Cuma, Ocak 26, 2018

Anti-Tekno Liberalizm ve Anti-Tekno (Liberal) Anarşizm

Teknoloji uygarlığı geliştirmez, teknoloji insanları daha zeki ve bilgili yapmaz, hatta kimi tersine daha aptal ve daha cahil kılar, internet gibi.
Bu, tarihte de böyleydi.
Biz; alaturka tekno-liberal denince, aklımıza Tuna Bekleviç gibi, bunu kullanıp iktidarda bir yerlere varan, oportünist kişileri anlıyoruz. Kendisi, bu yoldan AKP milletvekili olmuş idi. NTV’de yayınlanan bir programda sunucu idi. Üniversite öğrencilerini kullanırdı bunun için. Bir tekno-liberal e-grup da kurmuş idi. 2002 gibi.
Tekno-liberaller kurtuluşun teknolojide olduğunu savunurken, tekno-anarşistler de teknoloji üzerinden gelen yıkımı kullanarak özgürlüğe ulaşmak gibi, kulağa oldukça ters gelen bir yöntem önerirler. Bir zamanlar da reel sosyalistler, proleteryada kaybedecek zincir bile kalmayınca, kapitalizmin çökeceğini savunurdu ama onun yerine işçi sınıfı Fransa’da 1968’de yeni araba modeli alabilmek için grev yaptı, bugün ise (2008-2018’de) yine Fransa’da emekliliği ve haftada 45 saat mesaiyi yitirmek üzere.
Sağ anarşistler diyebileceğimiz Heinlein gibiler de, bu ters yöntemi önerirler. Bir tür Hitler yıkımı anarşizmi gibi bir şey yani. Yalnızca bunu teknoloji ile yapmayı önerirler.
Her dönemin kültürel hayali, yani ütopyası ve distopyası kendi tanımları ile sınırlı. Kimse kalkıp da, 5 milenyumluk teknoloji tarihine ve bunun asıl tarih üzerine etkilerine bakmıyor. Gerçekte teknoloji; bilim, sanat, düşün üçlüsü; iktisat, siyaset ve askeriye üçlüsünün tersine, çok süreksiz zirveler ve tarihsel kesintililikler / süreksizlikler gösterir. Yani, ilk üçlüde hegemonlar ve hegemonsuzluklar birbirini izlerken, bilim zirveleri tarihte hepi topu 3 tanedir: MÖ 300 Antik Yunan, MS 1100 ön Asya, MS 1600 AB. Gerisi, çok aşağıda yer alır. 2000’den beridir de, bu üçleme yeniden inişe geçti, yakında yeniden çukur olurlar, hem de uzun bir süre için: Yeni Orta Çağ bu demek zaten.
Teknolojide de böyle süreksizlikler var:
Su değirmenleri, AB’de bin küsur yıl boyunca 3-4 kez yaygın kullanılmış ama sonra unutulmuştur.
Tam tersine, Müslüman İbn-i Sina’nın tıp kitabı, Hristiyan Avrupa’da 900 yıl neredeyse kutsal kitap olmuştur. Çünkü, ikamesi oluşturulamamıştır.
Biz, 1945-2015 arasındaki proto-2. Sanayileşme’nin aşırı teknolojiperver gidişatının da süreksizleşeceğini savunuyoruz. Bu gidişin insanlığa zarar verdiğini ama bunun çevre gibi takıntılı konularda değil, epistemik eksilme biçiminde tezahür ettiğini düşünüyoruz.
Yani, robotlaşma 0 mesai ile ütopya da olabilir veya 10 milyonlarca işsiz ve halk isyanı demek ve distopya da olabilir. İkincisi daha çok olagelmiş, şimdilerde de öyle olmakta.
Ölümsüzlük artık mümkün ama ilk ölümsüzlerin ulvi işler yapmayıp, bildiğimiz tıkın, iç bade, sev güzel, tokmakla’da takılıp kalmaları daha olası.
O nedenle, 2000-2020 Dünya’sında anti-tekno bir anarşizm öneriyoruz. Bu, ‘hacker’ manifestosu demek değil. İnternet kurallarının epeyini değillemek demek. Buna ‘hacker’ manifestosunun epeyi maddesi de dahil. Bunları metinlerimizde yaptık ve yayınladık zaten.
1980-2015 neo-global neo-liberalizmi, zaten tekno-liberal idi, tanım eşleniği olarak. 100 dolarlık akıllı telefonları, milyarlarca adet olarak bin dolara kakaladılar. 1 trilyon dolarlık şirketler oluştu ve bunlar tarımdaki kımıl zararlısı denli tarihe zararlı. 2 milyar kişi aç karnına yaşıyor onların sayesinde (bu aynı zamanda, o telefonları kullanan o açların da sorumluluğunda). Asgari ücret, 2.000 yerine, 25 dolar oldu. Haftalık mesai 40 yerine, 80 saat oldu. Gates iyilik etse ne olur? Onyıllarca haksız rekabetle, işlemeyen programları yine öyle fahiş fiyatlarla Dünya’ya sattı. Kimse de onları yargılamadı, oysa ekonomik faşist Krupp gibi yargılanmaları gerekirdi.
O nedenle, ya teknolojiden belli biçimde uzak durulacak, ya da o teknoloji biraz imha edilecek demektir.
İşte Wikileaks, bunu rasyonel yoldan eylediği için, kendilerini destekliyoruz ama önce hırsız, sonra polis olan ‘hacker’ları desteklemiyoruz.
Bu konu, burada bitmez, çünkü başlamadı bile…

(25 Ocak 2018)

Hiç yorum yok: