Birinci
Cumhuriyet battı, ona tamam. Artık üzerinden 5 yıl geçti, ona da tamam.
Bu
ülkede; 1968’liler ve 1978’liler vardı ama 1988’liler, 1998’liler, 2008’liler
yoktu ve olamadı. 2013’lüler Gezici modunda ortaya çıktı ama fos çıktılar onlar
da. Hatta bunlara bile tamam…
1940’lardan
1980’lere Türkiye’de 10 yılda 1’lik yazar kuşağı geleneği hep sürdü.
1983-2018
arası ise, kof ve bomboş kaldı. Olay, vara vara 15’indeki yazar tipi düzeyine kadar indirildi.
Eknot:
2006-2015 arasındaki 10 yıllık süre, Türkiye’nin taa Osmanlı’dan beridir çok
verimli bir alanına, fıkra, köşe yazısı, jurnal alanına, 2 büyük muhalif
gazetenin blog sayfalarıyla 15 bin kişiye yazar aday adaylığı olanağı
yaratılması ve bu olanağın 0 ve hatta eksi düzeyde harcanması ile de geçti.
Yeni Olgu’daki 300 kişide 3 tane belki yazar çıktı, belki çıkmadı, durumu,
burada da geçerli oldu. Yani; bolluk ayrı dert, kıtlık ayrı dert, olanaklar
açısından.
Çok
değil, birkaç yıl öncesinden başlayarak, uçurumdan çıkışın sinyalleri ve ışık
göz kırpmaları belirmişti ama. Ki zaten neo-liberalizm de, 2007’den beridir pilini
tüketmişti, pasta bitmişti, yiyemeyenler aç kalmıştı.
Arayış
başladı böylelikle. Bu arayış, 2020’ler başlarında belki ilk çıkışlarını
yaratır: İstatistikler öyle olması gerektiğini söylüyor: 1940-1960 arasındaki
çöl döneminden sonra, 1960-1980 arası vaha dönemi olmuştu çünkü. 1980-2000
arası kuru çöl, 2000-2020 arası yarı-çöl ile geçti. Tarihin böyle cilveleri ve
siklusları var işte, hem de birçok dalga boyunda ve genlikte.
Zarardan
dönülenin her yeri kar, hesabıyla bakarsak:
Artık
tam burjuva kuşaklarımız var. Köy bitti. Varoş bile bitti, çünkü arabesk bitti.
Uluslararası kuşaklarımız da mevcut.
Ancak bu
kadrolarla bile hala, polisiye veya bilimkurgu çıkışı umamıyoruz. Yeni kuşaklar
da büyük ebeveynleri ve ebeveynleri denli cahil ve aptal çünkü. Hala dar
kafalılar, hala taşralılar. İnternet bunları böyle yaptı.
Onların
yerine, bari gerçek bunalım edebiyatı
(uyuşturucu, alkol, depresyon şu bu) umuyoruz, Mehmet Kartal’ın gerçek
hırsızlığı / kriminalitesi ve gerçek anısal yazarlığı gibi (o bir prototipti,
kendisi de erken vefat edenlerden oldu).
Fanzinler
ne yazık ki kendini kötü harcadı.
Sen,
ben, bizim oğlan edebiyat cemaati dergileri de aynı tas aynı hamamda: Bugün 85
yıllık Varlık neyse, 85 haftalık Çevrimdışı İstanbul da aynen devam… İnsan,
koca yüzyılı bu kadar beyhude harcayabilirdi.
Kimsenin
aklına ‘33 İstanbul 2015’i yazmak gelmedi. Oysa, ‘3 İstanbul 1915’i birebir
günümüz verilerine uyarlasalar, o bile tek başına belge-roman ortaya çıkarmaya
yeterdi.
Yani;
yazılacak konu çok, yazılacak form çok (twitteratür, vd). 2018 modeli Sait Faik
bile hala mümkün şimdi ve burada. Ve hatta Memduh Şevket 1905 yerine, Memduh
Şevket 2025 bile mümkün.
Kadın
yazar çıkamıyor, çünkü kadın çıkamıyor. Arendt, Curie, Luxemburg çıkamıyor
yani. Erdoğan, Curie olabilecekken, ruhsuz Ankaralı kadın yazar tipinin yeni
çeşitlemesi oldu çıktı:
Ay, bir
sıkılıyorum, bir sıkılıyorum, bildiğin gibi değil…
Hala
negasyon yani…
Hala boş
alan sonsuz geniş yani…
Yazar
aday adaylarımız hala salak ve cahil yani…
(16 Ocak 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder