Cumartesi, Ocak 13, 2018

Oğuz Atay ve Leyla Erbil

“Bir alıntı:
X1: Hikmet'in trajedisinde, bence önemli unsur, bütün 'yıkım'ların onun davranışlarından doğması 've fakat' onun bu felaketleri talih'in kudreti'ne bağlamasıdır. Oğuz Atay  (Günlük)…
Ulkureha: Atay'ın melokomikliği ise, yaşayıp herkesin burnundan getirmek istediği halde, erken ve 0 okurla mortu çekip, 30 yıl sonra ‘best-seller’ olmasıdır.
Ulkureha: Atay'ın kitapları, trajik değil, melokomiktir; kendisi ise, entellektüel değil, entelejensiyadır (bakınız Svetlana).”
İşte tam da bu…
Bu adam (İstiklal Marşı’nı duyunca hazırola geçen türden bir) Ankaralı. Bu adam bilimci. Bu adam akademisyen. Bu adam yazar. Ve bu adam, kof kişilikli ve beyinli.
Bizim temel savımız şu:
Birinci Cumhuriyet’in batmasında, bu 2. dönem, daha çok 1960’ların sonrasının özgürlük ortamında yeşermiş ve çıkış yapmış yazarların payının epeyi yüksek olduğu yönünde… Not: Gerçek Cumhuriyet dönemi yazarı olan 1. dönem olan 1940’lar kuşağı ise, toptan içeride yatarak, aç karnına büyük fedakarlıklar yapmışlardı. Bu da bir karşılaştır-karşıtlaştır.
Cumhuriyet’in değerlerine sahip çıkmaları gerekmiyordu, böyle bir zorunlulukları da yoktur, yazarların böyle sorumlulukları yoktur, vardır sanılır ve sayılır ama yoktur: Çünkü varsayılınca entelejensiya olunur, varsayılmayınca özgür beyinli ve entellektüel olunur. Sorun, çıkmış gibi yapmalarında ve hala (şimdi ve burada) öyle gösterilmelerinde.
Erbil de, tam o dönemin ve yerin kadın-yazarı.
Ama aynı:
Kof kişilikli ve kof beyinli…
Bildiğimiz eski çeyiz sandıkları gibi kokuyor sayfaları…
Atay ise, bugün rahatça bildiğimiz andropozlu sayılan türden… Erken andropozlu ve erken ölümlü…
Bence acımasız olan, yaşarken değil, öldükten 30 yıl sonra ünlü olması ve onu solun değil, sağın yeniden keşfetmesi…
Sağ, 1990’larda Atay’ı ve Tanpınar’ı birlikte keşfetti. Seyyar sahhaf olduğum için, durup dururken sıkmabaşlılar, birden bu ikisini sormaya ve almaya başlayınca, ‘noluyoz lan?’ olmuştum. Sonra sonra kerrakeyi gördük:
O sağ, 1. Cumhuriyet’i bir güzel gömdü.
Atay-Erbil çizgisinin devamı da, bu işin goygoycusu oldu bir güzel…
Yok efenim, İslam modernleşiyormuş; yok efenim, İslam dünyevileşiyormuş.
Gördüler Hanya’yı Konya’yı…
O 10 yıl boyunca övdükleri kişiler, onları bir güzel içeri attılar…
Bugün Selim İleri, nasıl Zaman’da yazabildiyse, 2000 gibi hala yaşıyor olsaydı, bence Atay da yazardı…
Bildiğim kadarıyla Oktay Akbal da, sağın edebi bir yayın organında (belki Hisar’da) yayınlanmıştı. Şimdi, o da solcu sayılıyor…
Hal böyleyken, eleştiri böyle efenim…
Vaa mı başka izah tarzı?
(Bilmeyenler, yeni kuşaklar ve gelecekteki sonraki kuşaklar için not: Son cümle, 1960-2000 arasında 1. Cumhuriyet’in şeyini şeyttiren, 3 darbe şeysili (Çoban Sülü) Süleyman Demirel’in bir lafıdır, o zamanlar ağzını yaya yaya, boynunu kıra kıra söylerdi bunu…)

(18 Ocak 2018)

Hiç yorum yok: