2
önkoyut:
Bir:
Toplum,
erkek ve kadında başlar. Bunu sosyal psikoloji inceler, sosyoloji veya
psikoloji değil. Sosyal psikoloji, göreli yeni kurgulanmış bir insan bilimi
olarak, disiplinlerarası ve çokdisiplinli örnek olma açısından özel bir yer
tutar, çünkü ana bilim dallarındakinden farklı paradigmalar üretmiştinr, çünkü
insanlar birey, grup ve toplum olarak çok başka davranışlar sergilerler, aynı
insanlar yani. Kadın-erkeğin sosyal psikolojisi, araya politika karıştırıldığı
için, hala tam bilimleştirilememiştir. Diğer bir deyişle, iktidarın politik
olmayanı da, burada biyolojik olanı da vardır.Liste böyle uzar gider.
İki:
Ütopya
ve distopya tanımları, öznel ve görelidir. Öznellik ve görelik, birbirinden
epeyi karşılıklı bağımsızdır. Yani, öznel olmayan göreli ve göreli olmayan
öznel, arakesitten (öznel ve göreliden) epeyi daha çoktur. Öznel ütopya, benim
ütopyam olur. Göreli ütopya, senin ütopyan, başkasının distopyası olabilir
olur.
Gelelim
Kızıl Mars’a:
Orada 50
kadın ve 50 erkek vardır. Ya baştan delidirler, ya da yolculuk sırasında kafayı
sıyırtırlar. (Sonuç ne kadar farkeder, bunun da irdelenmesi gerekli.)
1 alfa,
1 beta erkek ve 1 alfa kadın tanımlanır.
1 ne
olduğu belli olmayan kadın, bu alfa ve beta erkeğin ikisini de seçer ve durumu
berbat eder.
Beta
erkek ise, alfa erkeği öldürür ve bu ortadaki
kadın bunu kabul eder. Muhtemelen kendisi için yapıldığını kabul ettiği ve
bunu olumladığı için.
Yani
kısa deyişle insanlar, nereye giderlerse gitsinler, kendilerini de götürürler
ama yolculuk insanı başkalaştırır. Kızıl Mars bunua ilginç bir öykü örneiğidir
ve başarılı bir simülasyondur bizce.
Devam:
Bu 50
erkek ve 50 kadın, yolculuk sırasında (uzay gemisinde) ve Mars’ta geçiçi veya
kalıcı ilişkiler kurarlar ama aseksüel / nötroseksüel tip anlatılmaz. Sonuçta
50 yaşüstü birey çoktur bunların arasında. Bir de, Güney Kutbu yolculuğunun
gösterdiği üzere, olağanüstü bedensel eforlar, insanda seks dürtüsü falan
bırakmayabilir.
Sonrasında,
ortaya çıkar ki Mars için, gidenler arasında, birbirinden epeyi farklı ütopya
anlayışları vardır ve herkes kendi ütopyasını devreye sokmaya çabalar. Ortaya
çıkan şey ise, yıkım ve kaos olur.
İşte bu kurmacadaki
örneği, reel durumlar için de, kibbutzlar, komünler, uygulanmış ütopyalar için de,
aşağı yukarı aynen söylemek mümkündür bizce.
Burada
en yıkıcı öğe, herkesin kendi
düşüncesini en doğru sanmasıdır ki bu devrimin
çocuklarının birbirini yemesi (devrimin
çocuklarını yemesi değil ama) durumunu yaratan bir şeydir de.
Bir de,
olağan koşullarda özeleştiri ve özdüzelti olabilecekken, ütopya veya devrim
gibi olağandışı / olağanüstü süreçlerde insanlar, kendi önesürümlerine
kilitlenip kalmışlar hep.
Biz
bunun, alfa-beta erkek / dişi, ütopya x distopya durumları için de geçerli
olduğu kanısına vardık ve bu yeni bir saptama oldu bizim için.
İşin
tuhafı, alfa-beta’lığın ve ütopya-distopya’nın eril x dişil çizgide pek
seyretmemesi.
Yani,
diğer bir deyişle Lenin, Rosa kadın olduğu için, onun parti diktatörlüğü
konusunda uzaktan dediklerini dinlemezlik etmedi, değil. Ki zaten epeyi erkek,
yakından bunu demişlerdi de. Hiçbirini dinlemedi.
Asıl
soru ise şu:
Lenin,
Troçki, Stalin; devrim konusunda eşlerinin veya diğer kadınların eleştirilerini
ne kadar dikkate aldılar veya dinlediler?
Asıl
saptama ise şu:
Devrim
için 3’ü de alfa erkek falan değildi. Alfalığa en yakın Troçki idi ama pek pek
gama olabilirdi, Stalin ise neredeyse omega idi.
Devam:
Asgardia
ve Ashurbeyli için de böyle. Ashurbeyli, gerçekten olsa olsa omega bir erkek.
Tipi, tam emir dinleyen pasif bürokrat
tipi. Tamam, böyleleri Bizans entrikasını
güzel çevirir de, bu yine de alfa erkek olmak değildir ama adam kendini kurucu
baba ilan etti bile çoktan.
Diğer
deyişlerle:
Ütopyalarda ve devrimlerde başa
geçenler, alfalar olmayabilir
ve çoğunluk olmamıştır da.
Alfalar
ütopyalarda ve devrimlerde ortadan kaybolmayı, yani sağ kalmayı
yeğleyebilirler.
Alfa
erkekler, dişi seçmeyip, nötroseksüel kalabilirler.
İşte bunu
bize, reel sosyal psikoloji ve gerçek hayat bilgisi söylüyor ve söyletiyor.
Artı
bizce, alfa erkek olmakla, sürü lideri olmak aynı şeyler değildir.
Maymunlarda patatesi yıkamayı öğreten maymun, ilkin redle ve dışlanmayla, sonra
kabulle karşılanır. İnsan ise, kurda değil, maymuna yakındır. Yani, farklı
memeli hayvanlardaki alfa-beta olayı farklı farklı olmaktadır.
Bu
konuda daha yazılacaklar var.
Nokta.
Es.
(29 Ocak 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder