Bu
başlığı taşıyan ilk metnimizde kuramsal-edimsel karışımı çözümlemeler yaptık.
Ancak
biliriz ki okumuşu dahil halkımız, öyle soyut laflara gelemez hiç. Ona tak tak
tak ne yapacağı söylenmelidir.
O zaman,
Çernişevski hesabı, biz de soralım:
Ne
yapmalı?
Kaçan
kaçmalı, kaçmayan dövüşmeyi öğrenmeli.
İkisini
de yapmıyorsan, yapamıyorsan, ne emmeye, ne gömmeye gelemiyorsan, toplama
kampında zehirli gaz duşunun kapısında durumuna aymamış Museviler gibi olursun.
Bazı Fetöcü diye işkence görüp, yargılanıp, parasına el konulanlar öyle oldu.
İribaşlar çoktan tüymüştü ama, tüyo gelmişti içeriden çoktan zaten; Bunu
avcılar da, avlar da itiraf etmişti.
Ayaktakımına
tüyo verilmez, eline silah verilir, sonra da adam öldürdü diye asılır.
AKP
sayesinde son 5 yılda 200 bin kişi yurtdışına, 100 bin kişi yurtiçine (ve onlar
da İzmir Cumhuriyeti batarsa dışarıya niyetli olarak) göç etti.
İstisnalar
dışında, giden gitti, kalan kaldı yani.
Bizim
tezimiz, AKP’nin kendini bitireceği, bitirirken de çok yaş odunu yakacağı
yönünde. 3’lü muhalefetin 1’i işbirlikçi, 2’si aymaz, onlardan 1’i de er geç iç
savaşa geri dönecek. Siyasi şık kapalı yani.
Askeri
şık için bir şey yazmamayım. Durum belli.
Ekonomik
durum belli, onu yazabilirim: Battık. Borcun en az üçte birini, en çok üçte
ikisini ödeyeceğiz. Borç kabaca 1,5 trilyon dolar. Gerçek gelirimiz ve yıllık
harcamamız, 350 milyar dolar falan. En
az 10 yıl 0 yeni cep telefonu ve ciddi perhiz demek bu yani. Yunanistan bu
duruma girdi ve sokuldu yani. Yediğin hurmaların çekirdekleri bir tarafını tırmalıydr
yani.
Benim en
çok rahatsız olduğum nokta şu:
Bugün en
çok yakınanların, son 15 yıldan nemalanmış, zamanında AKP’ye özgürlük havarisi
modunda oy vermiş kimseler olması. Fethullah-Tayyip işbirliği veya kavgası beni
bağlamaz. Müslüman geçinenlerin ne olduğunu 50 yıl önce de biliyordum, 60 yaş
civarındaki ve üstündeki herkes biliyordu zaten.
Yine
diğer bir tezim, o kuşağın yaptıklarını ödemesi yönünde ama ödemeyeceğini de
biliyorum ki zaten epeyi bir bölümü mezarda onların. İçki, sigara, kilo, kalp
derken, mevta oldular çoktan.
Yani,
tarihin adaleti yok.
O
nedenle, terazisi de yok.
O
nedenle, olmadık ihanetler ve olmadık kahramanlıklar göreceğiz. Terazisiz davranışlar yani.
Bunları
da Benjamin gibi derleyeceğiz ve yazacağız ama onun gibi erken ölmeye niyetimiz
yok. Benim yaptığım da bu.
(4 Ocak 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder