Cumartesi, Ocak 27, 2018

Siyah Kod: Felaket Yönetimi

Siyah kod, kısaca bir hastanenin acil bölümünü kilitleyebilecek acil olaylar ve durumlar demek. Her tür afet ve problem, kapasite aşımını yaratabilir: Bomba, fırtına, silahlı katliam, vd, vb…
ABD’liler, genel durumları şöyle özetlemişler:
“(1) A deceased person admitted to an ER,
(2) An emergency situation involving personal threats to safety of one or more persons in a hospital or other public place, including assaults, confrontations, hostage situations and threats of personal injury or attack,
(3) Bomb threat—evacuation due to threat of explosion,
(4) Mass casualties,
(5) Personal threat,
(6) Personnel threat,
(7) Infant abduction,
(8) Severe weather alert.”
Özetle: Kalp krizi, rehine gibi durumlarda hastane içinde birilerinin tehdide maruz kalması, bomba, kitlesel kayıplar, kişisel saldırı, personele saldırı, çocuk kaçırma, hava durumu sorunları.
Burada, zamana ve mekana karşı yarış sözkonusudur.
Türkiye ve metropolleri, son yıllarda bunlardan epeyine maruz kaldı ama ne yazık ki hala değil sınavı geçmek, henüz yaşanan şokta kilitlenmeme durumuna bile varamadı siviller ve profesyoneller.
Çünkü:
Hiçbir tıbbi personel veya sıradan insan, olağanüstü durumlar için eğitimli değil. Türk insanının psikolojisi de, ne yazık ki paniklemeye veya şoklanmaya çok yatkın. Acil durumdaki birini taşırken öldürme durumu, çok yaşanan olaylardan.
Neden böyle?:
Çünkü meslekiçi eğitim yok. Çünkü sivil savunma eğitimi yok. Herhangi bir kriz anında, herhangi bir şey yapabilecek bir kişi bulmak imkansıza yakın veya o kişi varsa bile, o kişinin tek başına devreye girip de, bir şeyler becermesine diğer insanlar ve malzeme izin vermiyor.
Bu türden olaylar çok kayıtlı.
Anımsadıklarım:
Bağdat Caddesi civarında 2000 başlarındaki bir kafe yangınında, bir garson kaçarken, engelli birini düşürdü ve onun ölümüne neden oldu. Bu, haber / güvenlik video kayıtlarında açıkça var ve o kişi yargılanmadı.
Sultanahmet Meydanı’nda bir rehber, canlı bombayı farketti ve bağırdı. Canlı bomba panikledi ve bombayı erken patlattı. Ölmeyecek kişiler öldü. Hedef belli ve kesin değildi. Onların ne olduğu belli olmadı.
Atatürk Havalimanı’nda bir güvenlik görevlisi, yine bir canlı bombayı durdurmaya çabaladı. Kendi öldü ve başkalarının da ölümüne ve yaralanmasına neden oldu. Canlı bomba da öldü.
Burada soru ve sorun ve sorunsal şu:
Kim ölecek, kim ölmeyecek?
Bunun uluslararası / nesnel kuralları bellidir. Bunun öznel kuralları değişebilir.
Öncelikle terkedilmesi gereken ilke, güvenlik öncelikli olanları, örneğin üst düzey devlet görevlilerini korumayı bırakmak. Sivilleri tehlikeye atmanın hiçbir anlamı yok. Görevliler de sıradan insanlar ve daha çok yaşamayı falan hak etmiyorlar.
Ortada 3-5 saldırgan, 1-2 bir şeyler yapabilir kişi ve tehlikeye maruz 100 salak sıradan kişi var. Bu 100 kişinin 10’u, canlı bombadan daha tehlikeli. İnsanlara yardım edeceğiz derken, durumu tam batırırlar.
İşte siyah kod, bunun üzerinden işletilmeli. En azından alaturka versiyonda.
Diğer bir deyişle:
Sivillerin vereceği zayiat, yıkıcıların vereceği zayiatı aşabilir. Önce bu engellenmeli.

(27 Ocak 2017)

Hiç yorum yok: