İlki MÖ
300, ikincisi MS 1 momentli.
İlki
Antik Yunan, ikincisi Roma iktidar zirvesini temsil ediyor.
İskender
Yunanlı değil, Makedon ama Sezar Romalı.
İkisi
de, savaşçı, fetihçi, diktatör.
İlki
İskenderiye Kütüphanesi’nin kuruyor, ikincisi onu yakıyor.
İlki
İslam Dünyası’nda bile bilinirken, ikincisi Anadolu’da bile bilinmiyor. İskender,
Çin’e değil, Afganistan’a varabildi; Sezar zamanında Roma-Çin ticareti ve İpek
Yolu vardı.
İlki,
Afganistan’da bile, Eski Yunanca kültürünü kurdu ve yaşamasına neden oldu;
Sezar’ın ise, Latince kültürüne katkısı olmadı, aslına bakılırsa hiç Romalı
diktatörün ve yazarın olamadı. Latince’nin bugün bile hala var olmasının
nedeni, asla Hristiyan olmamış Roma yıkıldıktan epeyi sonraki Hristiyanlar’ın,
aslı Hristiyanlk olmayan Katoliklik üzerinden Latince’yi benimsemesi. Ancak,
Eski ve Yeni Latince, neredeyse 2 tümden farklı dil sayılabilir, ikincisi
sonradan yaratılmış olarak limit tümüyle yapay çünkü. (Bizim Eski ve Yeni
Türkçe gibi de denebilir, yani bu durum, tarihte olabilen bir şey.)
Günümüzde
epeyi İskenderiye var ve bunların bazıları 19. Yüzyıl’da kuruldu. Bugün başka
bir Roma yok ama Müslümanlar bile, kurdukları devlete Roma dediler ama ironik
olarak, Bizans üzerinden Yunanca esinlenmeli ve Rum diye söylenmiş olarak.
İskender
Batı’da en çok Balkanlar’da kaldı, Sezar batıda İspanya’ya kadar gitti.
İskender
doğuda Afganistan’a kadar gitti, Sezar Anadolu’da kaldı. Demek ki yine de en
bariz farkları doğu-batı üzerinden işlemiş. Çünkü, (asıl veya Batı) Roma’dan
ayrılıp Bizans olan Doğu Roma, yeni başkent ve yeni kurulmuş İstanbul 300’den
300 küsur yıl sonra, 600’lerde Yunanca’ya yatay geçiş yaptı.
Not:
Eski Yunanca’nın MÖ 300 – MS 600 arasındaki iniş ve çıkışları tam kayıtlı
değil. Örneğin klasik Antik Yunan felsefecilerinin metinlerinin, diller
arasındaki dönüşümleri, artı mekanlar ve zamanlar arasındaki yer değiştirmeleri
tam haritalı değil, hatta çook eksik haritalı. İlk Hristiyan kayıtlarındaki
Eski Yunanca ve İskender izleğinin haritalanması gerekli.
Sezar,
cins adı (Roma üst düzey yöneticisi) olarak da anlamlı olduğu için, kahraman
özel adından çok, bir sıfat olarak var olmuş. Bilinen ilk ve en ünlü İskender
ise, o İskender. Bunun izlek eksikliğinde belli bir payı olsa gerek.
İskender,
3 klasik başusta Yunan felsefecisinin istediğini yapıp, Persepolis’i fethedip,
üstüne bir de persleşti. Sezar ise, İpek Yolu’nun kalıcı ve sürekli kıldı. Bu
açıdan Sezar, doğu-batı ozmosisini
yaratma açısından İskender’in çook üzerinde bir uzun dönemli etkiye sahip.
Sezar’dan 2 milenyum sonra bile, hala doğu-batı sorunsalı, aşağı yukarı o
zamanki tanımlarında seyrediyor. Ancak, İskender de, 3 klasik Yunan
felsefecinin bugüne gelişinde (daha doğrusu geniş alana yayılmasında) çok güçlü
bir etkiye sahip, çünkü eski Yunanca’yı doğuya taşıdı.
Bağlarsak:
İkisi
de, en geniş veya en uzun süreli devlet sıralamasında en üstte değil. Oysa,
onların zamanında bir muktedirin birincil hedefi ve görevi bu sayılırdı.
Akamenidler ve Persler, ikisini de geçti. Çin ise, MÖ 200’de bildiğimiz bugünkü
Çin olan Çin oldu, adı bile o zaman kondu. Hindistan bu konuma ancak MS
900’lerde varabildi. Bu da, başka bir karşılaştır-karşıtlaştır durumu:
Doğu-doğu ve makro-makro arasında.
MS 2000
momentiyle bakılınca ise, 1800-2000 arasında 100’e yıl arayla gerçek Dünya
dilleri olan Fransızca ve İngilizce, eski Yunanca’ya ve Latince’ye açık ara
fark attılar ve ilk ikili dilsel olarak ikinci ikiliyle hiç ilintili değil.
Oysa, Türkçe bile o 2 milenyumda, hala eski durumuyla ilintili durumda.
Sonuç
olarak, şu an kulağıma tuhaf gelse de, ikisinin toplamı tarihsel tümelin pek
pek % 5-10’u eder gibi görünüyor. Oysa neredeyse % 25-33 pay biçilir onlara. Bu
karşılaştırma-karşıtlaştırma bunun böyle olmadığını ve olamadığını açımladı ve
ironik olarak bu metnin asıl derdi, bu 2 adamın tarihsel çukur yaratmadaki
etkileri idi. Cengiz Han’ın açtığı tarihsel delik ise hala var. Demek ki
limit-asimptot vade, 750 yıl olabilir ama 2-2,5 milenyum olamaz imiş tarih
için.
(18 Ocak 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder