“Bir
alıntı:
X1:
Hikmet'in trajedisinde, bence önemli unsur, bütün 'yıkım'ların onun davranışlarından
doğması 've fakat' onun bu felaketleri talih'in kudreti'ne bağlamasıdır. Oğuz
Atay (Günlük)…
Ulkureha:
Atay'ın melokomikliği ise, yaşayıp herkesin burnundan getirmek istediği halde,
erken ve 0 okurla mortu çekip, 30 yıl sonra ‘best-seller’ olmasıdır.
Ulkureha:
Atay'ın kitapları, trajik değil, melokomiktir; kendisi ise, entellektüel değil,
entelejensiyadır (bakınız Svetlana).”
İşte tam
da bu…
Bu adam (İstiklal
Marşı’nı duyunca hazırola geçen türden bir) Ankaralı. Bu adam bilimci. Bu adam
akademisyen. Bu adam yazar. Ve bu adam, kof kişilikli ve beyinli.
Bizim
temel savımız şu:
Birinci
Cumhuriyet’in batmasında, bu 2. dönem, daha çok 1960’ların sonrasının özgürlük
ortamında yeşermiş ve çıkış yapmış yazarların payının epeyi yüksek olduğu
yönünde… Not: Gerçek Cumhuriyet dönemi yazarı olan 1. dönem olan 1940’lar
kuşağı ise, toptan içeride yatarak, aç karnına büyük fedakarlıklar yapmışlardı.
Bu da bir karşılaştır-karşıtlaştır.
Cumhuriyet’in
değerlerine sahip çıkmaları gerekmiyordu, böyle bir zorunlulukları da yoktur,
yazarların böyle sorumlulukları yoktur, vardır sanılır ve sayılır ama yoktur:
Çünkü varsayılınca entelejensiya olunur, varsayılmayınca özgür beyinli ve entellektüel
olunur. Sorun, çıkmış gibi yapmalarında ve hala (şimdi ve burada) öyle
gösterilmelerinde.
Erbil
de, tam o dönemin ve yerin kadın-yazarı.
Ama
aynı:
Kof
kişilikli ve kof beyinli…
Bildiğimiz
eski çeyiz sandıkları gibi kokuyor
sayfaları…
Atay
ise, bugün rahatça bildiğimiz andropozlu sayılan türden… Erken andropozlu ve
erken ölümlü…
Bence
acımasız olan, yaşarken değil, öldükten 30 yıl sonra ünlü olması ve onu solun
değil, sağın yeniden keşfetmesi…
Sağ,
1990’larda Atay’ı ve Tanpınar’ı birlikte keşfetti. Seyyar sahhaf olduğum için,
durup dururken sıkmabaşlılar, birden bu ikisini sormaya ve almaya başlayınca,
‘noluyoz lan?’ olmuştum. Sonra sonra kerrakeyi gördük:
O sağ,
1. Cumhuriyet’i bir güzel gömdü.
Atay-Erbil
çizgisinin devamı da, bu işin goygoycusu oldu bir güzel…
Yok
efenim, İslam modernleşiyormuş; yok efenim, İslam dünyevileşiyormuş.
Gördüler
Hanya’yı Konya’yı…
O 10 yıl
boyunca övdükleri kişiler, onları bir güzel içeri attılar…
Bugün
Selim İleri, nasıl Zaman’da yazabildiyse, 2000 gibi hala yaşıyor olsaydı, bence
Atay da yazardı…
Bildiğim
kadarıyla Oktay Akbal da, sağın edebi bir yayın organında (belki Hisar’da)
yayınlanmıştı. Şimdi, o da solcu sayılıyor…
Hal
böyleyken, eleştiri böyle efenim…
Vaa mı
başka izah tarzı?
(Bilmeyenler,
yeni kuşaklar ve gelecekteki sonraki kuşaklar için not: Son cümle, 1960-2000
arasında 1. Cumhuriyet’in şeyini şeyttiren, 3 darbe şeysili (Çoban Sülü)
Süleyman Demirel’in bir lafıdır, o zamanlar ağzını yaya yaya, boynunu kıra kıra
söylerdi bunu…)
(18 Ocak 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder