Bu, bir
Hannibal çapraz medya toplamını yeniden okumadır.
Bu, bir
Hannibal yeniden aşırı-aşırı yorumudur.
Seri
katillerin psikopatlar da oldukları genel kabul görür.
Hannibal’in,
mono-psikopatiden poli-psikopatiye uzanan bir öykü
içerdiği ortada.
Hannibal’in,
bir stadyumu havaya uçurmalı seri terörizm öyküsünden sonra yazılmış, seri
katil öyküsü olduğu ortada.
Hannibal’in
gerçek yaşamdaki 2-3 seri katil tiplemesinin bileşimi olduğu ortada.
Dexter,
Following, Hannibal varken, seri katillerin birbirleriyle karşılaştıkları,
etkileştikleri ortada. Bunlar boşuna yazılmadı yani.
Dolayısıyla
biz, bu öykülerin de birçok öykünün paçalı ve harmanı olduğu kanısına vardık en
son momentte.
Gerçek
yaşamda, terörden en çok para kazanan seri terörist Çakal Carlos’un İkiz
Kuleler’in yıkılması için, henüz 1991’de ‘joint-venture’ terörist çalışmalara
girdiği ortada. Bunu Devrimci İslam’da kendi ağzıyla anlatıyor.
Manson,
hapiste öldü. Hayranları vardı. Dışarıyla yazışıyordu. Bu da ortada. Birilerine
birşeyler anlatabilirdi yani.
Gelelim
bu koşullarda, Hannibal’in çevresindeki diğer psikopatlara:
Roman
dizisinde bunlardan 10 taneden çok var. Hannibal hariç, 2’si de psikiyatrist
(ve artı kadın) bunların.
Dizinin
finalinde ölen bir rakip seri katil de var. Dizinin içinde, başka seri katiller
ve adayları da vardı.
Burada
bir soru ve belirsizlik kipi:
Seri
katillerin birbiriyle idrar yarıştıracağı kanısında değiliz. O zaman çok çabuk
deşifre olurlar ve konuyla ilintili kurmaca öykülerde öyle de oluyor zaten.
Dolayısıyla bunu, ABD’li vatandaşların, hatta seri katillerin bile sırılsıklam
salak olmasına bağlayabiliriz.
Ancak,
az x çok, güçlü x güçsüz, alfa x beta açısından bakınca, seri katiller ve hatta
mormal insanlar arasında da, iktidar ilişkileri açıkseçikleşir.
Evet,
insanlar birbirlerini yönetmek, birileri tarafından yönetilmek, birine sahip
olmak, birine ait olmak isterler. En azından büyük, orta ve küçük burjuvalar
öyledirler.
Bu, en
kısa yolda anlatıyla, tavuk kümesindeki tavukların birbirini habire gagalaması
ve iktidar / hiyerarşi sırasının böyle kurulmasıyla ilgilidir. Yatılı okulda
benim de başıma aynısı gelmişti. En gagalanan kişi olmaktan, alt edilmesi en
kolay düşmanımı elinimine ederek kurtulmuştum.
Hannibal’in
iktidar yarışına girdiği kişi, psikopat potansiyelli bir polistir. Asıl romanda
lezbiyen bir kadındır, dizide bir erkektir ama efemine bir erkek. Zaten dizide
ikisinin arasındaki potansiyel-platonik aşk hep tartışıldı.
Bizim
katılmadığım nokta, aşkını kendini ona
öldürterek kanıtlama gibi, gerçekten arabesk bir konu seçilmesidir. Sonuçta
Hannibal, ya polisi öldürecekti, ya da ona kendini öldürtecekti. İkincisi oldu.
Oysa
asıl reel psikopat tavır, Joker’in kendini Superman’a öldürtüp, onu diktatör
yapıp, Dünya’nın canına tek başına yapamayacağı kadar çok okumaktır. Gerçek
psikopat dediğinin bile, meslek ahlakı olur. Yapabileceğinin en iyisini,
mümkünse daha da iyisini yapar.
Dizideki
diğer tali psikopatlar, çok daha gerçekçi tasvir edilmişlerdi ve öyle de
davrandılar:
Ona aşık
kadın psikiyatrist, sonunda ona düşman olup, onun oyuncak niyetine oynadığı bir
kadınla lezbiyen ilişkiye girip, onunla taşıyıcı anne yoluyla bir çocuk yapıp,
tüm ömrünü onunla kaçarak ve saklanarak geçirir.
Ona aşık
olan diğer kadın psikiyatrist, hem polis, hem Hannibal ölünce, kendi bacağını
kendi keser, kendi pişirir, tek başına da yer. Bu, inanılmaz ironik ve realist
bir son-arkası (jeneriksel) plan idi.
Ona
meydan okuyan bir psikopat, onun gücünü hesaba katmayınca, ölür. Ancak, hem
polis, hem de Hannibal, birlikte zor öldürürler onu. Ve bu öldürme planı, bizce
Spartacus’un gladyatör ve arena planlarına meydan okuyan güzellikteydi.
Daha
güçsüz bir psikopat, kendini Hannibal’e çok kolay öldürtür.
Hannibal’e
meydan okuyan doktor, bunu çok pahalı öder.
Dolayısıyla
burada öyküler, aşırı klişe düzeni içinde yürür.
Bizi
ilgilendiren, kadın x erkek ve alfa x beta psikopat durumları:
Polis,
gerçekten beta mı idi, gerçekten potansiyel seri katil mi idi, gerçekten
psikopat mı idi? Bu açıkseçik hiç anlatılamadı. Tasvir güzellemesine (cinayet
ayrıntılarına ve ‘according to my design’ esprisine) fazlaca yüklenilerek, bu
ıskalandı.
Bizi
betalığı ilgilendiriyor.
Öncelikle,
tam kurt sürüsü başı anlamında,
alfalık potansiyeli var. O bunu hissediyor ama reddediyor. Tam olarak neden
reddettiği de belli değil. Alfa olmanın, Hannibal olmak olduğunu sanıyordu
herhalde. Oysa, Superman’e karşı, psikopat Joker varsa, rasyonel Batman de var:
Her 2’siyle de hep savaşıyor zaten. Olay, diyalektik değil, triyalektik
üzerinden, poliyalektik çünkü.
Kadınlardan
ise asıl alfa olan, bacağını pişirip yiyen, çocuk yapan değil.
Ancak
ben dizinin sonunda, senaryo olarak, onun Hannibal’in bacağını kesip pişirip
yemesini yazardım. Benim için asıl alfa dişilik budur: Erkeğini yemek.
Örümcekler ve epeyi insan dişisi böyle yapar ve yaptı zaten.
Yanıtlayamayacağım
soru ise şu olurdu:
Hannibal,
kendi bacağını yer miydi, yemez miydi?
Yani
diğer deyişlerle:
İntiharın
ve cinayetin çok farklı yüzleri vardır.
Gücün ve
iktidarın çok farklı yüzleri vardır.
Seri
katilliğin ve seri teröristliğin de ötesi vardır. Bu; Homo Posterus da
olabilir, Dünya’nın 50 büyükkentine atom bombası atmak da.
Asimov
salağının bile anladığı üzere:
There is
always another way, exodus, bomb, state, humanity, bla bla bla…
Çıkış
dipnotu:
Kendi
psikopatimin 55 yıllık bilinçli yaşamımın sonunda beni buraya getireceğini hiç
ummazdım. Eğer psikopat olmasaydım, bunları anlayamaz ve yazamazdım. Ha, bir de
Dünya tarihi bu kadar psikopatlaşmasaydı tabi ki…
Biyografim
ve tarihçe, tencere-kapak gibi birbirine uydu.
(30 Ocak 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder