Bununla
e-devlet kastedilmiyor, Echelon türünden internet üzerinden herşeyin izlenip
kaydedildiği Büyük Birader dünyası da kastedilmiyor.
Sibernetik,
etimolojik olarak Eski Yunanca’da, ‘kibernos / dümen yekesi’ anlamını taşırmış.
Yeke; gemiyi yönetir, yani ne tarafa gideceğini belirler. İngilizce’deki
‘govern / yönetmek’ fiilinin de bu kökten geldiği önesürülür.
Wiener,
sonradan sibernetiğe bir bilim ve bir terim olarak, eksi geri beslemeli sistem anlamını kazandırdı: Canlıların canlı
kalmak için yaptıkları anlamında, ısı çoksa azaltmak, azsa çoğaltmak ve bir
denge ısısı bulmak anlamında.
İşte ‘sibernetik-yönetimli-devlet’teki
sibernetik, bu ikinci anlamı taşıyor. Yönetim de, yönetmsizlik anlamını taşıyor
ama bu anarşist bir yönetimsizlik
değil, sistemin birikmiş yıkıcı enerjisini
emme veya sistemin dışına atma süreci. Buradaki yıkıcılıkla da, tüm şiddet
eğilimlerinin silinmesi kastedilmiyor.
5 bin
yıllık devlet tarihinin sonunda, tüm devletler / ülkeler / kültürler, tepkisini
boşaltamamış etki, sonucuna ulaşamamış neden ile çok fazla dolduruldu.
O
nedenle biz, şu savdayız:
21.
Yüzyıl’ın devletinde, çığ / domino / kelebek etkisi, tepkisi, nedeni, sonucu
yaratabilecek tüm birikmiş ve biriktirilmiş zemberek enerjilerini, sistemden
yıkıcı olmadan attırmak gerekli. Bunun çoğunu da zaten 4-8 makro-makro global
kriz yapacak. Bunun denetimli ve yumuşak olması yeğ ama denetimsiz ve sert
olacağı gibi bir tarihsel eğilim var.
Bunları,
devlet karşıtı bir oto- ve kuramsal
anarşist olarak yazıyoruz.
Yani:
Devletin çözülebilmesi için, önce düğümlerinin çözülmesi gerekir ki psişik
iyileştirmenin bazı alanları da bu tarz bir teknik kullanır: Ona giderek
küçülen ateşler yaktırarak, bir piroman’ı yakma takıntısından kurtarma yolu
gibi.
İnsanları,
satılık oylarının olduğu durumdan, oylarının sonucunun sorumluluğunu taşıma
durumuna evriltmek peşindeyiz. Bunu bin alanda daha böyle kılmak tasarımındayız.
İnsanların kendi adlarına / yerlerine / için düşünmeleri, karar vermeleri,
seçmeleri yönünde zorlamak arzusundayız.
Bunu yaptıkça
da onlar ister istemez, Homo Sapiens’ten Homo Posterus’a evrilecekler.
Yani, biz
insan türünü yavaş yavaş dönüştürme yoluyla
yok ederek, onu başka ve yeni bir türe aştırarak, meta-yıkımı kuramsal
düzeyde tasarlayan anti-hümanist bir anarşistiz. Tersi durumda, işi nükleer
bombalar halledecek nasıl olsa…
Biz;
insanların daha iyi / doğru / güzel olmasını değil, daha az kötü / yanlış / çirkin
olmasını hayal ediyoruz.
Çirkinci
sanatımız da, insanların çirkinliklerini onlara gösterip, güzel sandıkları o
çirkinliklerden azat etme içindir. Haa, azat olmuyorlar mı, köle köle yerler
Sodom-Gomor cezasını veya yerler atom bombalarını…
Dönelim devlette
birikmiş boş enerjilere:
Devletin
/ toplumun / ülkenin / kültürün kabaca iktidar seçkinleri, kitle, entellektüel sacayaklarından
oluştuğu kabul edilir. Entellektüel kesimin oranı %o 1, iktidar seçkinlerinin
oranı % 1 olursa, kitlenin oranı % 98,9 olur. Burada, iktidar seçkinlerine
hizmet ederken durumdan / sömürüden nemalanan eğitimli, bürokrat, teknokrat,
kognokrat, infokrat nitelikli % 5-10’u da tali iktidar seçkinleri sayıyoruz.
Bunların
iktisadi, siyasi, askeri boş enerjileri ayrı; bilimsel, düşünsel, sanatsal boş
enerjileri ayrı ayrı ele alınıp, sonra sentezlenebilir veya eşzamanlıca içiçe
işlenebilir.
Bu, bir
başlangıç tanım momenti.
Nokta.
Es.
(3 Ocak 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder