Perşembe, Ocak 11, 2018

Felaket Yönetimi: Ütopyalar Nasıl Distopya Yapılmaz?

Ek olarak bir de: Distopyalar, ütopyaya nasıl dönüştürülür?
Bunlar; hem Homo Posterus’un, hem de bilimkurgu roman yazarlarının sormayı ve yanıtlamayı akıl edemediği 2 problematik.
Yanıtlarımız:
Hayır, bunları Homo Sapiens yapamaz: 5 bin yıldır limit tarih / Dünya Sistemi ile bunu tümevarımsalca kanıtladı bizce.
İstisnalar var tabii, her zaman oldu, oluyor, olacak tabii.
Ancak, bunu temelde yapacak olan, sonraki tür(ler)dür.
Gelelim, eldeki Mars-kurmaca örneğine:
Mars’a insan gönderilmesine taraftar olan n taraf ve Mars’a aşama aşama yollanan n kuşak için, çok farklı Mars ütopyaları vardır.
Bunların hepsi de distopya kılınır.
30 bin kilometrelik Clarke uzay asansörü parçalanır, uydulardan Phobos, bombayla parçalanarak Mars yüzeyine düşürülür. Tüm bunlar, en kötünün de kötüsü olan bir meta-kaos yaratır: Kızıl Mars, Mars olur, yani susuz gezegendeki karbon dioksit ve su buzları, bir biçimde başka formlara dönüştürülür. Sorun, bunun 30 bin yıl yerine, 30 yılda yapılmasıdır.
Bunun dışında, tüm insan yanlışları, para hırsı, her tür din, distopya olacağı baştan belli ütopyalar, şu bu, insanlarla birlikte Mars’a gelir:
İnsanlar gittikleri yeni yere eski kendilerini de götürürler, yeni insanlar olmazlar.
Mars Üçlemesi’nin sonul amacı olmasa bile, çıkarsattığı budur. Kaldı ki ilk uzay devleti Asgardia, bunu 3 ayda becerdi, gerçek tarihin ve yaşamın içinde üstelik.
Bizim iyimserliğimiz, bunun yazgı olmadığı. Kötümserliğimiz ise, % 51-99 olasılıkla bunun hep böyle olmuşluğu, oluyorluğu, olacaklığı.
En ironiği de şudur:
Ölenlerin bir bölümü de dahil olarak, bazı insanların uzun vadeli planı, zaten Mars’ı öyle kılmaktır. İnsan türü, bunu en kötü ve zararlı yönünü bulur ve uygular.
Ancak, yıkımın görkemi estetiktir.
Felaket yönetiminin bir bölümü ise, şudur:
Bazı plancılar ve simülasyoncular, bu işin zaten buralara geleceğini önceden bildiği için, nefret ediyor olsalar bile, buna yol açan insanları dahil, mümkün olan herkesi kurtarabilmeye çabalarlar:İşte o, tam bir mükemmel felaket yönetimidir.
Ve bu durumda, sürekli muhtemel ölüm sayılarını verirler: 10, 100 bin… Bunu da pratikte, kimi yarıya, kimi onda bire düşürürler, olması gerekenden veya olağan olarak gerçekleşenden yani.
Daha da ironiği, uzun Mars yolculuğu boyunca, onlara sadist sayılacak denli zor simülasyonlar hazırlayıp, duruma hazırlayan kişinin kendisi de, sabotajlarda ölür. Ancak kendisi, buna da hazırdır. Gereken düzeni kurmuştur: Phobos düşürülür: Onun da sonul planı budur zaten.
Asıl önemlisi şudur:
Tüm felaketler olup bittikten sonra, Mars hikayesi ancak yeni başlamaktadır.
Bu roman, yalnızca ilk cildinde bile, bunu becerebilmiştir.
Yazar, bunu hesapladı veya hesaplamadı ama helal olsun. Bilimkurgu roman yazarları içinde, bu kadar somut tasarımcı çok-çok az çıkmıştır.
Yani, belki 2030 gibi Mars’a gerçekten insanlar gittiğinde, 2330’da olacak olanlar, o kitapta yazılmış olanlar olabilir büyük olasılıkla.
Dolayısıyla, oradaki hatalardan mümkün olduğunca kaçınmak gerekiyor.
Asgardia örneği ise, bunun biraz zor olduğunu kanıtlıyor ve açımlıyor.
Felaket yönetiminde, ütopya distopyaya, bir tetikleme, bir zemberek atımı ile dönüşür. Yapılabilecek olan şey, o tetiği tutabilmektir.
Gerisi, bildiğimiz gerilla uzaycı grubu, 7 kişi:
Tüm kararları içeride alan, uygulayan ve ödeyen bir komün.
7 ama, 14 bile değil.
Mükemmel uzaycı devleti için, Platon sayısı çook büyük bir sayıdır.
Uzay da, 7 kişinin birarada yaşaması için bile, çok zorlayıcı sınırlar taşır.
Şimdiki doğrusal programlamada sınırlayıcı denklem doğruları bunlardır.

(9-10 Ocak 2018)

Hiç yorum yok: