Hoşafın
yağının kesilmesi; hem Türkçe’de bir deyime, hem de tarihteki gerçek bir olaya
ilişkin bir anekdota karşılık gelir:
Yeniçeriler
/ yeniçerilik, adlarının belirttiği üzere, yeni bir askeri düzenliliğe denk
gelmesine karşın, aradan geçen yüzyıllar içinde, yeniden eski-düzenli’leşmiş ve
ülkeyi dış sorunlardan koruyacağına, içeride haraç kesen, sivil terör yapan bir
kurum / ocak durumuna gelmiştir. Batan Osmanlı’da habire isyan çıkarıp, padişah
veya sadrazam kellesi alıp, arada ulüfe nasiplenir olmuşlar. Arada biri reformlar
geldiğinde de, bunların kirli yemek kapları değiştirilmiş, aynı kepçeyle kuru,
pilav ve hoşaf verilmez olmuş, böylelikle hoşaf gerçekten yağsız kalmıştır.
Onlar da isyan nedeni olarak bunu seçmişlerdir: Hoşafın yağı kesildi,
istemezük… Sonra, hepsinin kellesi alınmış ve Nizam-ı Cedit (yeni düzen) adıyla
yeni bir askeri düzen kurulmuştur. Ordu, aradan geçen yüzyıllar içinde hala, ‘yeni-1,
…, yeni-N’ biçiminde düzeltile düzeltile, bir türlü gününün koşullarına
ulaşamamaya, mehter adımı 2 adım ileri 1 adım geri gitmeye devam etmektedir.
Bizce,
Batan Cumhuriyet’in Malları dizisinde sorun edilen, kültürün eski nizamlarında ısrar etme açmazı sorunu da bunun gibi,
hoşafın yağı kesildi, istemezük absürdülüğündedir.
Batılılaşma
üzerinden dil yenileşmesi, edebiyatta 1838 Tanzimat yerine, 1938 TDK ile
yapılabilmiş, 36 bin sözcüklük eski sözlük tasfiye edilip, 36 bin sözcüklük
yeni sözlük kurulmuş, o da yetmemiş, 1968 ve N yazar icadı 18 bin yeni sözcük
daha eklenmiştir.
Da,
aradan 130 yıl geçmiştir ve üzerine 50 yıl daha geçmiştir. Bugün TDK sözlüğünde
110 bin civarında sözcük / başlık vardır ve Tanzimat kültürel momentli ama 1888
kronoljik momentli Kamus-u Türki’deki kabaca 36 bin sözcüğün hemen hiçbiri,
yeni sözlüklerde yer almamaktadır. İronik olan şey ise, dilde eskiciliği
savunan yeni Osmanlıcılar’ın hiçbirinin o eski-kutsal (Arapça ve Farsça
kökenli) 36 bin sözcüğü bilmemesi ve Osmanlıca (Arap Alfabeli Türkçe)
öğretiminin sol cenaha kalmış olmasıdır.
Arada 1905
gibi erken bir momentte çıkan Memduh Şevket gibi, muhafazakarın hası bir adamın
öykülerindeki dil, 2020 momentinde bile hala anlaşılır durumdadır ama diyelim ondan
az sonraki Halide Edip için böyle değildir.
Yani,
hoşafın yağı bir kesilmekte, bir geri gelmektedir, mehter adımı hesabı edebiyat
ve dil dönüşümü yani.
Evet,
sorumuz bu:
Hoşafın
yağı ne zaman kesilir?
Hangi
Cumhuriyet ne zaman kurulur?
1930 ve
1960 dil zıplamasından sonra, 1990’ları bomboş harcayıp geçtikten sonra, 2020
dil zıplaması olur mu?
(19 Ocak 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder