Yazdığım
binlerce metnin arasına serptirilmiş metinlerde, tüm insanlara yönelik olarak,
kendim dahil, genel bir nefret duyduğumu, bu nedenle psikopat ve sosyopat
eğilimli olduğumu hep yazmışımdır.
Benim
gibilerden genelde seri katil çıkar.
Oysa, hiç
insan öldürmedim ve buna niyetim de yok.
Psikiyatristler
ve psikologlar, benim gibileri önceden teşhis edebilip, ağaç yaşken eğilir,
örneğinde olduğu gibi, (her ne demekse) beni baştan terapilemek istediklerini
söylediler. İki tanesi, arkadaşımdı üstelik. Bence, ironi bu.
Bunlar,
bu ülkenin geleceğini yok eden politikacıların terapisine, maçaları sıkmadığı
için, hiç mi hiç niyet etmediler ama.
Daha da
ironiği var:
Beni 6
yıl tedavi eden ve arkadaşım olan psikiyatrist, benim ahlak kurallarına uyan
biri olduğumu, o nedenle psikopat sayılacağımı söyledi bana.
İroniye
bakar mısınız?
Bir deli,
doktorunu kendisinin psikopat olduğuna ikna etmeye çabalıyor.
Hiç
insan öldürmedim, çünkü 10 ya da 100 insan öldürmek yüreğimi soğutmazdı. Bana
10 veya 100 milyar insanı öldürmek gerekliydi.
Ki bu da
beni, ‘Savaş Oyunları’ filminde olduğu üzere, her durumda yitirilen bir oyun kurgusuna (beyin fırtınasına)
iteledi.
Ben rasyonel bir psikopatım yani.
İnsanları
öldürmek yerine, Homo Sapiens türünü evrimle ortadan kaldırmanın çok bin yıllık
projelerini ürettim. İnternette bolca var, bakabilirsiniz: Homo Posterus
metinleri.
Diğer
bir rasyonalizasyonum, kurmaca öykülerdeki Hannibal ve Joker örneklerinin, daha
çok insan öldürebilmek için kendilerini öldürtmesi durumu. Joker, ‘Tanrılar
Aramızda’da Superman’e kendini öldürtür, çünkü karısını ona öldürtmüştür.
Superman da gider, diktatör olur, Dünya’nın canına okur.
Öykü, ne
kadar tanıdık, değil mi?
Onları
kurtaracağım derken, milyonları mezara yollayan birileri…
Şiddete
dayalı romanlar, çizgiromanlar, filmler, diziler, bilgisayar oyunları tüketmek,
beni kuramdan uygulamaya geçmekten alıkoydu. Çünkü, hepsini olmayana ergi ile değilledim. Bunu
yaparsam olmaz, şunu yaparsam yine olmaz, gibi…
Her
ikisine keyifli birer saygı duysam da, Joker ve Hannibal bile beni buna ikna
edemedi.
Ben
insan türünü yok edeceğime, onu bir sonraki türe evrilten bir gelecekbilim
geliştirerek, değişik bir kulak gösterme taktiği izledim.
Bırakıyorum,
insanlar birbirlerini yok ediyorlar, seve seve, öpe öpe…
Çünkü,
faşizm ve engizisyon zamanlarında ve yerlerinde sevgi / aşk / hümanizm,
fataldir. Nazizm, gayet hümanist bir ideolojiydi ama hüman saydıkları, dar bir
örnekleme idi.
Tek bir
insanı yönetmeme ve tek bir insan tarafından yönetilmeme oto-anarşizmim ile de, devletin yokluğunda ayaktakımının yediği
herzelere çok kızıp, onları toptan yok etmek yerine, devletin ve 2.
Cumhuriyet’in inşası yolunu yeğledim.
Yani:
Kimi
makro-tezler, tam tersini / antitezini gösterebilir ama ırmak ters yöne aksa
da, daima denize varır.
İşte
ben, hiçlik bile değil, eksi varlık okyanusuna erdiğim için, kendi ölümümü
sevecen bir hüzünle izliyorum.
Sonuçta
Joker de, Hannibal de, kendini öldürtmüştü.
Değil
mi?
Atları
da vururlar.
Değil
mi?
1929
bitmez, 2029 gelir.
Değil
mi?
Bitmedi,
daha çok var.
Değil
mi?
Beter
olun.
Değil
mi?
İşte bu
da, benim ototerapi sürecimin 44
yıllık özetidir.
(9 Ocak 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder