Pazartesi, Ocak 22, 2018

Analiz: Afrin terörizmle mücadelede stratejik önemde

Alıntılardaki düşünceleri öne süren kişi, SETA’dan Murat Yeşiltaş. Bu kurum da sağ odaklar tarafından finanse ediliyor. Soros gibilerin finanse etmeyi tercih edeceği türden bir sağ bu. Bir tür sol sayılan Açık Toplum’un antitezini de kendi eliyle kurmak gibi. ABD (CIA, Savunma Bakanlığı, şu bu) bile, komünizmin sorunlarını araştırmaları finanse etmişti zamanında, onun gibi yani.
Gelelim analize, alıntı ve yorum gidecek:
“PKK, 2011'in hemen akabinde rejimle yaptıkları anlaşma ile Afrin'i ele geçirmiş ardından bu bölgeyi 2013 yılında kanton ilan etmişti.
2014 tarihinden bu yana bölgeyi aralarından PKK'nın üst düzey yöneticilerinin de olduğu bir kadro tarafından idare ediliyordu.
SDG'nin önemli isimlerinden biri olan Talal Silo'nun de ifade ettiği gibi, PKK'nın Kandil Dağı kadrosundan Halil Tefdem, Hacı Ahmet Hudro, Mahmut Berhudan gibi isimler, Afrin'i idare ediyorlardı.”
Bu, devletin resmi tezi zaten. Pas geçelim.
“Öte yandan, PKK Afrin merkezi bölgeyi, Türkiye'ye yönelik saldırılarında bir üs olarak kullanıyordu. Bu nedenle, Afrin harekatının Türkiye'nin terörizmle mücadelesi açısından stratejik bir önemi var.
Bölgedeki Afrin-Amanos bağlantısı, PKK'nın Akdeniz bölgesine yönelik yaptığı saldırılar açısından, büyük önem arz ediyordu.”
Ancak bu durum, 1993’ten beridir geçerli. AKP’nin bu konuda 15 yıldır neden bir şey yapmadığını ama şimdi yaptığını da açıklamıyor.
Akdeniz çıkışı ise; Kürtler’i açıkça destekleyen İsrail ve Güney Kıbrıs üçgeni demek. Dikkatleri çekeriz: Lübnan’ı 50 yıldır ele geçiremediler. Yeni askeri sac ayakları arıyorlar yani. Her 2 taraf da yani.
“PKK bu aşamada, Afrin'in bazı bölgelerine arazi koşullarını da kullanarak TSK ve ÖSO unsurlarını durdurabileceğini düşünse de, Türkiye'nin askeri harekatı müşterek güç unsurlarıyla eş zamanlı yapıyor olması ve aradaki sayısal uçurum dikkate alındığında bu durumun gerçekleşme olasılığı son derece düşüktür.
Bu bakımdan, PKK'nın kırsalda araziyi elde tutması pek mümkün olamayacaktır.
Bu nedenle PKK'nın asıl savunmayı yerleşim yerlerine çekerek, çatışmayı meskun mahalde vereceği değerlendirilmektedir.”
Eh, komsi komsa.
Sur’u pek elde tutamadılar ama. Bu, akılda tutulmalı.
“Türkiye, Fırat Kalkanı Harekatı'nın ardından Suriye'deki fiili askeri hareketliliğini PKK'nın Suriye'nin kuzeyindeki etkinliğini mimimize etmek ve ortada vadede PKK'yı bütün Suriye'de "topraksızlaştırmak" için yeni bir boyuta taşımış durumda.”
Kuzeydoğu Suriye’nin 5 yıllık durumunu göz önüne alırsak, buna ne Rusya’nın, ne de ABD’nin izin vermeyeceği belli. AKP’nin böyle bir amacı olduğu kesin değil. Artı, bunun olabilmesi için, Barzani’nin aradan çıkarılması, yani TC tarafından terkedilmesi gerekli. Yoksa Barzani, daha önce yaptığı gibi, PKK ile işbirliği yapar.
TC ise, hala (her 2 tarafın da sonradan inkar edeceği biçimde, örtük ve küçük parçalı olarak) olası-olalı-olanaklı PKK-IŞİD işbirliğine ayamadı. (Muhtemel, mümkün ama imkanı kesin tanımlı değil, imkan seçenekli.)
Yine TC, hem IŞİD’i vurup, hem onunla işbirliği yapabilir. Sanki yaptı bile gibi.
Bu durumda ABD ve Rusya, aynı şu andaki gibi apışıp kalır.
“BM anlaşmasının 51'inci maddesi bağlamındaki "meşru müdafaa" maddesine atıf yapıldı.”
İşte bu doğru ama bu, TC’nin hem NATO, hem de BM ile çatışması demek. Uluslararası camia da, bu sıralar ülkeyi pek sevmiyor gibi.
“Bu nedenle PKK'nın asıl savunmayı yerleşim yerlerine çekerek, çatışmayı meskun mahalde vereceği değerlendirilmektedir.

Buradaki çatışmaların daha çetin geçeceğini, özellikle PKK'nın sahip olduğu imkan ve kapasite dikkate alındığında söylenebilir.”
Bu da çokparçalı kentler demek, Idlib’de de aynı durum var. TC de buna razı. Bunu öngörmemiş olmasını ise pek beklemiyoruz. Tamam, TC ordusu epeyi beceriksizdir ama düz salak değildir çok şükür.
Düz salaklık rolü, bu kez 4 Kürt odağına birden düştü. Adamlar henüz referandumu geçemediler. Plak orada takılıp kaldı.
Dolayısıyla bizim tezimiz şu:
Ortalık bol toz duman, sonuç yok, tepişme çok.
Dost ateşi zararlı, düşman ateşi yararlı gibi trajikomiklikler,vd, vb…Yeni savaşlar da, uygun kuram üretilene dek, yeni salaklıklar demek zaten…
Düşünün ki koskoca ABD bile, hala silahsız savaşı kavrayamadı.
TC de, Kıbrıs’a 1974’te girip, oradan 44 yıldır (çıkmamayı değil) çıkamamayı kavrayamadı.
En rezil rüsva notumuz şu:
CHP, savaşı destekledi. Artık, sosyal demokrat emperyalist iktidar olabilirler. (Şaşı bak şaşır, fransız sosyalist başkan babamız Hollande öyle oluyor da, Kılıçdaroğlu neden  olamasın?) ABD ve hempaları onlara icazet verecektir. O nedenle önümüzdeki 1 yılda Kılıçdaroğlu’nun yurtdışı hareketleri dikkatle izlenmelidir. Avrupa solu, onu savaş desteği nedeniyle yuhladı örneğin.
Çıkış:
Geleceği kimse belirleyemeyecek.
Tarihin çöküş dönemlerinde böyle olur zaten.
TC’nin emperyalist olması dert değil, bizim erkek kedi henüz yeterince şaapılmamış gibi, şaapmayı beceremiyor daha.
Ceddin deden, neslin baban.
2 adım ileri, 1 adım geri.
Biz çok komiğiz yav…

(18 Ocak 2018)

Hiç yorum yok: