Pazartesi, Ocak 22, 2018

Yanılmış Devlet ABD

ABD’de hükümet kapanmak üzere.
Bu ne demek?
“1976 yılında Kongre'nin bütçe ve kamu harcamaları bütçesini geçirmekte kullandığı yasal çerçeve kabul edildiğinden bu yana hükümet resmen 18 kere "kapandı".
Ülkede hükümet en son 2013 yılında Barack Obama yönetimi döneminde 16 gün 'kapanmış', hiçbir kamu dairesi çalışmamıştı.”
Harç bitti, yapı paydos, durumu yani…
Bir devletin yanılmasını belirleyen; askeri, iktisadi, siyasi 12 parametrede 10 üzerinden puanlama sistemi var. % 50 alamadın mı, yanılmış devlet oluyorsun. Bir de böyle fiili durumlarda, hükümet kapanması, devlet konkordatosu gibi durumlarda, devlet yanılmış oluyor. 20. Yüzyıl’da Dünya’nın en büyük 5 hegemonları da dahi, borçlardan dolayı, bütçesi çöken çok devlet oldu, hem de aynı devlet birden çok kez durarak / kapanarak…
Biz, olaya Dünya Sistemi açısından bakıyoruz. Henüz uluslararası konsensusta Dünya Sistemi’cilerin konuyu bu açıdan ele alan bir makalesine raslamadım ama en tümel bakış açısı o şimdilik.
Buradan yokkutuplu Dünya tanımına varıyoruz:
Yani, en iyi çalışan ve en güçlü devletler bile işlevlerini yerine getiremez oluyor. Ki buna kabaca tarihsel çöküş dönemleri diyoruz.
Biz, hükümet kapanması dışında da, ABD’nin 11 Eylül 2001’den beridir aksayan ve arada yanılmış momente düşen bir devlet olduğunu düşünüyoruz.
Burada 2 şey çok önemli:
Bunu ABD’ye ABD hegemonlarının yapmış olması.
Tarihte de tüm büyük devletlerin sonunun bu türden gidişatla gelmiş olması ki Osmanlı da dahil buna.
Osmanlı, 1300-1600 arasında çıkıştaydı, 1600-1900 arasında inişteydi.
ABD, 1776-1980 arasında az inişli ve çok çıkışlı bir gidişat sergiledi, çünkü eski hegemon AB büyükleri, kendilerini bitirmek için çok uğraştı. Yani ABD, AB büyüklerinin kendini bitirmesi ile zirveye geldi.
Ayrıca, AB’nin en büyük 3’ü olan İngiltere, Fransa ve Almanya’dan bugünkü ABD topraklarına sürekli göç oldu. Eğer bir ülkenin vatandaşları, ülkeyi terkediyorlarsa, o devlet artık yavaş yavaş bitiyor demektir.
Buradaki en önemli parametre, 1945-1980 / 1990 arasındaki çıkışı; 1980 tarihli hem Askeri Strateji 2000, hem de yine 1980 tarihli neo-globalist neo-liberalizmin batırmaya başlamış olması. İlki askeri, ikincisi iktisadi dönüşüm oldu. Siyasi açıdan ise ABD, kendi politik sistemini 2 ortadan daha uç sağ partiye kilitleyerek kendi sonunu getirdi.
Başka parametreler de var:
ABD, YMCA gelenekli bir AB ardılı koloniyalist ülke. 2050 gibi ise, nüfusunun yarıdan fazlası beyaz-değil olmuş olacak. Bu yeni gelenler de, kendi eski topraklarına sömürü uygulayacak ama iç oligarşide güç beyaz-değil’lere geçmiş olacak. Ki bununla da, yüzyıl gibi uzun bir sürede kademe kademe birleşerek büyüyen ve bugünkü toprak genişliğine ulaşan ABD’nin, yine kademe kademe küçülmesi ve parçalanması gelecek.
Bizi burada ilgilendiren en önemli konu şu:
ABD, tarihe Roma gibi bir çukur devlet olarak geçti. Kendi bilimi, sanatı, düşünü hiç olamadı ama ekonomik determinist bir mal birikimi oldu. Ve bu da, bir devleti kurtarmıyor, tek başına devlet yeterlisi de kılmıyor.
En makro-makro düzeyde bakılınca ise şu panorama var:
Dünya yıllık gayrisafi hasılasının 1 veya 2 katı olan, sermaye birikimi odaklanması, sıfırlanacak. Nasıl ki Doğu Hindistan başlıklı Hollanda ve İngiltere şirketleri, yine bugünkü gibi, onlarca devletten büyük bir ekonomik güç iken battılarsa, bugünkü Amazon, Microsoft, şu bu da batacak. Ayrıca, zaten batmak için çok uğraşıyorlar.
Yani burada şerh: Çokülkeli şirketler de, makro hegemon devletler gibi, kendilerini batırırlar. Bunu da haksız rekabet üzerinde yapageldiler. Gerçek sayılar açıklansa, diyelim Apple’ın / Iphone’un onu batıracak cezalar yemesi gerekir.
Askeri açıdansa, kalaşnikofu yenen modifiye Tatar yayı örneği gibi, ABD’nin yüksek teknolojili savaş bakış açısı, insan parametresini yenemedi: Taliban’dan IŞİD’e 35 yıllık süreç, bunu kanıtladı ve açımladı.
Geriye neler kalıyor?
Ekonomik olarak hiç. Bir tek altın belki. Tüm ekonomik sistemler, 10 yılda sıfırlanan bir gidişat içerisindedir ve bu 10 yıl bazan kısalır ve bazan az uzar. 2007 krizi, ilk müstakbel global ekonomik krizi çook öne aldı, belki 2029’dan öne bile aldı.
Biz bu gidişatın sonunu öngörüp, 1980 tarihli bir makalemizde, ABD’nin ve SSCB’nin ekonomik deteminizme yüklenerek, kendi sonlarını getirdiğini yazmıştık.
Biz, bu gidişatın sonunu 11 Eylül 2001’deki silahsız savaş konsepti ile de öngörmüştük. Silahlı savaş, yüksek teknolojili ve insansız savaş demek. Silahsız savaş ise bunun antitezi demek. 38 yılda ve 20-30 ülkede küçük savaş, gayrınizami savaş, asimetrik savaş, gerillasal savaş hep kazandı. Artık topyekun ve imhasal savaşta sıra ve bu, 3. Dünya Savaşı değil, 3. Dünya Savaşçıkları ertesinde oluşan milyonlarca göçmenin yarattığı kıtlık ve salgın demek.
ABD hükümeti nasıl olsa bir kez daha kapanır ve bir kez daha açılır. Henüz sonun ortası gelmedi, sonun başlangıcı dönemi geçerli…
ABD tarafından kurulmuş eğitim kurumlarında, sömürge valisi (ya da eski deyimle mandacı) olmak için eğitilmiş ama karşı tarafa, özgürlüğe, demokrasiye geçmiş biri olarak, ABD’nin mezartaşını dikeceğim günü sabırsızlıkla bekliyorum…
Evet, herkes için mutluluğun resmi farklı farklı…
Benimki de bu…

(21 Ocak 2018)

Hiç yorum yok: