ABD’de
hükümet kapanmak üzere.
Bu ne
demek?
“1976
yılında Kongre'nin bütçe ve kamu harcamaları bütçesini geçirmekte kullandığı
yasal çerçeve kabul edildiğinden bu yana hükümet resmen 18 kere
"kapandı".
…
Ülkede hükümet
en son 2013 yılında Barack Obama yönetimi döneminde 16 gün 'kapanmış', hiçbir
kamu dairesi çalışmamıştı.”
Harç
bitti, yapı paydos, durumu yani…
Bir
devletin yanılmasını belirleyen; askeri, iktisadi, siyasi 12 parametrede 10
üzerinden puanlama sistemi var. % 50 alamadın mı, yanılmış devlet oluyorsun.
Bir de böyle fiili durumlarda, hükümet kapanması, devlet konkordatosu gibi
durumlarda, devlet yanılmış oluyor. 20. Yüzyıl’da Dünya’nın en büyük 5
hegemonları da dahi, borçlardan dolayı, bütçesi çöken çok devlet oldu, hem de
aynı devlet birden çok kez durarak / kapanarak…
Biz,
olaya Dünya Sistemi açısından bakıyoruz. Henüz uluslararası konsensusta Dünya
Sistemi’cilerin konuyu bu açıdan ele alan bir makalesine raslamadım ama en
tümel bakış açısı o şimdilik.
Buradan yokkutuplu Dünya tanımına varıyoruz:
Yani, en
iyi çalışan ve en güçlü devletler bile işlevlerini yerine getiremez oluyor. Ki
buna kabaca tarihsel çöküş dönemleri
diyoruz.
Biz,
hükümet kapanması dışında da, ABD’nin 11 Eylül 2001’den beridir aksayan ve
arada yanılmış momente düşen bir devlet olduğunu düşünüyoruz.
Burada 2
şey çok önemli:
Bunu
ABD’ye ABD hegemonlarının yapmış olması.
Tarihte
de tüm büyük devletlerin sonunun bu türden gidişatla gelmiş olması ki Osmanlı
da dahil buna.
Osmanlı,
1300-1600 arasında çıkıştaydı, 1600-1900 arasında inişteydi.
ABD,
1776-1980 arasında az inişli ve çok çıkışlı bir gidişat sergiledi, çünkü eski
hegemon AB büyükleri, kendilerini bitirmek için çok uğraştı. Yani ABD, AB
büyüklerinin kendini bitirmesi ile zirveye geldi.
Ayrıca,
AB’nin en büyük 3’ü olan İngiltere, Fransa ve Almanya’dan bugünkü ABD
topraklarına sürekli göç oldu. Eğer bir ülkenin
vatandaşları, ülkeyi terkediyorlarsa, o devlet artık yavaş yavaş bitiyor
demektir.
Buradaki
en önemli parametre, 1945-1980 / 1990 arasındaki çıkışı; 1980 tarihli hem
Askeri Strateji 2000, hem de yine 1980 tarihli neo-globalist neo-liberalizmin
batırmaya başlamış olması. İlki askeri, ikincisi iktisadi dönüşüm oldu. Siyasi
açıdan ise ABD, kendi politik sistemini 2
ortadan daha uç sağ partiye kilitleyerek kendi sonunu getirdi.
Başka
parametreler de var:
ABD,
YMCA gelenekli bir AB ardılı koloniyalist ülke. 2050 gibi ise, nüfusunun
yarıdan fazlası beyaz-değil olmuş olacak. Bu yeni gelenler de, kendi eski
topraklarına sömürü uygulayacak ama iç oligarşide güç beyaz-değil’lere geçmiş
olacak. Ki bununla da, yüzyıl gibi uzun bir sürede kademe kademe birleşerek
büyüyen ve bugünkü toprak genişliğine ulaşan ABD’nin, yine kademe kademe
küçülmesi ve parçalanması gelecek.
Bizi
burada ilgilendiren en önemli konu şu:
ABD,
tarihe Roma gibi bir çukur devlet
olarak geçti. Kendi bilimi, sanatı, düşünü hiç olamadı ama ekonomik determinist
bir mal birikimi oldu. Ve bu da, bir devleti kurtarmıyor, tek başına devlet
yeterlisi de kılmıyor.
En
makro-makro düzeyde bakılınca ise şu panorama var:
Dünya
yıllık gayrisafi hasılasının 1 veya 2 katı olan, sermaye birikimi odaklanması,
sıfırlanacak. Nasıl ki Doğu Hindistan başlıklı Hollanda ve İngiltere
şirketleri, yine bugünkü gibi, onlarca devletten büyük bir ekonomik güç iken
battılarsa, bugünkü Amazon, Microsoft, şu bu da batacak. Ayrıca, zaten batmak
için çok uğraşıyorlar.
Yani
burada şerh: Çokülkeli şirketler de, makro hegemon devletler gibi, kendilerini
batırırlar. Bunu da haksız rekabet üzerinde yapageldiler. Gerçek sayılar
açıklansa, diyelim Apple’ın / Iphone’un onu batıracak cezalar yemesi gerekir.
Askeri
açıdansa, kalaşnikofu yenen modifiye Tatar yayı örneği gibi, ABD’nin yüksek
teknolojili savaş bakış açısı, insan parametresini yenemedi: Taliban’dan IŞİD’e
35 yıllık süreç, bunu kanıtladı ve açımladı.
Geriye
neler kalıyor?
Ekonomik
olarak hiç. Bir tek altın belki. Tüm ekonomik sistemler, 10 yılda sıfırlanan
bir gidişat içerisindedir ve bu 10 yıl bazan kısalır ve bazan az uzar. 2007
krizi, ilk müstakbel global ekonomik krizi çook öne aldı, belki 2029’dan öne
bile aldı.
Biz bu
gidişatın sonunu öngörüp, 1980 tarihli bir makalemizde, ABD’nin ve SSCB’nin
ekonomik deteminizme yüklenerek, kendi sonlarını getirdiğini yazmıştık.
Biz, bu
gidişatın sonunu 11 Eylül 2001’deki silahsız savaş konsepti ile de öngörmüştük.
Silahlı savaş, yüksek teknolojili ve insansız savaş demek. Silahsız savaş ise
bunun antitezi demek. 38 yılda ve 20-30 ülkede küçük savaş, gayrınizami savaş,
asimetrik savaş, gerillasal savaş hep kazandı. Artık topyekun ve imhasal
savaşta sıra ve bu, 3. Dünya Savaşı değil, 3.
Dünya Savaşçıkları ertesinde oluşan milyonlarca göçmenin yarattığı kıtlık ve
salgın demek.
ABD
hükümeti nasıl olsa bir kez daha kapanır ve bir kez daha açılır. Henüz sonun
ortası gelmedi, sonun başlangıcı dönemi geçerli…
ABD
tarafından kurulmuş eğitim kurumlarında, sömürge
valisi (ya da eski deyimle mandacı)
olmak için eğitilmiş ama karşı tarafa, özgürlüğe, demokrasiye geçmiş biri
olarak, ABD’nin mezartaşını dikeceğim günü sabırsızlıkla bekliyorum…
Evet,
herkes için mutluluğun resmi farklı
farklı…
Benimki
de bu…
(21 Ocak 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder