Perşembe, Ocak 04, 2018

NEK: Virüsler

Virüsler, tek başlarına üreyemezler.
Virüsler, bakterilerle birlikte vardı, var, var olacak da gibi görünüyor.
Virüsler, bakterilerin içinde ürüyorlar.
Çünkü, bakterilerde (özellikle çekirdeklerinde) su var, virüslerde su yok. Ve DNA, su olmadan belli bir kolaylıkta ikiye bölünemiyor. Hidrostatik / hidro-elektro güçler bunu böyle yapıyor çünkü. (Oktay Sinanoğlu, anılarında bunun nasıllığını gençken açımlayıp kanıtladığını söyler.)
Soru, DNA’nın bakterilerin içine girmişliği gibi, virüslerin de içine girmişliği olup olmadığı veya virüslerle girip kalıcılaşıp kalıcılaşmadığı.
Evrim süreci boyunca en az 46 kez / farklı çokhücrelileşme yaşandığı gibi, bu virüs bakteri içine ve DNA virüs içine girme-yerleşme durumları da 1’den çok kez yaşanmış olabilir.
DNA’nın öldürücü olmadan kalıcılaşma ve pozitif-sembiyözleme ama virüsun negatif-sembiyözleme farkı da, o elektro-statik farkta yatıyor olsa gerek.
Virüs hücre duvarı tam protein (ve hidrofob / hidropat) ama DNA tam öyle sayılmaz.
Buradan çıkan sonuç, virüsler olmadan bakterilerin de süremeyebileceği gibi bir önerme. Bir tür ko-evolüsyon sözkonusu gibi.
Çokhücrelilik için ise durum biraz farklı, çünkü özelleşme ve organlaşma tekhücreli canlılarda da var.
Burada sorun; virüsten bakteriye ve geriye biyo-topolojik aktarım, tekhücreliden çokhücreliye ve geriye biyo-topolojik aktarım. Negatif ve/ya pozitif olarak bir etki(leşim) ağı var ortada.
Bu süreç, kabuklu deniz canlılarının kalsiyum karbonat / bikarbonat üzerinden canlılardaki karbonun tamamına yakını (evrimsel bir süreçle) canlıların dışına atması ama bunun inorganik (yerçekimi ve tektonik) nedeniyle olması durumu akla geliyor.
Canlılık; atmosferi (hidrojen-diğerleri, metan-amonyak, karbon dioksit ana, oksijen-nitrojen gibi) 4 farklı evreden de geçirdi. En makro-makro düzeyde; o süreçler ve karbonun dışa atılması süreci ikilisi ve virüs-bakteri ve tekhücreli-çokhücreli ilintisi ikilisi, özel işlevler taşımış / taşıyacak olabilir.
Bu açıdan bakınca, evrimin 1-2 milyar yıl sonrasını da öngörebiliriz belki.
Bir de makro-makro evrim-topolojisi tasarlayabiliriz belki.

(2 Ocak 2017)

Hiç yorum yok: