Çarşamba, Ocak 03, 2018

Ütopya x Distopya, Asgardia, Kızıl Mars

Kızıl Mars’ı epeyi yıl önce okumuştum. Ancak bana hitap etmemişti. Rama türü bir fazla antropomorfi kokması beni rahatsız etmişti.
Şimdi yeniden okuyorum. Arada da Asgardia deneyimini yaşamış oldum.
Biri kurmaca, biri gerçek. Birinde öngörülenler, diğerinden somut koşullarda aynen yaratıldı.
Peki, neden?
Ütopyanın nasıl insanlar gerektirdiğini bilemem (açıkçası bunu düşünmedim ve hiçbir zaman Platon türü insanlar gerektirdiğini de kabul etmedim), anca feci ironik olarak, Kızıl Mars’taki kurmaca ve Asgardia’daki reel bireyler tıpatıp aynı davranmış. Romanın yazarı, Asgardia’yı bilmiyordu. Asgardia vatandaşlarının belki tamamı Kızıl Mars’ı okumamışlardır ki okusalrdı, belki böyle davranmaktan kaçınırlardı.
Gerçek yaşamdaki devrim liderleri, SSCB ve TC örneklerini biliyorum, devrimin gerçekleştiği koşullardan önce değil tam veya ortalama, hep eksik vatandaşlar olagelmiş ki devrim gereksinimi de bunu yaratan koşullara isyandan doğuyor zaten.
Bir tür şu saptama var yani:
Devrimi yaratan insanları yaratan koşullar, o devrimcileri eksik insan kılmış; ütopyaları yaratmayı deneyen insanları yaratan koşullar, o ütopyacıları eksik insan kılmış.
Bu ilk durumda TC ve SSCB, ikinci durumda Asgardia için aynen geçerli. (Çin’in 1911-1945 gibiki upuzun devrimi ayrı bir süreç ve içinin koşulları hala tam bilgileştirilemedi ki bunu 1949 (Bir Cumhuriyeti Yaratmak) ve 1911 Hong Kong filmlerinde izledik.)
Tabii bir de, Kızıl Mars’taki bireylerin üstün bireyler olup, en doğru-geçerli ütopyanın kendi ütopyası olduğunu sanma takıntısı var işin içinde.
Kızıl Mars’ta Phobos, ana yönetim, çiftlik gibi üçlü bölünme var, devrimlerde genelde 3 adam oluyor (SSCB’de Lenin, Troçki, Stalin; TC’de Atatürk, İnönü, Bayar). Bu da, geçmişten devralınan ilginç bir triniti (teslis) geleneği.
Bu süreç içindeki otonomlaşma, yani uzaycıların Dünya Devleti’nden kopuşu ve bağımsızlaşması, Kızıl Mars’ta bence epeyi eksik ve yanlış dilgetirilmiş.
Tabii, burada sorun, Mars’ın bilinen ilk insan kolonisi olacak olması. Ay Üssü de sıraya kondu ama Mars Üssü hala 2025-2030, oraya yerleşecek ilk insan tarihi olarak 50 yıldır değişmedi. Görünen o ki birden çok (muhtemelen 3) ülke yaklaşık aynı zamanlarda ilk insanlı uçuşu gerçekleştirecek. Uzaycılık tarihi ilk uzaya çıkış ve Ay’a gidiş konusunda böyle olduğunu imliyor. SSCB Venüs’ü, ABD Mars’ı yeğledi ama ABD 2 büyük mekik kazasıyla yarışı Çin’e kaptırdı. Ki burada da 3 ülke var (AB’nin bu yarışa hiç girememişliği, uzaycılığı başlatan onlar iken feci komik).
Demek ki neymiş?:
Ütopyacı x distopyacı çatışmasına gerek yokmuş. Bülüşsünler Mars’ı, herkes ütopyasını distopyalasın. Benim gibi birileri de, tarafsız gözlemci olarak durumu kayıtlasın.
Uzaycılığın ilk 60 yılından sonra bile, hala tüm o yanlışların yapılmak zorunda olmadığını savunanlardanım. Hataların pahalı bedelleri de beni hiç bağlamıyor. Eğer insan türü zor ve yavaş öğreniyorsa, bunu öder.

(2 Aralık 2018)

Hiç yorum yok: