Pazartesi, Ocak 22, 2018

Savaş Kapıyı Kırmadan: Önleyici Felaket Yönetimi

Bu kez felaket yönetimi örneği İsveç’ten:
“İsveç'te 4 milyon 700 bin eve, olası bir savaş durumunda yapılması gerekenleri açıklayan kitapçıklar gönderileceği açıklandı.
Broşürlerde "terör saldırısı", siber saldırı ve doğal afetlere hazırlıkla ilgili bilgiler de yer alacak.
"Yeniden savaş gelirse" başlıklı broşür, Mayıs ayından itibaren dağıtılacak.
,,,
İsveç medyası benzer broşürlerin 2. Dünya Savaşı sırasında da dağıtıldığını ancak broşürlerin basımına 1980'lerde son verildiğini duyurdu.”
Tarih aslına rücu ediyor veya etti bile.
Ancak, biz o türden broşürleri Türkiye’de de sivil savunma başlığı altında gördük. İçinde 50 yıllık geçersizleşmiş bilgiler olurdu.
Savaş varsa veya olacaksa, nasıl sağ kalınır, onu anlatmak gerekli.
Savaştan uzaklaşma, uzun mesafe yürüme, suyla en uzun süre idareli kullanımla erzakla ve dayanma, şu bu gerekli… Talan yapmama, onun yerine bir yerlere 3-5 kutu konserve sıkıştırma gibi pratik bilgiler gerekli.
Ancak, bu edim yaklaşım olarak geçerli:
Savaşa karşı önlem, savaştan önce alınır, savaş başladıktan sonra değil.
Örneğin TC’nin Afrin Savaşı’nın olacağı, aylar öncesinden belliydi ama savaş çıkınca, siviller apışıp kaldılar.
Devam:
En kısa yoldan ülke nasıl terkedilir? Kim öldürülür, kim yaşatılır, vd, vb?
Oysa durum hep Batou’nun dediği gibi oluyor:
Söylenince anlamıyorsunuz, durum sıkışınca apışıyorsunuz, savaş çıkınca da kurbanlık koyu oluyorsunuz…
Afrin Savaşı’na hoşgeldiniz uçurumdan kendini atan tipli koyunlar sürüsü…
En güzeli de çıkış meseli:
“İsveç Sivil İhtiyat Dairesi'nden Christina Andersson, "İklim değişikliği, terör saldırıları, salgınlar ve bilgi kirliliği gibi daha karmaşık tehditler altındayız. İnsanlar bunlarla nasıl baş edebileceklerini bilmeli" dedi.”
Yani:
Hoca, kızını testiyi kırmadan dövse gerek.
Tüm felaket biçimleri için genel bir idare formu vardır.
İsveç’in anlayışı da bu tarzmış…

(21 Ocak 2018)

Hiç yorum yok: