bitti.
Ancak,
sözü geçen 4 odak birbirini yemeyi ve geleceği tüketmeyi sürdürecek.
Tarihte
biten büyük devletler hep öyle yaptı zaten, Osmanlı dahil.
(20 Ocak 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder