Çarşamba, Ocak 17, 2018

Ali Elmacı Negasyonu: Çirkinin ve Kötünün Ressamı Olmak ve/ya Olmamak

Onu tanımlayan ibareyi bizzat kendisi söylemiş:
“Net olarak şunu söyleyebilirim: Çirkinin ve kötünün resmini yapıyorum. Benim için çirkin ve kötü de, otoriteyi temsil ediyor. Bu resimlerde biraz da Yeni Türkiye var...”
Öncelikle, burada sözkonusu olanın, ne değil, nasıl olduğunu belirtirim. Yani içerik değil, form çirkin burada. Yani, en güzel şeyi o biçimde resmettiniz mi, o yine çirkin olur.
Bunun açılımı şu: Bir fotoğraf kamerasını öyle bir yerleştirirsiniz ki en güzel nü bile çirkin görünür.
Bu koşullarda, formu içeriğin yerine geçirmek, onun mutlak kılmak, şeyselleştirme (reification) olmakta. Burada, bile ve isteye yapılmış, bilinçli bir eylem sözkonusu. Üzerine bir de bu edim, afişleştirilmiş ve reklamlaştırılmış. Bunu negasyonladık, bir.
Devam:
Burada; çirkin ve kötü var ama yanlış yok. Çirkin, sanatta; kötü, ahlak üzerinden felsefede; yanlış, bilimde negasyon (olumsuzlama, değilleme, hayırlama, yanlışlama, artı bunların yanlışlanma türü edilgin formları) demek. Bilimin eksik olduğu bir epistemik paradigma, çarpık ve özellikle dezenformatif olacaktır.  Bunu da negasyonladık, iki.
Devam:
Otorite, çirkin ve kötü değildir. Ya da aralarında herhangi açıkseçik bir istatiksel korelasyon yoktur. Türkiye 2014-2018’de de yoktur. O otorite, epeyi kişiye de güzel ve iyi görünüyor, o da ayrı konu.
O kitlenin o otoriteyi güzel ve iyi bulmasıyla, bu ressamın bu laga lugayı bize çirkin ve kötü diye kakalaması arasında bir fark yok. Bildiğimiz ticari allem küllem.
Yani Elmacı, satacak bir şey bulamamış, bari bunu tutturayım, demiş. Eh, az da olsa, tutturmuş da: Bienal bienal gezdiği düşünülürse böyle…
Onun resimleri, kendileri birer parodi olan Ledger resimlerinin dandik kopyaları gibi duruyor. Hani, beşinci sınıf fransız romanlarının beşinci sınıf taklitleriyle başlayan Tanzimat-Osmanlı romanı / sanatı gibi…
İşlerinde her zaman iktidarı, toplumu, insanların yaşayış tarzını eleştiren nitelikte bir ironi olmuştur. Ama bu sergide ve son dönem işlerinde, bu ironiyi daha yoğun ve zengin bir şe-kilde kullanmış olduğunu söyleyebilir miyiz?
En başından beri amacım otorite ile uğraşmak, didişmek. Bu sergide de hem sayı olarak fazla iş sergileniyor hem de anlatım dilimi zaman içinde ilerlettiğimi düşünüyorum. Net olarak şunu söyleyebilirim: çirkinin ve kötünün resmini yapıyorum. Benim için çirkin ve kötü de otoriteyi temsil ediyor.”
Soruya bak, yanıta bak. Adama ironi dolayımını soruyorlar, o resminin doğrudan ifade olduğunu belirtiyor ki alakası yok.
Gelelim, o yanıtlanmamış soru üzerinden doğrudanlığa ve belgeselliğe:
Elmacı, belgesel(ci) değil, epistemik ahlaksız (yanlışı doğru diye sunuyor). Güya çirkinliği veriyor ama eşyalar gayet güzel resmedilmiş, başka bir şeyselleştirme daha. Etti negasyon üç.
Hep dediğimiz gibi:
Kabzımalın kendini bitki üreticisi, celebin kendini hayvan üreticisi sanması gibisinden bir durum bu ressamınki:
Pazarladığı şeyi kendisinin ürettiğini sanıyor.
Moliere’in ‘Kibarlık Budalası’ndaki budala gibi, hep nesir eylediğini zan ediyor…
Biz, zan etmiyoruz, çünkü onu zanlı ilan ettik bile çoktan…

(15 Ocak 2018)

Hiç yorum yok: